Bugün şakalarınıza karışılmasına izin verirseniz yarın duşta söylediğiniz şarkılara karışırlar

Kinlenmek, kıskanmak, alınganlık, takıntı, kötümserlik… Bunlar sahibine de çevresine de pek saadet getirmeyen insan duyguları. Mübarek demet halinde gelir bir...

Kinlenmek, kıskanmak, alınganlık, takıntı, kötümserlik… Bunlar sahibine de çevresine de pek saadet getirmeyen insan duyguları. Mübarek demet halinde gelir bir de gelince. Bir ucundan bu yıkıcı duygular batağına girdin mi öbürleri de yakalar.

Hiç olmasın demiyorum. Olsun da hobi olarak olsun. Az olsun. Ben şahsen Kenan Evren’e kinlenmek ne bileyim Tanıl Bora’nın okur yazarlığını kıskanmak, kafayı David Bowie’ye takmak, Savcı Sayan dinlerken kötümserliğe kapılmak gibi şeylerde bir acayiplik göremiyorum.

Ama bunu yaşam tarzı haline getirmiş insanlar zehirli. Ve zehirliyorlar. Az sayıdalar ama bir bidon suya damlayan mürekkebin boyaması gibi etkiliyorlar.

Mutsuzlar, mutluluk umutları yok ve eski Türk filmlerindeki karikatürize cüzamlılar gibi herkes mutsuz olsun diye çalışıyorlar.

Şu memlekette olan biten akıldışı şeylerin çoğu böyle.

ALINGANLIK BAŞA BELA

Bu alınganlık meselesini çözmemiz gerekiyor arkadaşlar.

Hele biriktirilmiş alınganlık iyice zehirli oluyor. Alınganlığın her versiyonu işlevsiz. Hayat kalitemizi emiyor. Saçma sapan şeyleri düşünmeye konuşmaya sevk ediyor.

Beyin hücrelerimize yazıktır. Onları heba ediyor.

Konuşmaya değmez saçmalıklar yüzünden insanlar acı çekiyor. Kavga ediyor.

Bir kadın arkadaşına şaka yapıyor. Aylar geçiyor. Bir trol yayınlıyor. Bin trol aynalı sazan gibi üzerine atlıyor. Ve kadın tutuklanıyor. Bütün Türkiye bunu konuşuyor. Gerçeküstü. Kadın hapiste. Şaka gibi. KADIN HAPİSTE yahu. (Bu yazı yazıldıktan sonra ev hapsine gönderildi!)

Gülşen için endişelenmiyorum. Zaten güçlü bir kadın. Daha da güçlenerek çıkacaktır.

Hepimiz için endişeleniyorum.

ŞAKA DEĞERLENDİRME KURUMU

Gülşen’in tutuklanmasının saçma olması konusunda neredeyse bir fikir birliği var. Akit isimli hurufat sarfiyat fabrikasından bile karşı çıkanlar oldu.

Ama Gülşen’in yaptığının yanlış olduğu konusunda da neredeyse bir fikir birliği var.Yapmayın arkadaşlar. Yapmayın lütfen.

Kadın şaka yapmak suçundan hapiste yahu. ŞAKA YAPMAK suçundan hapiste.Size ne şakasını nasıl yaptığından? Size ne birinin başka birine yaptığı şakadan? Size ne yahu?

Siz o şakayı duyduysanız ve rahatsız olduysanız bu sizin probleminiz. Size yapmadı ki şakasını. Siz kendiniz kulak misafiri oldunuz. Özel hayata burnunuzu bilerek yahut bilmeyerek soktuğunuzda rahatsız edici şeyler görmeniz duymanız kaçınılmazdır. Çok daha kötü ve çok daha rahatsız edici şeyler söyleyebilirdi ve hala bu sadece onu ve söylediği insanları ilgilendirirdi.

Şaka bu. Muhakkak daha önce yapmışsınızdır. Neye benziyor bilir herkes.

ŞUUR MESELESİ

Şu cümleyi yetişkin birisine kurmak ayıp ama yapacak bir şey yok: Birisinin yaptığı şaka en fazla muhattaplarını ilgilendirir.

İnsan, arkadaşlarıyla konuşurken şuursuz olma hakkına sahiptir. İnsan arkadaşlarıyla konuşurken arkadaşlarına konuşur. Arkadaşlarının yargılayacağını düşünerek konuşur. Onlara dönük bir süzgeç kullanabilir.

Tatlı komşu Ayşe teyze, emekli Salih öğretmen dış kapının mandalıdır. Bu konuya karışamaz. İnsanların birbirine yaptığı şakaları o şakanın tarafları yargılayabilir.

Bugün şakalara karışılmasına izin verirseniz yarın duşta söylediğiniz şarkılara karışırlar. Tebessüm mü ettiniz? Etmeyin. Mümkündür. Bu troller ve trol ruhlular her şeyi yapar. Komşusu gerilla marşı söylüyor duşta. Kazara duydu. Kaydedip iki bayrak üç hamasetle servis etmez mi sanıyorsunuz?

İşin komiği Gülşen’in lafı ne? İmam hatiplilere laf etmiş.

İmam Hatip ne? Okul bu okul. İyisi var kötüsü var. İmam ve hatip de yetiştirmiyor üstelik genellikle. Her cins insan çıkıyor tabiyatıyla. Benim Londra’da yaşayan bir İmam Hatipli arkadaşım var hem komünist hem de nasıl şahane hayatı var görseniz kıskanırsınız.

Arap sigara kağıtlarını Arapça yazıyor diye öpüp yukarı koyan amcalar gibi davranmayın.

İmam Hatipli kardeşim, okuluna biraz güven yahu. Bu işin sonu ne olacak?

SÖYLENENİ ANLAMAK

Bu kutsal listeleri zaten çok rahatsız edici. Okulları da eklemeyin artık buna.

Hem niye 7 yaşında çocuk gibi dümdüz alıyorsunuz her şeyi?

“Of sıkıntıdan patlayacağım” deyip de patladığınız oldu mu hiç?

“İğrenç bir resimdi gözüm kanadı” dediğinizde gözünüz mü kanıyor?

İnsanevladı nankördür dendiğinde “Ben nankör değilim” diye kavga mı çıkarıyorsunuz?

Boğaziçililer züppedir.

ODTÜ’lüler dombilidir.

Bilkent’liler sandalyeyi silmeden oturmaz.

Anadolu Liseliler rock’tan anlamaz.

Fen Liseliler inektir.

Meslek Liseliler cahildir.

Yazdım bunları ne oldu? Ben yazdım diye böyle mi oldu? Okullar ve okuyanları mı örselendi? Bana bu kadar güç atfetmeyin.

KIRMIZI KALEMLERİ TOPLAYALIM

Bir de kırmızı çizgi meselesi var. Büyük resmin kuzeni.“Şunlar ve şunlar kırmızı çizgimdir. Laf ettirmem.”

Atatürk, tanrı(lar), meslekler, din(ler), takım(lar), köyler kasabalar, bayrak/vatan kaynaklı sembol laflar…

Burçlar yahu. Burcunu kırmızı çizgi diye çizen insanlar yaşıyor.

Bir kere bir şey kutsalsa o şeyin hakikaten önemli olması gerekmez mi? Bir karizması, bir gücü kuvveti olması lazım değil mi? Kutsal dediğin şey hayata pamuk ipliğiyle bağlıysa zaten o iplik kopar gider kutsiyet filan kalmaz ki.

Var mı öyle iki küfürle beş aşağılamayla örselenen kutsal olur mu?

Kutsalına karşı bu kadar güvensiz olur mu insan?

YA GEZİ’CİLER, HDP’LİLER, LGBTİ’LER, ATEİSTLER FİLAN?

Bir de “öbürlerinin” durumunu düşünsenize. Mesela HDP seçmenlerine, Gezi’ye katılanlara yani çok milyonlarca insana sürekli hakaret ediliyor. LGBTİ’lere, ateistlere yani çok milyonlarca insana sürekli sapkın deniyor.

Bakın burası çok önemli: Şaka değil. Mizah değil. Ciddi. Samimi. Bütün kalpleriyle hakaret ediyorlar. Milyonlarca insana karşı nefret suçu işleniyor.

(Neyse ki bu milyonlar alıngan değil. Çünkü söylenenler gerçek değil.)

Canınız bir şeye karşı çıkmak istiyorsa ve bunun gerçek olmasını istiyorsanız buna karşı çıkın. Nefret suçuna. Mizaha değil. Muhabbete değil. Şakaya değil.

Türkiye’de yaşamayan sıradan insana şunu anlatamazsınız: “Enflasyon çıldırdı, her gün kadınlar çocuklar işçiler öldürülüyor, hapisler hak savunucusu kaynıyor biz burada şakaları, mizahı, insanların hangi dilde eğitim alacağını, şarkı söyleyeceğini tartışıyoruz. Festival yasaklıyoruz ve oraya Tunceli mi Dersim mi deniyor bizim için çok önemli.”

Biraz klişe olacak ama kesin: Hepimiz öleceğiz. Haz ve bilgi dolu bir hayat lazım bize.

Bir tarafta vasat bir şakayı üzerine alınan milyonlar var. Öbür tarafta bu kadar nefret suçu ve ağır hakaretler püskürtülen milyonlar.

Hangi milyonların yanında olmayı kendinize yakıştıracağınıza dikkatli karar verin.