Önümüzdeki yıllarda gıda bulamayacağız
"AKP, iktidara geldiği günden itibaren devletin ortak aklını kullanmayı reddetti. Rant hedefini engelleyenleri de hedefine koydu. Bir süre sonra durum öyle bir noktaya geldi ki, iktidar artık istese bile gıda güvenliğini sağlayamayacak konumda buldu kendini."
Bugüne kadar dünyada görülmemiş çoklu afetle karşı karşıyayız. Bu afetler doğal değil sebebi insan olan beşeri afetler. Farkında değiliz ama 2015-2020 yılları arasında gıda güvenliğini, plansızlık ve rant hırsıyla Maraş Depremi’ni bir afete dönüştürdük. Çok yakında bir afetle daha karşı karşıya kalacağız, o da susuzluk. Asrın felaketi pazarlaması tutmaz ama kayıtlara galaksi tarihinin cehaleti olarak geçecek.
Gıda güvenliği sağlanamadığında afete dönüşür
Avrupa Birliği her yılın son ayında Türkiye’nin üyelik sürecindeki ilerleme durumunu rapor olarak yayınlıyor. Bu raporun 12. fasılı gıda güvenliğiyle alakalı ve bir cümlesi 2005’ten beri hiç değişmedi, “Genel gıda güvenliği konusunda, AB müktesebatına uyum sağlanması ve müktesebatın uygulanması bakımından sınırlı ilerleme kaydedilmiştir.”.
AKP, iktidara geldiği günden itibaren devletin ortak aklını kullanmayı reddetti. Meslek örgütleri ve gıda alanındaki STK’ları yok saydı. Rant hedefini engelleyenleri de hedefine koydu. Bir süre sonra durum öyle bir noktaya geldi ki, iktidar artık istese bile gıda güvenliğini sağlayamayacak konumda buldu kendini. Gıda güvenliğini ihlal eden işletmeleri şartları sağlayana kadar kapatmak istese işsizlik ciddi oranda artacak, işletmeler kesilecek cezaları ödeyemeyecek ve birçok işletme faaliyetine geri dönemeyecek. Bu konuma ulaşılınca gıda denetimleri pazarlama faaliyetine dönüştürüldü. Gıda güvenliğini sağlamaya çalışan bakanlık personelleri Ankara’dan arandı ve bu kadar dikkat etmemeleri, ceza kesmemeleri istendi. Sonucunda da 2015-2020 yılları arasında 11,3 milyon yurttaşımız 18,3 milyon defa gıda zehirlenmesi nedeniyle hastanelere başvurdu. 1713 yurttaşımız da hayatını kaybetti. Dahası var mutlaka ama veriler kamuoyuyla paylaşılmıyor.
Tarım alanlarında beton yetiştirme planı yapılıyor olabilir
AKP iktidarı Maraş Depremi’ni bıraktı ve hızlıca bir inşaat işine girdi. Enkazdan canlarımızı kurtarma, kurtulanlara güvenilir gıda ulaştırma gayretindeyken inşaat projeleri çizilmiş bile. Enkazları apar topar kaldırdılar, kamyonlara yüklediler ve tarım alanlarına attılar. İlkinde görüntüler ortaya çıkınca hemen açıklama yapıldı. Yanlışlık oldu, tekrar olmayacak, herkes uyarıldı falan. Bir süre sonra başka bir ilde benzer görüntüler ortaya çıktı. Yine yanlışlık oldu, tekrar olmayacak, herkes uyarıldı cümleleri İstiklal Marşı ve kapanış. Tarım alanlarına asbest geçti artık. Beton ve demirden birçok kimyasal geçti. Bunların geri dönüşü çok zor.
Plansızlık gıda güvenliğini tehlikeye atar
Devlet, tarım ve hayvancılığı orta ve uzun vadeli olarak planlardı. Gıda üretimi de buna göre şekillenirdi. AKP iktidarı bunu ortadan kaldırdı. İktidarın ilk yıllarında ekonomi güzel gitti. Bu dönemin getirdiği rahatlığın şımarıklığıyla yapılmaması gereken çok fazla şey yapıldı. Bunların olumsuz sonuçları oldu. Bir de üstüne hiç akıllarının ucundan bile geçmeyen ama bilim insanlarının uyardığı pandemi başladı. Dünyada gıda fiyatları yükselişe geçti. Pandeminin bitmesiyle dünyada gıda fiyatları düşmeye başlarken Türkiye’de tam tersine daha da yükselmeye başladı. Bu süreçte ortak akıl kabul edilmediği için zincirleme birçok hata yapıldı. Bir de Maraş Depremi’ni yaşadık.
Pandemiyle birlikte gıda güvensizliği ve açlık belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştı. Bugün geldiğimiz noktada sayısı çok az kalan orta sınıf bile gıda güvensizliği ve açlık yaşamaya başladı. Ülkenin en değerli parası bir kilo et alamayacak duruma eriştik. Şimdi can havliyle bir daha yapılmayacak denilen canlı et ithalatını tekrar yapıyorlar. İthalatla beraber et 150 liraya düşecekmiş. Can havliyle diyorum çünkü getirilecek canlı hayvanlar gelişi güzel kontrol edilecek, hayvan refahını zaten umursamayacaklar ve gıda güvenliği yine tehlikeye girecek.
Su yoksa gıda güvenliği de yok
Yıllardır iklim krizini konuşuyoruz. AKP iktidarı Paris İklim Antlaşması’nı bile yıllarca imzalamaktan imtina etmişti. Yıllardır olacaklar konusunda uyarılıyorlar. Su krizi göstere göstere geldi. Hedef şaşırtmayla İstanbul’un suyunu bitirdiler demek istediler ama tutmadı. Halk diğer illerin daha sıkıntılı görmeye başlayınca konuşmamayı tercih ettiler. Yaz aylarına yaklaşıyoruz ve barajlarımızdaki su yüzde 30’u geçmiyor.
Su kritik seviyeye ulaştığında planlı kesintiler başlayacak. Kesintilerle beraber gıda üretimi de duracak. Üretim olduğu zamanlarda da gıda güvenliği yetersiz hijyenik koşullardan ötürü tehlikeye girecek. Buna da önlem alınmadı. İşte galaksi tarihinin cehaleti.