Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Güvenliğini Tehlikeye Atıyor
"Türkiye’nin bu zihniyetle gıda alanında ilerleyebileceği bir nokta yok."
Kayıt dışı ve gıda güvenliğine aykırı gıda üretimiyle mücadele etmesi gereken kamu otoritesi Tarım ve Orman Bakanlığı. Fakat Tarım ve Orman Bakanlığı mücadele etmek yerine gıda güvenliğine aykırı gıda üretimlerini görmezden geliyor. Kayıt dışı gıda üretimini de arka planda destekliyor.
AVRUPA BİRLİĞİ HİBELERİNİ GIDA GÜVENLİĞİNE KULLANMIYOR
Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın en temelde yapması gereken iki işten biri Türkiye’deki gıda işletmelerini gıda güvenliği açısından minimum Avrupa Birliği seviyesine ulaşmasını sağlamak ve Ulusal Gıda ve Beslenme Stratejisi oluşturarak gıda güvenliğinde bir yol haritası belirlemek. Bu iki maddenin üzerinde yıllardır çalışılmıyor.
Avrupa Birliği üyelik sürecindeki bu ilerlemelerin sağlanması için hibe de sağlıyor. Hibeler bu iki maddenin gerçekleştirilmesi için de sağlanıyor. Bir heyet denetlemek ve yerinde gözlemlemek için düzenli aralıklarla Türkiye’ye gelerek gıda işletmelerini denetliyor. Bu denetimlerde Tarım ve Orman Bakanlığı gezilebilecek en iyi gıda işletmelerini göstererek, bu işletmelere de önceden haber vererek denetimlerin sorunsuz geçmesini sağlıyor. Fakat Avrupa Birliği ne olup bittiğinin farkında.
Bu kadar maskelemeyi, güzellemelerle dolu raporları, gıda denetimlerine yönelik allı pullu PR çalışmalarını, gıda çalışanlarının sosyal medya videoları bir anda kaldırıp çöpe atıyor ve gerçekler ortaya saçılıyor. En son örneğini gıda güvenliğine aykırı bir şekilde üretim yapan bir salça fabrikasında ve glikoz şurubuyla bal üreten bir bal fabrikasının ifşa edilmesiyle gördük hepimiz.
ULUSAL ÇAPTA GIDA GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ OLUŞTURAMIYOR
Tarım ve Orman Bakanlığı bunların çoğunun farkında. Kimlerin kayıt dışı gıda üretip sosyal medya üzerinden sattığını da biliyor. Kayıt dışı gıda üretenlere telkinlerde bulunarak, takıldıkları yerlerde sorularını yanıtlayarak, bazen yerinde inceleyerek bir zaman sonra gerekli izinleri alacak hale getirmeye çalışıyor. Gıda güvenliğine aykırı gıda üreten sermaye sahiplerini de ifşa olana kadar görmezden geliyor.
Yasaları uygulayıp tüm yurttaşlara fırsat eşitliği yaratmayı, yurttaşın gıda hakkını korumayı hedeflemiyor. Gıda işletmelerinde çalışma zorunluluğu bulunan mesleki personellerle ilgili yasaları iyileştirmek ve gıda politikalarını geliştirmek yerine gıda işletmelerinde mesleki personellerin çalışma zorunluluğunu kaldırmayı amaçlıyor, zaman zaman da buna teşebbüs ediyor.
Temel görevi gıda güvenliğini sağlamak ve yurttaşın gıda hakkını korumak olan kamu otoritesinin kendisi gıda güvenliğini ihlal ediyor. Hal böyle olunca sermaye sahipleri de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın izlediği yoldan gidiyor. Ulusal çapta bir gıda güvenliği kültürü oluşmuyor. Kimse yaptığı şeylerin sonuçlarını düşünmüyor, nelere yol açabileceğini fark etmiyor.
Türkiye’nin bu zihniyetle gıda alanında ilerleyebileceği bir nokta yok. Her geçen gün gıda politikaları inşa etmek çok daha zorlaşıyor. Yurttaş daha çok zarar görüyor.