Algı yaratma şampiyonları!
Aktarılması, anlatılması, anlaşılması en zor konularda bile halkı etkileme, inandırma ve sorumlu bulmada kullandığı enstrümanlar, yarattğı algı, sağladığı...
Aktarılması, anlatılması, anlaşılması en zor konularda bile halkı etkileme, inandırma ve sorumlu bulmada kullandığı enstrümanlar, yarattğı algı, sağladığı başarılarla kimse yönetimin eline su dökemez!
Ekonomi mi bozuk? Ülkemiz zaten birilerinin, kimilerinin, bazılarının, en çok da karanlık güçlerin saldırısı altında!
Şehit cenazeleri mi arttı? Birileri Türkiye’yi yıkmak istiyor!
İşsizlik Cumhuriyet tarihinin rekorunu mu kırıyor? Karanlık güçler Türkiye’nin güçlenmesini istemiyor!
Enflasyon dizginlenemiyor mu? Ekonomik teröristler Türkiye’nin başarısını çekemiyor!
Cinayetler ve intiharlar mı arttı? Dış güçler her türlü oyunu oynuyor!
545 bin esnaf kepenk mi kapatmış? Halk varlık kuyruklarında zaman geçiriyor!
Batı hakkımızda bazı kararlar mı alıyor? “Yok hükmündedir, kabul edilemez! Diplomatik teröre teslim olmadığımız gibi, ekonomik teröre de teslim olmayacağız!”
Ukrayna 35 ton domatesi sağlığa zararlı diye iade mi etti? Acilen iç piyasaya verir, kendi göbeğimizi kendimiz keseriz!
Ekonomideki kötü gidişi durduracak proje yok mu diyorlar? Rahat olun illa bir lobi ve dış mihrak bulunur.
Seçimleri mi kaybettik? Sandıkta hile yaptılar, oyları çaldılar…
Parti genel başkanına saldırılıp, gazeteci mi dövülüyor? Kendileri yaptırmıştır!
Liste uzatılabilir ama uzatmayalım! Durum budur deyip “ver mehteri!” anonsuyla noktayı koyalım!
Türkiye’de 85 bin STÖ kuruluşu (dernek), 46 bin vakıf olmasına rağmen İBB sadece sayısı 12 -13 olan vakıflara parasal ve binasal destek veriyormuş. Meraklısı zaten biliyordur, bilmeyenlere duyurulur. Kutuplaştırmayı, ayrıştırmayı görev ve meslek edinenler, zemin ve zaman kazanmak için her yol mubah diyenler ne der, ne düşünür bilinmez, hikmetinden sual de olunmaz!
Ama ortada net bir gerçek var. Artık renksiz, mutsuz, gülümsemeden boş bakışlarla bakarak, hep düşünerek, iç sıkıntısını hüzünlü yüzüne yansıtarak dolaşanların sayısı giderek artıyor. Ülkemiz “2019 Küresel Memnuniyet Araştırmasında” sondan dördüncü olmuş. Üstümüzde Bangladeş, altımızda Yemen var! Bu durum görmezden gelinecek hal midir?
Geçim sıkıntısı, yoksulluk, açlık, sosyal durum, siyasi belirsizlik, insani ilişkilerin esas alındığı bu araştırma sonucu ulaştığımız nokta; her şey için “yok hükmündedir!” diyen yöneticileri ne kadar ilgilendirir bilinmez ama!
Büyüme rakamlarının eksiye döndüğü, işsiz sayısının rekora koştuğu, tarımın tükendiği, doların arttığı, enflasyonun dizginlenemediği, tanzim satış kuyruklarının uzadığı ve ürün bulunmadığı ortada! Zihnimize kazılı malum üslup sahipleri ne der ne düşünür, onların bileceği iş deyip, rekorlar dünyasında dolaşmayı sürdürelim.
Örneğin; “Küresel Barış Endeksi Değerlendirme” raporuna ve sonuçlarına göre; Başında genç bir kadın yöneticinin bulunduğu Yeni Zelanda’nın 163 ülke içinde dünyada yaşanabilecek en huzurlu ve en güvenli ülkeler arasında ya birinci, ya da ikinci olmasının nedenlerine kafa yorup, biz neden 149.sıraya inmişiz sorusuna yanıt arasak mı?
Yine; “Emniyet, toplumsal güvenlik, iç çatışma, temel insani ihtiyaçlar, refah düzeyi, iletişim özgürlüğü, hoşgörü, fırsat eşitliği, eğitime katılım, bireysel hak ve özgürlükler, dini ve etnik hoşgörü, bilgiye ve internete ulaşım” gibi başlıkları kapsayan bu değerlendirme raporunu gözden geçirirken hem empati yapıp, hem de nedenlerini araştırmaya çalışsak mı? İyi olur aslında…