Yerel yönetimler gıda politikaları konseyi oluşturmalı
Gıda-Tarım alanında çok uluslu ya da çok büyük sermayeye sahip ulusal gıda işletmelerinden oluşan küçük ve ayrıcalıklı bir grup baskın durumda. Her ne kadar gıda-tarım sisteminin ve dünyanın sürdürülebilirliği üzerine çalışsalar da buna güvenebilmek çok olası değil.
Gıda-Tarım alanında çok uluslu ya da çok büyük sermayeye sahip ulusal gıda işletmelerinden oluşan küçük ve ayrıcalıklı bir grup baskın durumda. Her ne kadar gıda-tarım sisteminin ve dünyanın sürdürülebilirliği üzerine çalışsalar da buna güvenebilmek çok olası değil.
Gıda-tarım alanında güçler ayrılığı tamamen bu küçük ve ayrıcalıklı grubun elinde bulunuyor. Bu grubun içerisinde bulunanları denetleyebilmek, yaptırımda bulunabilmek, yurttaşın sağlığını ve refahını koruyabilmek çok güç. Bu tersine çevirmenin yolu gıda demokrasisini inşa ederek gıda politikaları konseyleri oluşturmaktan geçiyor.
Mevcut Gıda Sistemi Tamamen Çöktü
Gıda sistemi yeterli, uygun fiyatlı, güvenli gıdanın adil bir şekilde tüm yurttaşlara ulaşması için gerekli tüm araçları barındırmalı. Bu sistem küçük ve ayrıcalıklı bir grubun eline geçince gıda sisteminin gereklilikleri en tepede kapsam dışına çıktı. Gıda güvenliği sağlanmış olabilir fakat gıdanın yeterli besin maddelerini içermediği ve uygun fiyatlı olmadığı ortada.
Gıda, yeterli besin maddelerini içerdikçe fiyatı artıyor. Maddi gücü olan ayrıcalıklı yurttaşların erişebildiği bir konuma geliyor. Uygun fiyatlı ve erişebilir bir konuma geldiğinde de yeterli besin maddelerini içermiyor. Bu durum zaman içerisinde sağlık sisteminin üzerine çok büyük bir yük bindirdi. Eğitim sistemini, toplumsal yapının dinamiklerini, ekonomiyi ve daha birçok alanı etkiledi.
Bu alandaki yozlaşmalar ve ısrarla yapılan yanlış politik uygulamalarla durum içinden çıkılamaz bir hale geldi. Gıda sistemi bu küçük ve ayrıcalıklı gurubun yanında diğer gıda işletmelerini de denetleyemez noktaya ulaştı. Gıda zehirlenmelerinin tavan yaptığı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği denetimler ve yaptığı açıklamalara hiç güvenilmediği, taklit-tağşişin önünün açıldığı bir durumun içerisinde bulduk kendimizi.
Gıda Demokrasisi Sağlanmalı
İçerisinde bulunduğumuz durumdan çıkılmasını sağlayabilecek kamu kurumları yerel yönetimler. Gıda sistemini bu noktaya getiren, üreticisiyle bağını kopartan, yanlış politikalar uygulayan hükümetler bir noktadan sonra her şeyin doğrusunu uygulasa da bu sorunu çözüp yeni bir sistem kuramaz.
Gıda sistemindeki çözüm talepleri aşağıdan yukarıya çıkmalı ve yukarıyı şekillendirmeli. Burada yerel yönetimlere özellikle büyük kentlere çok büyük sorumluluk düşüyor. Kentlerde meslek odalarının ilgili bileşenleri, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, sendikalar, aktivistler, bürokratlar, politika uzmanları, gıda toplulukları ve kooperatifleri bir araya getirilmeli ve bir gıda politikaları konseyi kurulmalı.
Bu konseyin üyeleri yurttaşa temas etmeli. Yurttaşın yeterli, uygun fiyatlı, güvenli erişimiyle ilgili sorunlarını bizzat dinlemeli. Bu sorunlara çözümler üretmeli, politikalar tasarlamalı. Yurttaşı bu karar alma süreçlerine dahil ederek bu antidemokratik küçük ve ayrıcalıklı grubu ortaya çıkartmalı.
Gıda alanında ortak akla, bilime, eşitliğe ihtiyacımız var. Yoksa Türkiye’nin yurttaşın sağlığı ve refahı için çalışan bir gıda sistemine sahip olacağı, ekonomik düzelmeyi sağlamayı başarabileceği yok.