Afganistan, riskler ve ötesi…
SOVYETLER’İN AFGANİSTAN’I İŞGALİ Afganistan, Orta Asya güneyinde denize çıkışı olmayan bir ülke. Doğu ve güneyde Pakistan; batıda İran; kuzeyde Türkmenistan...
SOVYETLER’İN AFGANİSTAN’I İŞGALİ
Afganistan, Orta Asya güneyinde denize çıkışı olmayan bir ülke. Doğu ve güneyde Pakistan; batıda İran; kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan; kuzeydoğuda ise Çin ile komşudur. Nüfusu, yaklaşık 32 milyon.
Sovyet ordusu, 24 Aralık 1979 yılında Afganistan’ı işgal etmeye başlayınca, ABD Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski, Başkan Carter’a, “Artık Sovyetler’in kendi Vietnam’ını hazırlama imkânına kavuştuğunu” söyler. ABD, Rusların Afganistan’ı işgal etmeleri için gerekli altyapıyı hazırlamış ve işgal için adeta teşvik etmişti. Brzezinski, bu konuda şu açıklamayı yapar: “Başkan Carter, Kabil’deki Sovyet yanlısı yönetime karşı savaşanların desteklenmesi yönündeki ilk direktifini, Sovyet işgalinden altı ay önce vermişti ve ben aynı gün Başkan Carter’a yazdığım notta, bu yardımın Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesine neden olacağını açıklamıştım.” ABD, Sovyet ordusunun Afganistan’ı işgal etmeden altı ay önce, El Kaide’nin tohumlarını atmıştı.
1989’da Afganistan’dan çekilmek zorunda kalan Sovyetler, geride 50 bin ölü ve 60 milyar doları gömmüştü. ABD’nin, Afganistan’da yetiştirdiği cihatçı savaşçılar sadece Sovyetlere Vietnamlarını yaşatmadılar, El Kaide adıyla dünyanın ve ABD’nin başına bela oldu.
EL KAİDE, AFGANİSTAN, PAKİSTAN
CIA, Afganistan’da yetiştirdiği El Kaide’ye, 10 yıl süren savaş sırasında üç milyar dolar sağladı. Silah ve para kaynağı, ABD, Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleriydi. El Kaide’nin ihtiyacı olan para, CIA ve Pakistan İstihbarat Örgütü (ISI) üzerinden verildi. Ayrıca, cihatçı savaşçılar için ABD’de eğitim kampları açıldı.(1)
1979’da Sovyetlerin Afganistan’ı işgalinin ardından, Pakistan üç milyona yakın Afgan sığınmacıyı kabul etti. Afganistan’la 2.430 kilometre sınırı bulunan Pakistan, bölgede lider olma hayaliyle Afganistan’ı nüfuzu altına almak istedi. Pakistan medreseleri, sığınmacılardan savaşçı yetiştirme kaynağına dönüştü. Pakistan, hem radikal gruplar için bir eğitim ve lojistik destek üssü oldu, hem de sınırı kolaylıkla geçen binlerce radikal savaşçının yuvalandığı komşu ülke durumuna geldi.
Yıllar sonra, Brzezinski’ye, “Radikal İslamcıları desteklediğiniz, onlara silah sağladığınız ve onları eğittiniz için pişman değil misiniz” sorusu sorulur. Cevabı çok netti: “Dünya tarihi için hangisi daha önemlidir? El Kaide mi, yoksa Sovyet İmparatorluğu’nun çökmesi mi? Kışkırtılmış birkaç Müslüman mı, yoksa Orta Avrupa’nın özgürleşmesi ve ‘Soğuk Savaş’ın bitmesi mi?”(2) ABD’nin hedefi oldukça açıktı. Ama en büyük darbeyi, Afganistan ve komşusu Pakistan aldı.
Pakistan’ın ABD ile birlikte eğittiği ve Afganistan’a gönderdiği savaşçılar, kendisini de vuran bir canavara dönüşmüş, akrep acımasızca sokmaya başlamıştı. Nükleer güç olan ve Hindistan’la yarışan Pakistan, 1980’de başlayan El Kaide türevi radikal unsurların sınır kentlerinde yuvalanmasıyla bir daha istikrarı yakalayamadı. Afganistan ise, çökmüş ülke statüsüne dönüştü ve komşu ülkeler için adeta bir tehdit durumuna geldi.
TALİBAN
El Kaide’den sonra Taliban, 1994'te Afganistan’da bir talebe hareketi olarak ortaya çıktı. El Kaide gibi, Pakistan'da eğitildi ve silahlandırıldı. Taliban, Pakistan'ın askeri ve Suudi Arabistan'ın mali desteğiyle 1996'da Afganistan’ın başkenti Kabil'i ve yönetimi ele geçirdi. Kurulan Taliban hükümetini üç ülke tanıdı: Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Pakistan. Tarihi Buda heykellerini tahrip etmeseydi, Çin de tanıyan ülkelerden biri olacaktı. 1996-2001 yıllarında, Taliban’ın 80-100 bin savaşçısı olmuştu. ABD’ye göre, Taliban’ın yüzde 20-40'ı Pakistanlı savaşçıydı. Taliban, Usame Bin Ladin’i koruyor ve ABD’ye teslim etmiyordu.
Taliban, yönetimi ele geçirince kız çocuklarının okula gitmelerini, televizyon, müzik ve sinemayı yasakladı. Erkeklere sakal, kadınlara da peçe zorunluluğu getirdi. Esnaf, ezan okunduğunda dükkânları kapatmak zorunda bırakıldı. Şiiler, düşman ilan edildi. Sünniliğe geçmeleri zorunluluğu getirilen Hazaralar öldürüldü. Afyon serbest, ama alkol haram kılındı.
ABD’NİN AFGANİSTAN’I İŞGALİ
11 Eylül 2001 saldırılarının ardından, ABD “Terörle Savaş” stratejini başlattı. Usame Bin Ladin’i koruduğu için ABD’nin başlattığı operasyonla Taliban iktidardan uzaklaştırıldı. ABD Afganistan’a müdahaleye muharip güç olarak 11 ülkeyi dahil etti. 2001'de BM Güvenlik Konseyi kararıyla, “Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF)” oluşturuldu ve bu güce 34 ülke katıldı. BM’in ISAF kararını Çin, Rusya ve İran da destekledi. 2003’ten itibaren, bu operasyon NATO komutasında yürütüldü. 2010'da, Afganistan’da ABD’nin 100 bin olmak üzere, yabancı güçlerin sayısı 150 bini geçti. ISAF’ın adı, 1 Ocak 2015’ten itibaren “Kararlı Destek Misyonu” olarak değiştirildi. Güvenlik sorumluluğu, Afgan güçlerine bırakıldı. Ülkede, Taliban gün geçtikçe güçleniyordu.
ABD Trump yönetimi, Taliban'la masaya oturdu ve 29 Şubat 2020'de anlaşma sağlandı. ABD ve diğer yabancı güçler, 1 Mayıs 2021’e kadar Afganistan’dan çekilecekti. Biden yönetimi, çekilmeyi 1 Eylül 2021’e erteledi.
20 yıllık savaş, yaklaşık 200 bin Afgan’ın yaşamına mal oldu. ABD 2.500 askerini kaybetti, 2 trilyon dolardan fazla para harcadı. ABD ve koalisyon ülkeleri 200 bin Afgan askeri eğitti, ancak Afganistan’ın güvenliğini sağlayabilecek yetenek ve gücü kazanamdı. Afganistan, çökmüş devlet statüsünde, kurumlarda makamlar parayla satılıyor, yolsuzluk zirvede. ABD işgalinin ardından, Afyon üretimi de arttı. Dünyadaki afyon talebinin yüzde 85’ini karşılar duruma geldi.
ABD’NİN YENİLGİSİ
Gelinen aşamada, Afganistan’ın yaklaşık yüzde yetmişini kontrol eden Taliban, sürekli güç kazanıyor ve ilerlemesini sürdürüyor. Afganistan ordusu, bazı yerlerde çatışmaya bile girmeden silahlarını terk ederek çekiliyor. ABD İstihbarat Raporu’na göre, ABD'nin çekilmesinden altı ay sonra, Afganistan’ın Taliban'ın kontrolüne geçeceği ve ülkenin iç savaşa doğru sürüklendiği belirtiliyor.(3)
Afganistan'daki Amerikan güçlerinin komutanı Orgeneral Scott Miller: "Şu anda güvenlik durumu iyi değil. Şu anki haliyle devam ederse, iç savaş kesinlikle gerçekleşebilecek bir ihtimal. Bu, dünyayı kaygılandırmalı" diye konuştu.(4)
Taliban, BBC'ye yaptığı açıklamada, Eylül 2021’den sonra ülkede kalacak tüm yabancı askerlerin işgal gücü olarak kabul edileceği açıklamasını yaptı.(5)
ABD ve NATO ülkeleri Afganistan’dan hızla çekiliyorlar. ABD, Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nın güvenliğini sağlamaya devam etmesini istiyor. Türkiye de, Afganistan’da kalmak istiyor ve bu konuda ABD ile görüşmeleri sürdürüyor.
ABD’nin asıl hedefi, Çin’in “Bir Yol Bir Kuşak Projesi”ni ve Çin’in yükselişini önlemek. Bu nedenle, Afganistan’dan hızla çekiliyor. Ülkeyi Taliban’a terk ediyor. Ve, aslında tarih tekerrür ediyor. İbn Haldun, “Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha fazla benzer”, demiş. ABD’nin Afganistan politikası da böyle. 1989’da El Kaide’yi yetiştirdi ve Sovyetlere Afganistan’da Vietnamlarını yaşatmayı başardı. 2021’de, aynı politikayla Çin’e ve bölgeye benzer bir tuzak kuruyor.
AFGANİSTAN, İDLİB
Afganistan, artık sadece Afganistan değil… Suriye’de İdlib te artık sadece İdlib değil. Türkiye ile 130 kilometre sınırı bulunan İdlib’i, ABD küçük bir Afganisan’a dönüştürdü. ABD, İdlib’te desteklediği radikal grupları Afganistan’a taşıma hazırlığında. 2002'de terör örgütü olarak tanıdığı, Çin’e karşı savaşan “Türkistan İslam Partisi”ni (TİP) Ekim 2020'de terör örgütü listesinden çıkarmıştı. Yani sekiz ay önce, İdlib’ten Afganistan’a radikal grupları gönderme hazırlıklarına başlamıştı. İdlib’te, Suriye yönetimine karşı savaşan çok sayıda TİP elemanını, Afganistan-Çin sınırına Uygur bölgesine (Vahan Koridoru) gönderiyor. Amacı, Çin’in bu bölgesini istikrarsızlaştırmak ve Afganistan’ı, El Kaide türevi radikal gruplarla doldurarak Çin, Pakistan, İran ve Orta Asya için terör üreten bir coğrafyaya dönüştürmek.
ABD, şimdi de İdlib’te en güçlü örgüt olan Heyet Tahrir’uş Şam’ı (HTŞ) terör örgütü listesinden çıkarma aşamasında. ABD, İdlib’i terör üretme çiftliği haline getirmiş durumda. Buradan, Afganistan’a ve diğer bölgelere radikal savaşçıları taşıyarak, çok az maliyetle, hedeflerini gerçekleştirme amacında. Hibrit savaşa dönüşen savaşın yeni yüzü…
Afganistan’ın sınır komşusu Tacikistan, güvenlik endişesi nedeniyle, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) kapsamında, Rusya'dan askeri destek istedi. Rusya, 1989'da yenilerek çekildiği Afganistan'a ve sınır bölgelerine geri dönme hazırlığında.
ABD, Afganistan’dan çekiliyor ancak, bölgeyi kontrol etmek ve Çin’le Rusya’nın Afganistan’da etkisini önlemek için Afganistan’ın komşularında üs arayışını da sürdürüyor. Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan ile görüşmeler yapıyor. ABD, Afganistan’ı Taliban’a terk ediyor ama, Orta Asya’da mevzileniyor. Afganistan artık sadece Afganistan değil. ABD-Çin-Rusya arasında jeopolitik güç mücadelesine dönüşen bir coğrafya.
TÜRK ASKERİ AFGANİSTAN’DA KALMALI MI?
Türk askeri bu koşullarda, Afganistan’da kalmalı mı? Türkiye’nin Afganistan’la ilişkileri, Büyük Atatürk döneminden bugüne çok iyi düzeyde. İlişkiler sürdürülmeli. Ancak, Afganistan eski Afganistan değil. Taliban güçleniyor ve ülke iç savaşa sürükleniyor. ABD ve diğer ülkeler hızla çekiliyorlar. Taliban da, Türkiye’nin ülkede kalmasına karşı. Yani, Türkiye için katlanılabilir riskin ötesinde bir durum söz konusu.
Türkiye, ancak şu koşullar gerçekleştiği takdirde Afganistan’da kalmalı: Taliban’ın Türkiye’nin kalmasını talep etmesi; Birleşmişler Milletler Güvenlik Konseyi’nden bu yönde bir karar çıkması; ABD/NATO’nun Afganistan’daki Türk askeri varlığının maliyetlerini karşılaması; ABD/NATO’nun Türk askerine harekât, istihbarat, lojistik destek sağlaması durumunda Türkiye Kabil Havalimanı’nın güvenliğini sağlamaya devam edebilir. Bu koşulların gerçekleşmemesi halinde, öngörülemeyen riskler nedeniyle Türkiye Afganistan’dan çekilmelidir. Ayrıca, Afgan halkının savaştığı Taliban’ı, Pakistan’ın desteklediği unutulmamalı. Bu durumda, Türkiye’nin Pakistan’la birlikte Afganistan’da bulunması önemli sorunlar oluşturur.
Suriye’de ABD’nin desteklediği PYD/PKK bölücü terör örgütü Türkiye’nin coğrafi bütünlüğüne kasteden bir tehdit. ABD’nin Küçük Afganistan’a dönüştürdüğü Suriye’deki İdlib, Türkiye için uzun yıllar sürecek ikinci bir tehdit. İdlib artık sadece İdlib değil, Afganistan ve Libya demek. El Kaide nedeniyle, en büyük darbeyi nasıl Afganistan ve komşusu Pakistan aldıysa, İdlib’in konumundan da en büyük zararı Türkiye’nin göreceği olasılığı oldukça yüksek…
“Taktik olmadan strateji, zafere giden en yavaş yoldur. Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür.” demişti Sun Tzu, 2.500 yıl önce… Ve tarih tekerrür ediyor…
Özet Kaynakça:
(1) Jürgen Elsasser, Batılı Gizli Servislerden IŞİD’e Giden Yol, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2015.
(2) Jürgen Elsasser, Batılı Gizli Servislerden IŞİD’e Giden Yol, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2015.
(3) https://www.wsj.com/articles/afghan-government-could-collapse-six-months-after-u-s-withdrawal-new-intelligence-assessment-says-11624466743 (Erişim, 5 Temmuz 2021, saat 17.25).
(4) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57661224 (Erişim, 5 Temmuz 2021, saat 15.41).
(5) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57719329 (Erişim, 5 Temmuz 2021, saat 14.55).