Portekiz maçı Montella'ya yazar

Türk Milli Takımı son yirmi beş yılda nihayet bir turnuva takımı kimliği kazanmaya başladı. Yerli hocalarla gelen Dünya Kupası üçüncülüğü, Avrupa'da çeyrek ve yarı final bu kimliğin göstergeleriydi.

Türk Milli Takımı son yirmi beş yılda nihayet bir turnuva takımı kimliği kazanmaya başladı. Yerli hocalarla gelen Dünya Kupası üçüncülüğü, Avrupa'da çeyrek ve yarı final bu kimliğin göstergeleriydi.

Ancak son dönemdeki düşüş yeni bir hoca (Montella) ve yeni bir jenerasyonla aşılmaya çalışılırken iyi bir çıkışla Avrupa'da final kapısı aralandı.

MONTELLA'NIN İLK YANLIŞI

Montella, finaller öncesindeki hazırlık maçlarında ilk yanlışını yaptı; bu maçlarda öncelikli ilk 11'ini ve yerine göre defans, orta alan ve forvette hamle oyuncularını oynatmalıydı. Oysa hoca hazırlık sürecinde geniş davranarak bütün oyuncuları görmeyi tercih etti. Örneğin kalede gördüğümüz Uğurcan üçüncü kaleci olarak kaldı!

DEFANS SORUNLU

Finallerdeki ilk grup maçı olan Gürcistan maçı 3-1 galibiyetle sonuçlansa da takım alarm verdi. Özellikle defanstaki alarmı Montella okuyamadı. Nitekim Portekiz maçında tel tel dökülen defans Türk futbol tarihinin en sefil gollerini kalemizde görmemize neden oldu! Ikinci ve üçüncü gol neydi öyle?!. Bir defans oyuncusu asla iki direk arasına geri pas yapmaz. Bu, işin alfabesidir. Görerek bile yapılmayacak şeyi bir de görmeden yapıyorsanız vay halinize! Bunu tembihlemeyen hoca da , bunu yapan stoper de milli takıma layık olabilir mi? Portekiz'i hafife almayacaksınız! Gidip önde üç kontratak oyuncusunu birden 11'de başlatıyorsunuz... Oysa defansı deneyimli oyunculardan kurup önünde de iki kesici orta saha oyuncusu koyacaktınız. 4-2-3-1 ile oynatıp takımı, tek forvet arkasındaki üçlünün ortasındaki Hakan'ın her iki yanına Kenan ve Arda'yı mutlaka koyacaktınız. Gürcistan maçındaki başarılı isimleri neden kesip dört değişiklik birden yapıyorsunuz 11'de? Yediğiniz golden sonra 46'da neden yanlıştan dönüp Kenan ve Arda'yı aynı anda oyuna almıyorsunuz Yusuf ile birlikte?

HERŞEY BİTMİŞ DEĞİL

Önümüzde Çekya maçı var. Henüz herşey bitmiş değil. Doğru bir ideal 11 ve maç içinde Gürcistan maçında olduğu gibi yerinde hamlelerle üç puan gelebilir. Türkiye, kenar yönetimi doğruları yapar ve takımı mental olarak da iyi hazırlarsa gruptan ikinci bir galibiyetle çıkabilir. Stoperde Merih oynamalı muhakkak. Kenan ve Arda da mutlaka 11'de olmalı. Merkez santrforda Cenk ile başlanıp daha sonra maçın akışına göre Barış'a dönülebilir ya da Ferdi sağbekte, Barış solbekte başlayabilir.

GRUPTAN ÇIKSAK DA YARI FİNAL BİLE HAYAL

Almanya'da kendi evinde gibi oynayacak Türkiye'nin Çekya maçını kazanması Montella'nın kadro tercihine ve oyun anlayışına bağlı olacak yine de. Rasyonel kadro, rasyonel oyun... Bütün hikaye burada. Çekya maçında güzel bir hikaye yazacak olan Türkiye, ilk 16'da kendinden daha emin olup en azından adını çeyrek finale, şansı yaver giderse yarı finale yazdırılabilir. Fakat özellikle Ispanya, Fransa ve Almanya'nın arasına girmesi sadece bir hayal. Portekiz ve Avusturya da Iyi. Ispanya'nın son şampiyon Italya'yı 16 yaşındaki Yamal ve 21 yaşındaki Williams ile 65 dakika hallaç pamuğu gibi atıp top yüzü göstermediği maçı izlemek büyük keyifti futbol adına. Tabii takımını enfes kurtarışlarla sonuna kadar oyunda tutan İtalyan kaleci Donnarumma'yı fa anmadan olmaz. Demek ki neymiş Montella? İyi ofans kadar iyi defans da önemliymiş...

İSPANYA, ALMANYA VE FRANSA FİNALE YAKIN

Kupanın bir güzel tarafı da dolu tribünler önünde oynanması... Dileğim, özellikle İspanya ve Almanya'nın finalden önce eleme turlarında karşı karşıya gelmemesi ve finali oynamaları... Belki bu ikilinin arasına Fransa girerse en azından Mpabbe'yi izleriz finalde diye avunurum artık.