Zabıtaların Gıda Denetimleri Yurttaşa Zarar Veriyor!
"Gıdadaki sorunların konuşulması lazım, daha da sulandırılması değil."
Zabıta giriyor gıda işletmesine. Tek tek sıralıyor kusurları. Bildiği, öğrendiği kadarıyla o da. Diğer kusurlar açıkta kalıyor. Dalıyor üretim alanına. Eleştirdiği, kusur olarak gösterdiği her şeyi kendisi yaparak herkese ders veriyor. Uygun kıyafeti yok, koruyucu önlemi yok, risk yönetimi yok. Videolar çekiliyor, yayınlanıyor. Yurttaş alkışlıyor. Basın örnek gösteriyor.
Kısa vadeli stratejiler uzun vadede yurttaşın gıda hakkı ihlalini daha da derinleştiriyor.
BAKANLIK ELEŞTİRİLERİ SAVUŞTURUYOR
Gıda denetimi yapma yetkisi sadece Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde bulunan gıda kontrol görevlilerine ait. Bakanlık personellerinden gıda kontrol görevlisi kurslarında başarılı olanlara bu yetki veriliyor. Bunun için de ilgili mesleklerden birinden mezun olmak gerekiyor. Bugün Tarım ve Orman Bakanı gıda denetimine katılarak işlem yapamaz, yönlendirmede bulunamaz.
Belediyelere bağlı zabıtalar gıda işletmelerinde ruhsat, gramaj, tartı, atık ve genel hijyen denetimleri gerçekleştirebilir. Atıklar uygun noktalara atılmıyorsa, işletmeden kötü koku yayılıyorsa, camları, tabelaları veya servis masaları kirliyse idari yaptırımda bulunabilir. Aynı şekilde yasal gramajın altında ekmek ve pide satışı gerçekleşiyorsa, son kullanma tarihi geçmiş ürün varsa ya da ürünlere ait fiyat etiketi yoksa da idari yaptırımda bulunabilir. Hepsi bu.
Zabıtalar kendi başlarına gıda işletmelerini gıda güvenliği bakımından denetleyemez. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı gıda kontrol görevlileri, gıda denetimleri esnasında zabıta, polis veya jandarmanın kendilerine eşlik etmesini isteyebilir. Bu durumda da eşlik eden kolluk kuvvetleri de kendi görevleri içerisinde hareket edebilir. Bu arada gıda kontrol görevlileri de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kolluk kuvveti.
Gıda denetimlerinin niteliksiz hale gelmesinden, denetim sıklığının azalmasından dolayı oluşan açık belediyeler tarafından bir reklam malzemesi olarak kullanılmaya başladı. Zabıtalar gıda işletmelerine gönderiliyor. Hatta bazen belediye başkanları da eşlik ediyor. Videolar çekiliyor. Herkes Harry Callahan gibi yargı dağıtıyor. Sosyal medyada yayınlanıyor. Yurttaş alkışlıyor.
Bu bazı kentlerde bir rüşvet çarkının da altyapısını hazırlıyor. İşini yapan, onuruyla çalışan, emek veren, hak ettiğiyle geçinen herkesi tenzih ederim. Ama her yerde verilen emeğe leke süren birileri çıkabiliyor. Yakın zamanlarda da patlak verdi böyle bir skandal. Zabıtanın gerçekleştirdiği yasal dayanaktan uzak gıda denetimleri bir haraç mekanizmasına dönüşmüş ve bedelini ödeyenin rahat bırakıldığı bir noktaya evrilmişti.
Gelinen noktada yaşanan boşluğa birçok noktadan müdahil olunması gıda denetimlerini sulandırıyor. Bu da Tarım ve Orman Bakanlığı’nın işine geliyor. Gıda sistemiyle ilgili eleştirilerden kurtuluyor. Gıda denetimindeki sorunlar maskeleniyor. Denetimlerde yaşanan sorunlarda mesuliyet alınmıyor. Gerçekleştirdiği gıda denetimlerine karşı dava açıldığında muhatap olarak kendisi yerine personelini ortaya atan Bakanlık’tan bahsediyoruz.
Gıda mühendislerinin mesleki sorumlulukları var, görev yetkileri yok. Meslekler bir görev değil. Fakat belediyeler yetkileri olmadığını bile bile zabıta ekiplerine gıda mühendisi istihdam ederek olmayan yetkileri kullandırıyor üstelik. Boşlukta daha da gaza basıyor. Gıdayla ilgili bir birim oluşturmaktan kaçınıyorlar. Ortaya bir kuru gürültü ve reklam malzemesi çıkıyor.
GIDA SISTEMİ KURMAKTAN KAÇINILMAMALI
Tarım ve Orman Bakanlığı, belediyelere kendi yetki alanlarında bulunan gıda işletmelerinin sayısı ve risk analizine göre yılda kaç kere denetim gerçekleştirileceğine dair bilgi vermiyor. Belediyeler kendi yetki alanlarında körleşiyor. Böylece bu denetimler gerçekleşmediğinde ya da niteliksizleştiğinde Tarım ve Orman Bakanlığı’na karşı belediyelerin hukuki haklarının kullanılmasının da önüne geçiliyor.
Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul’da bugün 130 binin üzerinde gıda işletmesi var. Ama İstanbul’da sadece 774 gıda kontrol görevlisinin bulunduğu 387 gıda denetim ekibi var. Gıda denetim faaliyetleri Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinden alınmalı. "Ulusal Gıda Güvenliği Kurumu" oluşturularak bu kuruma devredilmeli. Gıda denetimi siyasal araç olmaktan kurtarılmalı.
Belediyeler gıda politikaları konseyleri oluşturmalı. Gıdayla ilgili birimler kurmalı, gıda mühendisi istihdam etmeli. Kentin gıda hakkını korumalı, gıda tedarik zincirini izlemeli, kent planlamasına gıda da dahil edilmeli. Yurttaşın lehine "Hal Yasası" çıkartılmalı. Kaçak gıda üretim tesisleriyle mücadele edilmeli.
Hem Tarım ve Orman Bakanlığı hem de belediyeler kaçak gıda üretim alanlarıyla ilgili herhangi bir hukuki girişimde bulunmuyor.
Gıdadaki sorunların konuşulması lazım, daha da sulandırılması değil.