Af, afiyet, Onur Şener ve çarkıfelek hukuku
Af güzel kelime. Şiiri var. Anlamı güzel. Sen bana kötülük yaparsın, ben seni affederim. Güzel hareket. Biraz değiştirelim. Sen bana kötülük yaparsın, Hilmi...
Af güzel kelime. Şiiri var. Anlamı güzel.
Sen bana kötülük yaparsın, ben seni affederim. Güzel hareket.
Biraz değiştirelim. Sen bana kötülük yaparsın, Hilmi seni affeder. Ne kadar saçma değil mi? Hilmi’nin böyle bir hakkı olabilir mi?
Ahmet geliyor çocuğumu, annemi, arkadaşımı öldürüyor. Elimden alıyor. Dünyadan atıyor. Toprağa karıştırıyor. Sonra mahkeme kuruluyor, Ahmet hapse atılıyor. Sonra bir af çıkıyor, aaa Ahmet evimin karşısındaki kafede nargile içiyor.
Allah kahretsin böyle işi.
Ahmet’i kimse affedemez. Hiç kimse. Ben de affedemem. İnancı olan için Tanrı affedebilir. O da inanç dünyasının işidir.
Ahmet o hapiste çürümelidir.
ECEVİT İÇİNE SİNMESİ
Dün gibi hatırlıyorum. Öfkeden delirmiştim. Ecevit “içime sinmiyor” diyerek sesi titreye titreye ilan etmişti affı. Zaten rahmetli enteresan adamdı, içi bir değişikti. Son yıllarında pek bir şey sinmezdi ama hepsini yapardı.
İti kopuğu lümpeni tecavüzcüyü alçağı namussuzu salmışlardı sokağa. “Bizim çocuklar” yani düşünce suçluları kalmıştı yine içeride.
Sen milletin yavrusuna tecavüz edeni öldüreni sal sokağa sonra içine sinmesin.
CEZA NEDEN VAR?
Ceza rehabilite ediyor mu bilmiyorum. Bazı suçlar için rehabilitasyonla ilgilenmiyorum. İnsan neyi tutuyorsa onu öder, onu biliyorum. Hergün kadınların, işçilerin, ağaçların, hayvanların eziyet gördüğü, öldürüldüğü bir yerde yaşadığımızı biliyorum. Sen karını öldürmüşsün senin rehabilitasyon sürecin beni neden ilgilendirsin? Senin kadınlara zarar veremeyecek hale getirilmen gerekir.
Lümpenler akacak mecra bulamamalıdır. Lümpen suç işlediğinde tecrit edilir. Bu kadar basit. Lümpen suç işlediğinde prim yapmaz. Karakolda polis onunla fotoğraf çektirmez. Sırtına vurulmaz. Lümpen lümpenliğin ayıp bir şey olduğunu bilir. Lümpen suç işlediğinde tecrit edileceğini bilirse uslu bir lümpen olur.
Yoksa ceza niye var ki?
GÜZEL AMA, AMA’SI VAR
Af da öyle. Af “(günah veya kusuru) silme, affetme”, afiyet de günahtan ve kusurdan arınma, sağlık, selamet demek. Çok güzel.
Af, muaf, afiyet ne kadar güzel kelimeler. Fakat maalesef bizim ülkede birçok güzel kelime kötü faaliyetler için kullanıldı.
Vergi affı, yani vergisini şıkır şıkır ödeyenleri cezalandırmak. İnsan vergi ödediği için cezalandırılır mı?
İmar affı, yani dilediği yere dilediği gibi beton dökenlerin ödüllendirilmesi. Kendisine ev yapmak için imar peşinde koşup kanuna kitaba göre davrananların cezalandırılması.
KADERİN ÜZERİNE SUÇ ATMAK
“Af konusunda titizlikle yönetilmiş bir düzenlemeyi iktidar ile konuşmaya hazırız. Görüyoruz beceremiyorlar, birlikte çözebiliriz. Ancak bu af sadece belli başlı suçları kapsayacak; terör, taciz, tecavüz ve benzeri suçlar kapsam dışı kalacak, kader mahkumlarına yönelik olacaktır.”
Kemal Kılıçdaroğlu tam olarak böyle dedi.
Kader mahkumu ne yahu? Kader kim?
Leyla seni öldürüyorum. Yani lütfen yanlış anlama kaderimde varmış bu. Lütfen direnme kaderime karşı çıkamam alnımın yazısı bu.
Kader mahkumu” öksürük taşı gibi bir şey. Devlet ciddiyetine uzak bir laf.
Kader Allah’la kulun arasında bir şeydir. Suç ise suçtur. Kader varsa toplasınlar herkesin alnından yazıları ceza kanununu ona göre yapsınlar. Yoksa asla lafını etmesinler. Seküler birisi bu kadar çok kader demez hem.
Kader bir kerelik bir eser olmadığına göre mutat aralıklarla kader affı mı çıkaracaksınız? Suçlular kader periyotlarının hangi aralığına denk gelirse o kadar yatar artık. Çarkıfelek hukuku.
AF NASIL OLABİLİR?
Bir kere bu ülkede zaten kişiye karşı işlenen suçlar pek cezalandırılmaz. Adam karısını döver, yoldan geçen birini döver karakolda barıştırılır yahu. Adam dövmüş. Adam suçlu.
Hadi kolluk işini yaptı barıştırmadı suçluyu mahkemeye sevk etti. Mahkeme ne yapar? Hiç. Birisini yaralamanın mesela pratik olarak pek bir cezası yok. Kalıcı hasar bıraktıysanız biraz, azıcık ceza görürsünüz.
Buna rağmen kalanları salamazsınız.
Birinin ağzını burnunu kırın hiçbir şey olmaz. Ama sallayın bir tüvit, hapislerde çürüyebilirsiniz. Üstelik af da size çıkmaz.
Zaten İçişleri Bakanı’nın fotoğraf albümü suçlular geçidi gibi. Zaten ülkede içeride olması gerekenler dışarıda, dışarıda olması gerekenler içeride. Zaten kimsenin hukuka adalete güveni kalmamış. Zaten Themis’in kapalı olması gereken gözleri faltaşı gibi açık.
UMUT
Biraz umut istiyoruz. Adalete dair bir umuda bütün bir memleket olarak çok ihtiyacımız var.
Baksanıza iktidara aday Kılıçdaroğlu ne diyor? Af tamammış. Ama terör suçlularını bırakmayacakmış. Tamam hakikaten terör suçu varsa elbette kimse bırakmasın. Ama ya Kavala, Mine, Çiğdem… Barış akademisyenleri? Gazeteciler?
Af bir yanlışlığı düzeltmek için çıkarılabilir. Af seçim sezonunun açılış kurdelesi değildir.
Devlet ancak kendine karşı işlenen suçları affedebilir. Yani siyasi suçluları. Kişiye yahut kamuya karşı işlenen suçlarda devlet taraf değil aracıdır. Adalet tesis edicidir. Affetmesi affedilmez bir durumdur.
Bakınız Onur Şener.
Konuyla ilgisi yok ama iyi bir baba, iyi bir insan. Epey ortak arkadaşımız varmış, onlar söyledi. Hepsi perişan oldu.
3 tane okumuş lümpen Şener’i sahnede dinliyorlar. Kaşının üzerinde gözü var diye öfkeleniyorlar. Aralarında konuşup bekliyorlar. Sonra üçü birden Şener’e girişip döverek öldürüyorlar.
Hadi devlet bu üçünü affetsin; sonra da kızına, anne babasına, eşine, arkadaşlarına, onu hiç tanımayan bana anlatın bu durumu bakalım. Tam olarak hangi kelimelerle anlatabileceksiniz?