Köpekler, Çocuklar ve Açlık: Gıda Fiyatlarının Artmasının Arkasında Ne Var?

"Herkes kendi menfaatinin, kendi ikbalinin, sermayesinin derdinde. Herkes birbirini kolluyor. Olan sana, bana, çocuklarımıza ve artık sokaktaki köpeklere oluyor."

AKP hükümeti gıda fiyatlarının artmasının önüne geçemedi. Açlık, yoksulluk her geçen gün artıyor. İktidar her geçen gün oy kaybediyor. Durum sadece oydan ibaret kendileri için. Öyle ki muhalefete oyları köpeklerden mi alacaksınız diye bile sordular kanlı Katliam Yasası’nı geçirirken. Oy kaybetmeseler açlık ve yoksullukla ilgilenmeyecekler.

Katliam Yasası’nın ardında CHP’li belediyelere mali açıdan engel olmak, ön plana çıkan belediye başkanlarını hukuken siyaset dışı bırakmak yatıyor. Bunun dışında bir durum daha var. O da gıda politikalarında saklı.

SADECE HAYVAN GIDALARI MI GIDA FİYATINI ARTIRIYOR?

Gıda fiyatlarının artmasının bir başka sebebi de buğday, pirinç gibi tahıllar ve büyük ya da küçükbaş hayvan etlerinin, balıkların kedi ve köpek mamalarında kullanılması. Bu yasa gündeme gelirken en önemli argümanlardan biri de hayvanseverlerin ardında mama lobilerinin olduğuydu. Fakat durum bunun tam tersi. Türkiye’de yerel üreticiler hayvan gıdası alanında çok hızlı büyüyor.

Öyle ki Türkiye’nin son 10 yılda hayvan gıdası alanındaki ihracat payı yüzde 0,50 seviyelerinden son 2 yılda yüzde 1,1’in üzerine çıkmış. 2015 -2022 yılları arasında Türkiye bu alandaki payını yüzde 517 – 413 milyon dolar-, 2020 – 2022 yılları arasında yüzde 172 – 312 milyon dolar- yükseltmiş. İthal edilen hayvan gıdalarının önemli bir bölümü Amerika, İngiltere, Rusya, Irak ve İsrail’e gidiyor. Yurtiçinde de hayvan gıdası alanında yerel üreticilerin payı önemli ölçüde artıyor.

Bu yükselen yerel üretim gıda fiyatlarını artırıyor ama AKP hükümetinin artırdığı kadar artırmıyor. Türkiye buğday ihraç eden bir ülke konumundan buğday ithal eden bir ülke konumuna geldi. 2020 – 2022 yılları arasında Türkiye’nin yaptığı buğday ithalatı yüzde 13,8 – 336 milyon dolar- artarak 2,77 milyar dolara ulaşmış durumda. Çeltik tarlaları iklim değişikliğine, susuzluğa karşı bir önlem alınmadığı için susuzlukla karşı karşıya.

Türkiye’de hayvancılığın geldiği nokta herkesin malumu. Hayvancılıkta ithalatla zengin daha zengin oluyor, yurttaş kırmızı ete yine erişemiyor. Yerel üreticinin ürettiği meyve-sebze yok pahasına elinden alınmaya çalışılıyor. Sorunun kendisi olan AKP hükümeti de sorunu tarihte hiç görülmemiş bir vahşetle çözmeye, lobilerin pazar hacmini korumaya, üstüne bir de ötenazi için ilaç ithal ederek yeni bir alan açmaya çalışıyor.

ÇOCUKLAR ARASINDA AÇLIK YÜZDE 6’NIN ÜZERİNDE

Ultra işlenerek, ana hammaddeyi ikamesiyle değiştirerek ya da karıştırarak, amacı dışında gıda katkı maddesi kullanarak ucuzlatılmış gıdalara yurttaşları eriştirebilmek gıda hakkı değil.

0-5 yaş arası çocuklarımızda görülen kronik açlık yüzde 6’nın üzerine çıkmış durumda. Bu çocuklarımız gıdaya hiç erişemiyor değiller. Sağlıklı ve besleyici gıdaya sürekli erişemiyorlar. Meyve-sebze tüketemiyorlar, süt içemiyorlar, kırmızı et, beyaz et ya da balığa erişemiyorlar. En çok tükettikleri gıda ekmek ve makarna.

Dolayısıyla çocuklarımızın erişmesi gereken şeyler tahıl gibi temel gıda maddeleri değil. Sağlıklı ve besleyici gıdalara erişemeyen çocuklarımızın ailelerine uluslararası gıda sermaye sahiplerinden birinin son kullanma tarihi yaklaşan kahvaltılık mısır gevreği, çikolata, toz kahve ve toz içecek bağışlamak istediğine bile şahit oldum.

Herkes kendi menfaatinin, kendi ikbalinin, sermayesinin derdinde. Herkes birbirini kolluyor. Olan sana, bana, çocuklarımıza ve artık sokaktaki köpeklere oluyor.