Gıda zehirlenmesi vakaları hala neden artıyor?
En kalitelisi gösterildi, en kalitelisi sipariş verildi, faturası kesildi, ihaleden gelen parası ödendi ama en kalitesiz hammadde geldi. Keriz bunlar, tokatlanıyorlar diye düşünüyorsanız da çok yanılıyorsunuz.
AKP hükümeti sağ olsun gıdayı temel ihtiyaç malzemesi olmaktan çıkarttı. Gıda bir meta artık. Önceden yurtlarda, kışlalarda, kurumlarda, fabrikalarda üretilen yemekler artık sermaye sahipleri tarafından bu yerlere gönderiliyor. Gıda sisteminin çökmesi, gıda denetiminin iflas etmesi, gıda politikalarının geliştirilmemesi de bu yüzden.
Gıda Sistemine Dokunan Yanar
Türkiye’de gıda sistemi öyle bir hale geldi ki, sistem yanına yaklaşanı yakıyor. İmkânsız böyle bir sistem inşa etmek, imkansızı başardılar. Bu sistemin içerisinde yıllardır Tarım ve Orman Bakanlığı’nda çalışan, hiç ceza kesmeyen gıda kontrol görevlileri var. Ceza kesse yukarıdan telefonlar, kestiği cezalarla ilgili açılan davalar, sonunda gelen koca bir hiçlik.
Gecesini gündüzüne katıp halk sağlığını korumak için çalışan ama emeğinin karşılığını alamayan mühendisler, veteriner hekimler. Hakkını aramaya çalıştıklarında karşılarına çıkan koca bir hiçlik. Artık alaylı mutfak personeli de yetişmiyor, eğitimli mutfak personelinin aldığı eğitimin karşılığıyla gıda üretiminin gerçekliği birbirini tutmuyor, sermaye sahibinin derdi gıda güvenliği değil. Gıda politikaları üzerine çalışsan karşına çıkan koca bir hiçlik.
Adli Ceza Yok, İdari Cezalar Bozuluyor
Yargı sistemi gıda bilimine çok uzak. Özel ihtisas mahkemeleri yok, davalarda bilirkişilerin görüşleri alınıyor ama işin sonunda mahkeme heyeti ne kadar dikkate alırsa. Genellikle de idari cezalar iptal ediliyor, adli ceza verilmiyor. Çünkü mahkeme heyetleri gıda uygulamalarının, gıda politikalarının, gıda güvenliğinde danışıklı işlemlerin dinamiklerine hâkim değil.
Durum böyle olunca yurttaşın tabiriyle ön kapıdan giren arka kapıdan çıkıyor. Gıda alanında iş yapan sermaye sahibi de bu durumun farkında tabii, başına bir şey gelmeyeceğini biliyor. Gıdaya özel ihtisas mahkemeleri kuruldu diyelim, yine bir şey olmayacak. Gıda politikalarında, gıda yasalarında açık uçlu, muğlak, uygulamada yetersiz durumlardan dolayı bir sonuca varılamayacak.
Makine, Ekipman ve Hammadde Büyük Bir Rant Alanı
Kâğıt üzerinde her şey tamam. Gıda mühendisi var mı? Var. Gıda güvenliği ekipmanları tamam mı? Tamam. Üretim alanında eksik var mı? Yok. Her şey yasalara uygun. İhaleye girilebilir, ihraç edilebilir ya da piyasaya sürülebilir. İş mühendisin kâğıt üstünde göstermelik maaşını yatırıldı, elden geri alındı ya da banka kartına el konuldu kadar masum olmuyor. İhaleye girildi, gıda güvenliği ekipmanlarının da maliyeti dahil edildi. Ekipmanlara fatura kesildi, ihaleden gelen parası ödendi ama ekipman yok.
Ya da tesise hibe ya da destek alındı. Üretim alanı geliştirilecek. Makina alındı, faturası kesildi, hibeden bedeli ödendi. Makinanın değeri o değil. Gıda hammaddesinin bir değeri var. En kalitelisi gösterildi, en kalitelisi sipariş verildi, faturası kesildi, ihaleden gelen parası ödendi ama en kalitesiz hammadde geldi. Keriz bunlar, tokatlanıyorlar diye düşünüyorsanız da çok yanılıyorsunuz.