Bu çizgi ve söz üzerine ne yazılır ki?

Üzerine ciltler dolusu yazı, yazılabilecek bir konuyu küçük bir kutuya, çok anlamlı sözcüklerle sığdırma becerisi gösteren çizer Ergin Asyalı’nın bu yorumunu atlamak olmazdı. Görmüşsünüzdür ama yinelemek gerek!

Efendim! Sosyal medyada dolaşan iletiler; bazen gülümsetir, bazen düşündürür, bazen eşe dosta yollamaya değer dedirtir ya! Arada bir de “sakın unutma, aman silme!” diye uyararak, gelip tam da yüreğin içine oturur ve sımsıkı yerleşir ya! Tam da öyle bir şey…

Şöyle ki; Görselde adı “Cumhuriyet Apartmanı” olan bir bina var. Önünde iki kişi konuşuyor. Biri diyor ki; “Vay be! Kaç deprem gördü, sıva çatlağı bile yok valla!” Diğeri hemen cevabı yapıştırıyor; “Müteahhit sağlam azizim. Müteahhit…”
Şimdi Cumhuriyet Apartmanı’nın önündeki tabelada yazanlara bakalım!
Proje adı: Cumhuriyet
Temel atma: 29 Ekim 1923
Proje tasarımı: M. Kemal Atatürk
Mimar: M. Kemal Atatürk
Müteahhit: M. Kemal Atatürk
Bu binanın yapımında: Azim, inanç, sebat, gözyaşı, kan, barut, vatan sevgisi, şehadet kullanılmıştır.

Tahmini kullanım süresi: Kıyamete kadardır. Bu binanın yapım ve imal işlerinden Türk Milleti sorumludur.

Yüzüm ıslanarak, gözyaşlarımı akıtarak, yetinmeyip sesli sedalı ağlayarak okuduğum bu muhteşem yorum üzerine şimdi ben kalkıp ne yazıp ne söyleyebilirim ki? Ustayı ellerim kızarıncaya kadar ve ayakta alkışlamanın dışında…

Ancak çizgi ve sözler böylesine etkili olunca bir iki noktanın altını çizmeden nokta koymak olmaz!

Örneğin deprem vergilerinin havaya uçtuğu, toplanan 66 milyar liranın nerelere harcandığı, en çok da duble yollar için kullanıldığı, toplanma alanlarının AVM yapıldığı, konunun uzmanlarının bilimsel görüşleri görmezden gelinemez.
Ya da afet bilincimizin olmadığını kabul etmeli, fay hatlarında her daim hareketlenme olan ülkemizde 150 bin hekime karşılık, 450 bin müteahhidin olmasına şaşırmadan ama üzülerek bakmalıyız. Ayrıca “devlet- belediye- yurttaş” ayağında görülen eksikliklerle hazırlıklı olmadığımızı bir kez daha kanıtlayan 5.8’lik depremi ciddi bir uyarı saymalıyız.

Sürekli gerginliği bir siyaset tarzı olarak benimseyenlerin bu konudaki açıklama ve yorumlarını dikkatle dinleyerek; Diğer yetkililer 77 diye açıklarken, CB’nın; “On binlerce ilan edilmiş toplanma alanı” var şeklindeki sözlerini anlamlı ve teselli edici bulmalıyız!

Yine bunca ekonomik sorunla boğuşup dururken; Güvenli bölge olarak ilan ettiğimiz topraklarda Suriyeli konuklarımıza 200 bin konut için 27 milyar dolar harcama yapacağımızı, itibardan tasarruf olmayacağını unutmamalıyız!

Ve bunca önemli sorun ve proje varken depolarda beklemekten zamanı geçmiş, kullanım tarihi dolmuş aşıların 63 bin çocuğa yapılmasını, kontrolsüz ithal edilen hayvanlara bozuk aşı yapıp telef olmalarına göz yumulmasını dile getirmeyi önemsiz ve gereksiz saymalıyız!

Son olarak Sağlık Bakanlığı ve Tarım Hayvancılık Bakanlığı’nın aşı konusundaki hassasiyetlerini(!) göz yaşartıcı bulurken; Keşke bu duyarlılık; afet toplanma alanlarını imara açarken, yeşil alanları betonlaştırırken akla gelseydi. O zaman minarelerin yıkıldığı, evlerin hasar gördüğü, yurttaşların geceyi parklarda geçirdiği, telefonların çöktüğü, trafiğin kitlendiği, apartmanların çatladığı sorunlarla yüzleşmezdik diyerek, şaşıracağımız ne kaldı sorusuna, yanıtı hemen verip, hiçbir şey demeliyiz…