Fasülye de kendini nimetten sayarmış!

Elbette ki bu yazının muradı fasülyenin faydalarını sayıp dökmek değil. O eskidendi. Şimdi olsa olsa, bünyeye ve cebe zararları anlatılır kendini nimetten...

Elbette ki bu yazının muradı fasülyenin faydalarını sayıp dökmek değil. O eskidendi. Şimdi olsa olsa, bünyeye ve cebe zararları anlatılır kendini nimetten sayan fasülyenin…

Ekonomi esaslı yazılar için; “Bu nerden çıktı, ekonomi çok kırılgan durumda, ne ilgisi var sık sık dile getirmenin?” diyebilirsiniz? Çok ilgisi var anlatayım! Ancak söze de fasülyeyi 32 liraya çıkarıp onore edenleri kutlayarak başlayayım…

Ve tam da burada; Ülkeyi üçe katlayan, görmediğimiz bolluğu yaşatan, varlık kuyruklarıyla tanıştıran, çevreyi- yeşili- ağacı- ormanı koruyan, çiftçiyi abad eden, ülkemize topyekun çağ atlatan, bizi sarayla, köprüyle, alt geçitle, duble yolla, AVM’yle, gökdelenle tanıştıran yönetime bazı bilgiler vermeye çalışalım!

Söz buraya gelmişken; Televizyonlara çıkan, mitinglerde konuşan, bilboardlara yerleşen, reklam afişlerinden, otobüs duraklarından, bina cephelerinden, üst geçitlerden, köprülerden dev posterleriyle el sallayan, seçim kampanyasını tek adaymış gibi götüren, bağıra çağıra yaptığı tüm konuşmalarında; yüzüne gergin bir ifade, çatık kaşlar, sert ifadeler yerleştirenlere bazı gerçekleri hatırlatmayı görev sayalım!

Yeri gelmişken; “Ekonomik krizden güçlenerek çıktık!” diyen damat bakanın esip gürlemesini, İBB adayı Binali Beyin; “Taksim meydanı eskisinden daha iyi, bizim arkamızda 15 yıllık dağ gibi hizmetlerimiz var, referansımız budur” sözlerini bir kez daha düşünelim!

Sonra da gelelim başlığı açmaya! Efendim! 800 gramı 32 lira olan fasulyeden geçtim, yemeyiz olur biter. Ancak 84 kişinin alınacağı hademelik kadrosuna 5 bin kişi başvurmuşsa, 2 milyon işçi asgari ücretin altında, 7 milyon işçi de asgari ücret seviyesinde maaşla geçinmeye çalışıyorsa orada duracağız ve düşüneceğiz. Bu kadar kusur kadı kızında da olur demeyeceğiz...

12 bin aile iülkemizden göçüp yaban ellere yerleşmişse, 30 bin Türk ABD vatandaşı olmuşsa, ülkemiz 75 ülkenin yer aldığı hava kirliliğinin en fazla olduğu ülkeler listesinde 31.sıraya yerleşmişse, işsiz kadın oranı yüzde 57 artmış, her 10 kadından sadece 3’üne istihdam sağlanıyorsa; orda durup iki kere düşüneceğiz. Bizim de AVM’lerimiz var, “kadın eve, erkek işe” demeyeceğiz…

Son yıllarda insan çehreleri değişmişse, gülmeyen, kahkaha atmayan, neşesiz insanlar artmışsa, insanımız hep tedirgin, hep sert, hep somurtkan hale gelmiş, ya da getirilmişse orda durup derin derin düşüneceğiz. Bunun nedeni nedir, ya da niye böyle oldu sorusuna kafa yoracağız…

Bu iş; 7 milyonu aşan işsizi olan, 6 milyon 700 bin kişinin asgari ücretle geçinmeye çalıştığı, 100 kişilik işe 6 bin başvurunun yapıldığı ülkemizde sabah akşam; “beka sorunu” diyerek halledilecek gibi değil…

Şimdi efendim! Sık sık bu konuları yazıp değerli zamanımızı alıyor, sabrımızın sınırlarını zorluyorsunuz diyebilirsiniz!

Biz de eskiden; “Gençlik bahardır” denirdi. O baharı kışa çevirenler eserinizle ne kadar övünseniz azdır desek olur mu?