Siyanürlü maden toprağı hepimizin üzerine çöktü
AKP Hükümeti, bilimi de bugüne kadar yaşanmış başarısız deneyimleri de bunlardan çıkartılan dersleri de reddediyor. Başarısızlıkla sonuçlanacağı bilinen her şeyi tekrar tekrar deniyor. Bunların faturasını da kendisine değil yurttaş olarak hepimize kesiyor.
Siyanürü şöyle anlatayım, 2 gram toz siyanür karıştırılmış 1 litrelik bir su var elinizde. İşte o elinizdeki çözeltinin bir çay kaşığı bir insanı öldürebilir.
Çay kaşığının ucundaki bir damla da suda yaşayan canlıları öldürebilir.
Siyanür katı olarak taşınır, depolanır. Kullanılırken suyla karıştırılır. Suda çözündüğü an yavaş yavaş zehirli bir gaz üretir. Solunduğunda da bir insanı öldürebilir.
SİYANÜR ETRAFA YAYILDI BİR KERE
Maden sahasının fotoğraflarını gördünüz. Bir toprak tepesi, toprak tepesinin yanında bir siyanür havuzu ve hemen ardında Fırat Nehri.
Bir facia yaşanmadığını varsayarsak bile, o siyanür havuzundaki siyanür buharlaşıyor. Bir süre sonra yağmur olarak ya o bölgeye ya da çevre illere geri iniyor.
Siyanür havuzunun yanı başında liç alanı denilen bir toprak yığını var. Bu toprak yığını cevher içeriyor. Toprak yığınının tepesinden siyanür çözeltisi veriliyor. Siyanür altın madenini bağlayarak havuza akıyor.
Hepimizin izlediği görüntülerde kayan toprağın miktarı 20 milyon ton. Yani 13 bin 330 kamyon siyanürlü toprak. İçerdiği siyanür miktarını varın siz düşünün.
Bu toprak kayarken siyanürün bir kısmı buharlaşarak havaya, bir kısmı da toz toprak olarak etrafa dağıldı. Dağılmayan kısmı da yeraltı sularına karışacak.
ÇEVRE İLLERDEKİ TARIM-GIDA FAALİYETLERİNDE ALARM VERİLMELİ
Üzerinden 48 saat geçti bu olayın, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan herhangi bir ses çıkmadı. Gıdalarda kimyasal kalıntı analizleri bir şüphe üzerine yapılır. Bugüne kadar, bölgede bu kadar sorunun işaret edilmesine rağmen bu analizlerin yapılıp yapılmadığı meçhul.
Bundan sonra yapılıp yapılmayacağı da, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu olayda etkin bir rol oynayıp oynamayacağı da meçhul. Fakat sessiz kalacağı ve bir girişimde bulunmayacağına ilişkin hepimizde yoğun bir kanaat var.
Tarım ve Orman Bakanlığı, İliç ve İliç’e yakın çevre illerde olağanüstü bir durum olduğunu kabul etmeli ve alarm vermeli. Sadece Tarım ve Orman Bakanlığı değil, Sağlık Bakanlığı da aynı şekilde davranmalı.
Bu yerlerde sulama suları, içme suları, tarımsal ürünler sürekli kontrol edilmeli. Gıda üretim tesislerinde kimyasal bulaş ve kalıntı ölçümleri yapılmalı. Bunların sonuçları da yurttaşla paylaşılmalı.
BİLİMLE, DENEYİMLE İNATLAŞMANIN SONUCUNU TEKRAR GÖRDÜK
Bilim başarısız deneyimlerin sonucunda başarıya ulaşmak için kullanılan bir araç. Bu hedefte gelişiyor. Bütün dünya bu başarısız deneyimlerden dersler çıkartıyor, bilimsel altyapılarını geliştiriyor ve kullanıyor.
AKP Hükümeti, bilimi de bugüne kadar yaşanmış başarısız deneyimleri de bunlardan çıkartılan dersleri de reddediyor. Başarısızlıkla sonuçlanacağı bilinen her şeyi tekrar tekrar deniyor. Bunların faturasını da kendisine değil yurttaş olarak hepimize kesiyor.
Bu olay da tam olarak öyle bir olay. Birkaç ay takip edilip sonrasında geçiştirilebilecek bir facia yaşamadık. En az on yıl boyunca bu önlemlerin devam ettirilmesi gerekiyor. Facianın bedelini canımızla ödedik, bu önlemler almazlarsa bir daha ödeyeceğiz. Nasılsa kader planıydı değil mi?