Gıda güvenliği ve gıda güvencesinde son 20 yıl: Anlatılmayan gerçekler
Bakanlık personeli de gıda politikalarından rahatsız. Gıda kontrol görevlileri de denetim mekanizmasıyla ciddi sorunlar yaşıyor. İktidar değiştiğinde hangi verilere sahip olacağımız da ayrı bir muamma. Anlayacağınız gıda güvenliği ve gıda güvencesinde 20 yılımız kayıp.
Tarım ve Orman Bakanı Prof.Dr. Vahit Kirişçi son günlerde gıda üretimi, gıda güvenliği ve gıda güvencesine dair veriler açıklıyor. Açıklanan veriler AKP’nin menfaatlerine göre hazırlanıp kamuoyuna servis ediliyor. Bu verilerdeki eksik kısımları tamamlayıp Dünya Bankası, OECD ve diğer uluslararası kurumların verileriyle beraber değerlendirelim öyleyse.
TARIMSAL ÜRETİMDE AVRUPA’DA İLK SIRADA OLMAMAK MÜMKÜN DEĞİL
1961’e kadar gidelim. Türkiye’nin tarım alanı 365,170 kilometrekare, yüzölçümünün yüzde 47,4’ü. Tarım alanlarımızı 2002’ye kadar 411,960 kilometrekareye çıkartmışız. Yüzölçümünün yüzde 53,5’ine tekabül ediyor bu sayı. Bugün geldiğimiz noktada 2020’de elimizde kalan tarım toprağı 377,620 kilometrekare. Yüzölçümünün yüzde 49,1’yle neredeyse 1961’e geri dönmüşüz.
Sahip olduğumuz tarım toprağı bakımından Dünya’da 14.’ü sıradayız. Avrupa’nın tamamının tarım toprağı Türkiye’nin tarım toprağından sadece 3,46 kat fazla. Bu kadar tarım toprağıyla Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada olmamak zaten söz konusu bile değil.
GIDA GÜVENCESİNDE GEÇMİŞLE REKABET EDİYORLAR
Türkiye’nin Bitkisel Üretim Endeksi 2002’de 84,7 puandayken 2020’ye kadar 116,1 puana yükseliyor. Hayvancılık Üretim Endeksi 2002’de 45,4 puandayken 2020’ye kadar 110,6 puana yükseliyor. Gıda Üretim Endeksi 2002’de 71,3 puandayken 2020’ye kadar 115,6 puana yükseliyor. 2002’nin koşullarıyla 2020’nin koşulları arasında dağlar kadar fark var. Nüfus sayısında bile dağlar kadar fark var. Endeksler yükselmezse zaten yiyecek gıda bulamayız.
Bu kadar tarım toprağına rağmen tarımsal üretimde Dünya’da 24. sıradayız. Tarım toprağının besin dengesine göre de Dünya’da 18. sıradayız. Bu iki veri toprağımıza bakamadığımızı ve tarımsal verimliliğimizin kötü olduğunu söylüyor. Tarım toprağına sahiplik bakımından Dünya genelinde sonlarda olan Kore ve Hollanda’yla beraber 94,850 kilometrekare tarım toprağına sahip Yeni Zelanda tarımsal üretim ve tarım toprağının besin dengesinde Dünya’nın ilk sıralarında. Türkiye’de tarım, orman ve balıkçılığın GSYH’daki payı da 2002’de yüzde 10,2 iken 2021’e kadar yüzde 5,5’e düşmüş durumda.
GIDA GÜVENLİĞİ VERİLERİNİ KENDİ MENFAATLERİNE GÖRE YAYINLIYORLAR
Gıda güvenliği ve gıda denetimi AKP’nin PR malzemesi yaptığı alanların başında geliyor. Gıda güvencesinin yanında gıda güvenliğinde de geçmişle rekabet ediyorlar. 2002’de 1500 kontrol görevlisiyle 40 bin gıda denetimi gerçekleştirmiş Tarım ve Orman Bakanlığı. 2022’de 7500 kontrol görevlisiyle 1,35 milyon denetime ulaşılmış. Burada ciddi bir veri eksikliği var. 2002 ve 2022 yıllarındaki gıda işletmeleri sayısından bahsedilmemiş.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın faaliyet raporlarında 2006’dan öncesi yok. Öncesini talep etsek muhtemelen devlet sırrı diye paylaşmayacaklar. 2006’nın verilerine göre o yıl Türkiye’de 28 bin gıda işletmesi varmış. 2022 yılında geldiğimizde gıda işletmelerinin sayısı 708,702’ye yükselmiş. Gıda denetiminin kalitesinin düştüğünü veriler anlatıyor zaten.
Çoğu verinin de tutulmadığını biliyorum. Bakanlık personeli de gıda politikalarından rahatsız. Gıda kontrol görevlileri de denetim mekanizmasıyla ciddi sorunlar yaşıyor. İktidar değiştiğinde hangi verilere sahip olacağımız da ayrı bir muamma. Anlayacağınız gıda güvenliği ve gıda güvencesinde 20 yılımız kayıp.