Gıda Politikalarında Demokratik Başıboşluk: Gıdayı Kim Yönetecek?

Tarım ve Orman Bakanlığı, sorumluluk almak istemiyor. Gıda denetimlerindeki sorumluluğunu da yurttaşa yıkmaya çalışıyor. Bütün basın demeçlerinde asıl denetçinin yurttaşın kendisi olduğu vurgulanıyor. Gıda politikalarına katılamayan, gıda hakkı ihlal edilen yurttaş, demokratik başıboşluğun kurbanı.

GIDA POLİTİKALARI NASIL YÖNETİLİYOR?

Gıda güvenliği, herkesin sorumluluğu. Birleşmiş Milletler’in Dünya Gıda Güvenliği Günü’ne özel kampanyasının eylem çağrısı. Bir yakar top, sıcak patates. Doğru, gıda güvenliği herkesin sorumluluğu. Sadece gıda güvenliği de değil. Gıda hakkı, gıda politikaları, gıda sistemi, gıdanın bütün bileşenleri herkesin sorumluluğu. Bu sorumluluk yurttaşın üzerine yıkılıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı ifşa etti. En büyük cezayı yurttaş kesecek. Yurttaş ihbar edecek. Tarım ve Orman Bakanlığı denetleyecek. Yurttaş tespit etti. Mücadelesini verecek. Tarım ve Orman Bakanlığı? Kenardan çekirdek çitleyecek. Yurttaş gammazcı olacak. Gıda politikalarına, gıda hakkına, gıda adaletsizliğine sıra gelince yurttaş haddini bilecek, laf söylemeyecek.

Gıdayı kim yönetecek? Bakan değil. Bakanlık bürokratları değil. TBMM değil. Cumhurbaşkanı kurumlara niye karışsın? Yurttaş yönetiyor ya yıllardır. Ortada bir kaos var. Demokratik başıboşluk bir kaos yaratıyor. Asıl yetkisi olanlar sorumlu değil. En az yetkisi olan esas sorumlu. Hiç alakası olmayanlar alanın uzmanı. Alanın uzmanları gürültünün içerisinde seslenmeye çalışıyor.

Yetki sahipleri bu kuru gürültünün arasında istediği alanı kendilerine açıyor. Gıda politikalarını kendilerine göre düzenliyor. Sistemi kendi düzenlerine uyduruyor. Bu kaosu daha da harlıyor. Gürültüden herkes yorgun düşüyor, alanın uzmanlarının, yurttaşın itiraz edecek, talep edecek hali kalmıyor. Gıda herkesin sorumluluğu. Yerseniz.

GIDA POLİTİKALARI NASIL YÖNETİLİR?

Dünya değişiyor. İnsanlar değişiyor. Anlayış değişiyor. Gıdanın da bu değişimi sağlaması, bu kaosu bitirmesi gerekiyor. Yetkilerin dağıtılması, sorumlulukların üstlenilmesi, ortak aklın egemen olması en temel zorunluluğumuz artık. Gıda politikaları siyasi ikbal aracı olmaktan, parti siyasetinin güdümünden çıkartılmalı. Bunun yolu Ulusal Gıda Güvenliği Kurumu’nun kurulmasından geçiyor.

Türkiye’de kurumlar kurulur, hemen başına biri atanır. Sorun orada başlar. Bu kurumu yönetecek bir kişi olmamalı. İlgili meslek odalarının, sendikaların, bakanlıkların, akademilerin birer temsilcisinin olduğu bir heyet oluşturulmalı. Yurttaşla ve diğer bakanlıklarla bağını sağlayacak ve herkesin doğru bir şekilde sorumluluk almasını sağlayacak sosyolog, mühendis, iletişimci, veri analizcisi, pedagog ve psikologlardan oluşacak bir ekip oluşturulmalı. Gıda politikaları ortak akıl ve katılımla oluşturulmalı.

Türkiye’nin bu kaostan, gürültüden kurtulması gerekiyor.