Kentliler gıda-tarım sistemine nasıl kazandırılır?
Gıda mevzuatı çiftçiyi korumayı, geliştirmeyi amaçlayan bir hale getirilmeli. Yerel üretim-yerel tüketim ve kısa tedarik zincirini oluşturacak bir gıda sistemi inşa etmeliyiz.
AKP iktidarı köyleri, çiftçiyi, besiciyi deyimi yerindeyse biçti. İktidara geldikleri gün 23,6 milyon olan köy nüfusu bugün 5,6 milyon. Ortalama çiftçi yaşı 56 oldu. Yeni kuşak gıda ve tarımla ilgili neredeyse hiçbir şey bilmiyor. Ortada köy de kalmadı, Büyükşehir Yasası’yla beraber onlar da mahalle oldu. Bu düzen değişmezse soğan 30 değil 300 lira bile olabilir. Kulağa çok abartı geliyor ama durum böyle.
Bilimin ışığında çiftçi yetiştirilmeli
Kentlere gelen köy nüfusunu tekrar köylere döndürmek hiç kolay değil. Kentlerin imkânı, kentlilerin hayat standardıyla köyler arasında fark var diyemeyeceğim, uçurum var. Köylerimizin ulaşım, internet, sağlık altyapısının hızla kent imkanlarına yaklaştırılması gerekiyor. Eğitim altyapısına baktığımızda köy okulları tekrar açılır ama köylerimizin yeni nesil Köy Enstitüleri’ne ihtiyacı var.
Çiftçilerimizi alaylı olarak yetiştirmekten vazgeçip, dünyadaki gelişmelere göre yetişmelerini sağlamalıyız. Dünya’yı ve bilimi takip edemedikten sonra yaptığımız tarımın bir anlamı yok. Bunu yapmazsak verimlilik sorunları, zirai ilaçlar ve tarımsal kalite sorunlarıyla boğuşup dururuz. İşin sonunda bu da tüm yurda gıda güvenliği ve gıda kalitesi sorunları olarak yansımaya devam eder.
Çiftçiye özel emeklilik ve sosyal güvence sistemi geliştirilmeli
Köyünden kopan yurttaş kentte ne zaman emekli olacağını, ne kadar para kazanacağını, ne gibi hakları olduğunu biliyor. Çiftçimiz bu konuda ciddi sorunlar yaşıyor. Tam teşekküllü sağlık hizmetine her an erişemiyor, kendi primini kendisi ödüyor. Elde avuçta bir şey olmadığı için kâğıt üstünde emekli de olsa çalışmaya devam ediyor. Yeni nesil de yetişmiyor.
Bu insanlar ülkenin kalkınmasında ve hepimizin beslenmesinde çok önemli bir paya sahip. Çiftçinin primini devletin ödemesi gerekiyor. Emekliliklerini yaşayıp genç çiftçilere tavsiyeler vermelerini sağlamamız gerekiyor.
Gıda Laboratuvarları ve kırsal kalkınma altyapısı güçlendirilmeli
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın laboratuvar altyapısı özele devredilmiş durumda. Eleştiriler karşısında ellerinde var olan tek bir laboratuvarı gösteriyorlar sürekli. Gıda laboratuvarları yetmediği için özel laboratuvarlar Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yetkilendiriliyor. Hal böyle olunca kapitalizm sizin için analiz sonuçlarını gizleyebilir, değiştirebilir. Kâr marjını artırmak için ucuz laboratuvar ekipmanları ve üstünkörü analizlerle hatalı sonuçlar elde edebilir. Çiftçinin laboratuvara erişme, ürettiği gıdayı analiz ettirme, kaliteyi artırmak için girişimlerde bulunma gibi bir şansı da olmuyor.
Bütün bu altyapı çalışmaları ve hazırlıklar tamamlandıktan sonra kentlerden köylere dönüş projeleriyle kentlerde yaşayan yurttaşların köylerde yaşamalarını ve tarımla uğraşmalarını kolaylaştırmalıyız.
Gıda mevzuatları çiftçiyi destekleyecek şekilde değiştirilmeli
Gıda mevzuatlarını da gıdaların sağlık açısından değerlendirilmesi, izlenebilirliğin sağlanması, etiketteki bilgilerin genişletilmesinin yanı sıra çiftçilerin tüketicilere doğrudan ulaşabilmesi için değiştirmeliyiz. Gıda mevzuatı çiftçiyi korumayı, geliştirmeyi amaçlayan bir hale getirilmeli. Yerel üretim-yerel tüketim ve kısa tedarik zincirini oluşturacak bir gıda sistemi inşa etmeliyiz.
Bu reformları yapmadan kentlerdeki yurttaşlarımızı gıda-tarım sistemine geri kazandırmamız mümkün değil. “Köyüne dön, al benden sana teşvik. Sen şunu üret, sen bunu üret. Tarımsal üretim artınca sorun çözülür” diyen kimse başaramaz bu işi.