Türkiye’de Yasal ve Sağlıklı, Avrupa’da Yasadışı ve Kanserojen: Tarım Bakanı Yalan Söylüyor!
Tarım ve Orman Bakanı, yoğun eleştiriler ve yurttaş tepkisini savuşturmak için konuşmayı seçti. Hiçbir gıda politikasına değinmedi. Gıda sisteminden bahsetmedi. Gıda ağıyla ilgili sorunları ortaya dökmedi. Koltuğunu korumak için yurttaşa yalan söyledi.
“Mevzuata göre inceliyoruz. Gerekli numuneleri alıyoruz. Uygun değilse ya onu imha ediyoruz ya da üçüncü ülkelere gönderilmesini sağlıyoruz. Alıcı ülke talebi vardır. O şartları kabul ediyordur. İşlemler bu şekilde yürüyor” bu sözler Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Selman Ayaz’a ait. Selman Ayaz, bu gerçeği gerçeği iki yıl önce basın açıklamasında itiraf etti.
“Avrupa’nın ya da ihraç ettiğimiz herhangi bir ülkenin almadığı hiçbir ürünü biz Türkiye’de kullanıma sokulmasına izin vermiyoruz ve imha ediyoruz. Bizim ihraç ettiğimiz ülkelerin vatandaşları bunu yemiyorsa bizim vatandaşlarımız da yemiyor. Son derece net” bu sözler de Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya ait. İbrahim Yumaklı yurttaşa yalan söylüyor.
'TÜRKİYE SINIR DEĞERLERİNİ GÖZETMİYOR'
Türkiye, Avrupa Birliği’yle 20 yıldır üyelik müzakerelerini yürütüyor. Kendi mevzuatlarını, Avrupa Birliği mevzuatlarıyla eşlemesi gerekiyor. 2005’ten beri bu süreci sürüncemede bırakıyor. Özellikle gıda alanında. Avrupa Birliği’nin pestisitler, toksinler, gıda katkı maddeleri ve mikrobiyolojik kriterlerle ilgili katı sınır değerleri var. Avrupa Birliği sınırları içerisindeki insan sağlığını önceliyorlar.
Türkiye, Avrupa Birliği’nin bu sınır değerlerini gözetmiyor, uymuyor. Avrupa Birliği mevzuatına göre kurutulmuş meyvelerde Aflatoksin B1 en üst sınır değeri 2 ppb. Toplam Aflatoksin en üst sınır değeri 4 ppb. Türkiye’nin mevzuatına göre kurutulmuş meyvelerde Aflatoksin B1 en üst sınır değeri 5 ppb.
Toplam Aflatoksin en üst sınır değeri 10 ppb. Ortadoğu ülkelerinin mevzuatlarına göre Aflatoksin B1 en üst sınır değeri 10 ppb. Toplam Aflatoksin en üst sınır değeri 20 ppb.
AKP hükümeti, gıdayı insan hakkından çıkarıp ticarete dökmüş durumda. Türkiye’de kurutulmuş meyve üretildi. Aflatoksin B1 miktarı Türkiye’nin mevzuatına göre yasal sınırlar içerisinde. Bu gıda Avrupa ülkelerine gönderildiği zaman gümrük kapılarından geri gönderiliyor. Türkiye bu gıdayı geri alıyor. Katma değerli bir hale çeviriyor, örneğin reçel haline getiriyor. Avrupa’ya gidiş maliyeti, gümrükte bekleme maliyeti, geri dönüş maliyeti, tekrar üretim maliyeti ve tabii ki kar marjı hepsi yeni üretilen gıdaya ekleniyor. Arap coğrafyasının yolunu tutuyor.
Türkiye, Avrupa Birliği müzakerelerinden dolayı Avrupa’nın reddettiği herhangi bir şeyi geri alamaz. Avrupa Birliği mevzuatına uygun olmayan bir şeyi üretemez. Fakat bunların hepsi vizyon, personel liyakati, adalet, eğitim demek. Avrupa reddediyorsa Arap coğrafyasının parası var. Kaliteli gıdaya gerek yok. Türkiye’de zaten yasal.
SATIŞI YASAK, KULLANIMI DEĞİL
Bir diğer konu da pestisitler. Avrupa Birliği, bilimsel gelişmelere ve yeni sağlık bulgularına göre pestisit ve gıda katkı maddelerinin limitlerini düşürebiliyor ya da tamamen yasaklayabiliyor. İnsan hayatını olumsuz etkileyebilecek bir bulgu tespit edildiğinde anında geri çağırabiliyor ve yasaklamaları derhal uygulayabiliyor. Bütün bu süreçleri Avrupa Birliği’ne üyelik müzakereleri yürüten ülkelerin de uygulaması gerekiyor. Amasız, fakatsız, çok net.
AKP hükümeti, Avrupa Birliği’nin bu kararlarını en geç uygulayan ülke konumunda. Örneğin, bir tarım ilacı insan sağlığına olumsuz etkilerinden dolayı yasaklanacak. Avrupa Birliği en geç 12 ay içerisinde tamamen kullanımdan kaldırılmasını talep ediyor. Üye ülkeler olabilecek en hızlı şekilde yasaklıyor, 9 ayı bile bulmuyor. Türkiye, 12. ayda yasaklıyor. Burada çok ince bir ayrıntı var. Avrupa Birliği, satışını ve kullanımını yasaklıyor. Türkiye, satışını yasaklıyor.
AKP hükümeti, lobileri bilgilendirerek yasaklayacağı tarih yayınlanmadan önce bilgisini veriyor. Pestisitleri satan sermaye sahipleri ürünlerini Avrupa Birliği bölgesinden çekip Türkiye’ye getiriyor. Çiftçiye toplu olarak, uygun fiyatlı bir şekilde satıyorlar. 12. ayın sonunda söz konusu pestisit yasaklanıyor ama çiftçinin elinde 10 yıllık pestisit var. Kullanımı da yasak değil. Çiftçi, bu yasaklama kararlarını, neyin yasak olup olmadığını takip edemiyor. Kullandığı tarım ilacını bile bilmiyor çoğu zaman.
Elindeki tükenirse de merdiven altı olarak üreten birileri illaki ortaya çıkıyor. Analizleri yapılıyor pestisit kullanılan gıdaların. Bu analizleri Tarım ve Orman Bakanlığı yapamıyor. Yeterli laboratuvar sayısı, ekipmanı ve personeli yok bunun için. Sermaye sahipleri çiftçiden aldığı gıdaları özel laboratuvarlara analize gönderiyor.
Özel istek analiz olduğu için analiz raporunun son sayfasında şöyle bir şey yazıyor; “Adli ve idari işlemler ile reklam amacıyla kullanılamaz.”
Sermaye sahibi, özel laboratuvara yüklü bir miktar ödüyor bu analizler için. Sermaye sahipleriyle özel laboratuvarlar arasında analiz anlaşmaları var. Ticaret artık bu iş, yurttaşın sağlığı bir yere kadar. Analiz sonucu istenildiği gibi çıkmazsa sermaye sahibi başka bir özel laboratuvara gider. Gitmesin diye kitabına uydurmak gerekir. Analiz raporu zaten herhangi bir yargılamaya ve idari işleme tabii tutulamıyor. Toksinlerdeki sınır değerlerle ilgili anlattığım şeyler pestisitlerde de geçerli.
Soran olursa; mevzuata uygun, yurttaşın sağlığı öncelikli, gıda hakkı kutsal.