Çiftçinin Zararını Kim Karşılayacak?

"Devlet Planlama Teşkilatı’nın kapatılmasındaki ana amaç kamunun sermaye sahiplerinin kaderine kalmasıydı, çiftçi sermaye sahiplerinin kaderine kaldı."

Çiftçi yıllardır plansız tarım yapmak zorunda kalıyor. Devlet Planlama Teşkilatı’nın kapatılmasındaki ana amaç kamunun sermaye sahiplerinin kaderine kalmasıydı, çiftçi sermaye sahiplerinin kaderine kaldı.

23 milyonluk köy nüfusu 24 yılda 5 milyonun altına geriledi. Çiftçi can çekişir hale geldi. Yıllardır can havliyle sesini duyurmaya çalışıyordu. Ekonomik buhran ve sermaye sahiplerinin egemenliği neticesinde çiftçi bugün milyonlarca lira zararda. Bunun gıda politikalarında yeri bile yok.

Çiftçinin Zararını Kim Karşılayacak? - Resim : 1

KAPATMANIN BEDELİ MALİ OLARAK KARŞILANAMAZ

Elde bilimsel bütün veriler var. Meteoroloji uzun vadeli hava tahminleri yapabiliyor. Kuraklıkla ilgili öngörülerde bulunabiliyor. Devlet Su İşleri bütün su kaynaklarını yönetebiliyor, planlayabiliyor. Türk Telekom kırsal kesimlere kadar fiber hat çekebiliyor. TCDD denizin altından raylı sistem geçirebiliyor. Devlet Planlama Teşkilatı kamunun tüm eksiklerini tespit edebiliyor.

Türk Telekom özelleştirilerek Araplara satıldı. Bilgi birikimi ve net karı yurtdışına kaçırıldı. Borçsuz Türk Telekom milyarlarca dolar borca sokuldu. Kamu bankalarından özelleştirilmesi için verilen krediler batık hale geldi. Türk Telekom borç yüküyle ve içi boş bir şekilde tekrar kamulaştırıldı. Köylere fiber hat çekebilecek kamu kurumu bugün kentlerde dünyanın en düşük internet hızını verebiliyor.

Meteoroloji ve Devlet Su İşleri’nin içi boşaltıldı. Bu kurumlara ait önemli tesisler ve araziler satıldı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı yok edildi. Önce Çevre ve Orman Bakanlığı adını aldı. Sonra bu bakanlık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı oldu. Meteoroloji ve Devlet Su İşleri Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlandı. Sonra Meteoroloji tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlandı. Adına da İklim Değişikliği eklendi. Kurumlar liyakatsiz, içi boş hale getirildi. Bütün bilgi birikimleri yok edildi.

Çiftçinin Zararını Kim Karşılayacak? - Resim : 2

1985’te TCDD Marmaray hattının fizibilite çalışmasını tamamladı. 1997’de güncellendi. 1999’da Japonya’yla bilgi transferi ve yapım işi için anlaşma sağlandı. 2002’de altyapı çalışmalarına başlandı. Sonrasında TCDD’nin üstlendiği ve bilgi birikimine dahil edeceği iş ihale edilerek uluslararası ve ulusal sermaye sahiplerine verildi. TCDD’nin elinde teknolojiye dair bilgi birikimi oluşmadı. İnşaat da tamamlanınca TCDD özel şirket kurarak işletmesini oraya devretti. Buradan bilgi birikimi elde edilemediği için zorlu araziler aşılarak tren götürülemiyor.

Bu kadar tahribatın en üst noktası da Devlet Planlama Teşkilatı. Devlet Planlama Teşkilatı’nın bütün uzuvları kopartılmış olduğu için ortada planlama yapılabilecek bir şey de kalmadı. Bütünşehir Yasası’yla köyler mahalleye dönüştü, köylerdeki kamusal hizmetler ilçe merkezlerine taşındı. Çiftçilik, besicilik, yerel üreticilik kaderine terk edildi. Bu kadar tahribatın mali hesaplamasını yapabilmek mümkün değil. Yeniden bu kurumları eski haline getirmek de her şeyi eski haline getirmeyecek.

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI ZARARI HESAPLAYABİLECEK DURUMDA DEĞİL

Çiftçi bu kadar plansızlıkta kendi kaderini kendisi çizmek zorunda kaldı. Öngöremeden ekti. Yardım istediğinde sermaye sahiplerinin eline düştü. Kamunun yapması gereken modernizasyonlar ve kooperatif faaliyetlerde karşısında yine sermaye sahipleri çıktı. Ezildi, büküldü, artık dayanacak hali kalmadı.

Çiftçinin Zararını Kim Karşılayacak? - Resim : 3

Sadece bu yıl tek bir çiftçinin on milyonlarca zararı var. Bütün bunlar olurken sermaye sahipleri kârına kâr katıyor. Ortada iktidar eliyle oluşturulmuş büyük bir zarar var. Bu zararı da kamunun üstlenmesi gerekiyor. Aksi halde bu kadar yükle çiftçiliği sürdüren birkaç milyon yurttaştan da geriye bir şey kalmayacak. Bu insan eliyle oluşturulmuş büyük bir afet.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu zararı hesaplaması gerekiyor. Fakat bakanlık yapısında bu hesabı yapabilecek bir ekip bulunmuyor. Çiftçinin yanında olması gereken kamu bankaları bu zararı karşılamak isteyecek mi ayrı bir muamma. Kuruluş amaçları bu zararları karşılamak, çiftçinin yanında durmak olan yapılar bunlar. Bir afet durumunda bile valilikler eliyle üstün körü hesaplamalar, risk hesaplamaları, önceliklendirmeler ve ödemelerin yapıldığını bütün kamuoyu biliyor artık. Çiftçinin zararını kim, nasıl karşılayacak?