Gıda işletmelerinin kaçı gıda güvenliği standartlarının üstünde çalışıyor?
Restoranlar, kafeler, aklınıza gıdayla ilgili nereler geliyorsa her yeri kapsayacak şekilde derecelendirilmeli. Türkiye’ye bir gıda güvenliği kültürü kazandırılması gerekiyor.
Geldik en önemli konuya. Gıda denetim sisteminin iflas ettiğini hepimiz görüyoruz. Gıda politikalarında bir gelişim yok. Gıda güvenliğinde Hindistan-Pakistan seviyelerini gördük. Merdiven altı gıda üretimi hala bir sorun. Gıda işletmelerinin yüzde 80’ini küçük ve orta birim işletmeler oluşturuyor. Kısaca, denetim sayısı falan hikâye. Türkiye’de gıda işletmelerinin yüzde kaçı gıda güvenliği standartlarının üstünde çalışıyor?
Gıda Güvenliği Standardı Denetim Sayısından Daha Önemli
Tarım ve Orman Bakanlığı bir yol tutturdu. Şu kadar ayda bilmem kaç bin denetim yaptık. Bu sene şu kadar milyon denetim yapacağız. 2002’de yılda bu kadar bin denetim yapabiliyordunuz falan. İçi boş, gerçeklikten kopuk, süslü cümleler. Bir gıda işletmesinin, gıda güvenliği standartlarını sağlaması gerekiyor ama her şey bunu sağlamakla bitmiyor. Bu gıda işletmesi gıda güvenliği standartlarının hangi oranda sağlayabiliyor?
Bu sorunun cevabını Türkiye’de kimse bilmiyor. Muhtemelen Tarım ve Orman Bakanlığı’nda da bu sorunun cevabı yok. Hatta muhtemelen bile fazla kalır. Avrupa Birliği’nden heyetler gelip gıda işletmelerini ziyaret etmek istediğinde Tarım ve Orman Bakanlığı yana yakıla standartların üstünde işletme arıyor göstermek için. Bakanlık, iki ya da üç gıda işletmesi adı söyler sadece. Gerisi yok, tabloyu bilmiyoruz.
Kar Payının Ne Kadarı Gıda Güvenliğine Ayrılıyor?
Gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkeler arasındaki en belirgin fark yasal yaptırımlar. Gelişmemiş ülkelerde yasalar, mevzuatlar yüksek oranda suistimal edildiği için bütün boşluklar yeni yeni mevzuatlarla kapatılmaya çalışılır. Mevzuatlardaki boşlukları bulabilen herkes yaptığı mesleğin en iyisi ilan edilir. Gelişmiş ülkelerde de bu durum tam tersi. Mevzuat boşluklarından yararlanmaya çalışan insan sayısı çok azdır. Bunlardan yararlanan insanlar toplumda etiketlenir zaten.
Türkiye’de mevzuat boşlukları çok gözde. Gıda alanında gıda güvenliği standartları için gerçek kayıt tutan işletme sayısı çok az. Herkes kâğıt üzerinde muhteşem gıda güvenliği standardı sağlıyor. Kayıt tutmayan da gıda güvenliği standartlarını ve mevzuatları bilmiyor. Atadan öğrendiği şekilde devam ettiriyor işini. Herkesin bir kâr payı var günün sonunda, ayakta kalabilmek ve işleri devam ettirebilmenin ötesinde. Büyük bir çoğunluk gıda güvenliği ve halk sağlığı için yatırım yapmak istemiyor.
Gıda Güvenliği Derecesi de Yurttaşla Paylaşılmalı
AKP hükümetinin bunu yapma ihtimali yok. Ekonomik kriz derinleşir, işsizlik artar diye daha taklit-tağşiş listesini düzgün yayınlamıyorlar. Kendi menfaatlerine göre hareket ediyorlar ama Türkiye’nin menfaatleri zarar görüyor. Ülke ileri gideceğine geriye doğru gidiyor. Sorunları kimse bilmiyor, veriler tutulmuyor, tutulan veriler yetersiz kalıyor.
Yurttaş satın aldığı gıdayı üreten işletmenin gıda güvenliği standartlarına uyup uymamasının yanı sıra bu standartların yüzde kaçını karşılayabildiğini, karşılayamadığı durumların neler olduğunu bilmek zorunda. İhmal edilen gıda hakkının hiç kayda bile alınmayan önemli bir tarafı bu. Restoranlar, kafeler, aklınıza gıdayla ilgili nereler geliyorsa her yeri kapsayacak şekilde derecelendirilmeli. Türkiye’ye bir gıda güvenliği kültürü kazandırılması gerekiyor.