Anlatılanlar bizim hikâyemizdir…
Kendisine konuşması için her zaman ve her konuda fırsat yaratılan, alt yapı hazırlanan, her konuşmasında sorunları unutup hedefine muhalefeti, son zamanlarda da evlilik yaşını koyan CB; her şeyi yalnız ve tek başına yapacağına inandığı için 2020’yi geçtim 2023’e yönelik hedeflerini açıklamaya başladı. Ve bir müjde daha vererek dedi ki; “Türkiye, 17 yılda bilim ve teknoloji alanında ayağına vurulan prangaları parçaladı! Ekonomide Türkiye şu anda ciddi bir sıçrama noktasında!”
İnsan düşünüyor doğrusu! Hangi alanda uçuşa geçtik? Bilim ve teknoloji alanında hangi başarımız uluslararası değerde görüldü? Hangi ödülleri aldık? Hangi bilim insanlarının eserlerinin dip notlarında yer aldık? Kim bize pranga vurmaya kalktı? Biz onu nasıl ve hangi yöntemi bularak parçaladık?
Meğer biz bilim ve teknoloji alanında prangaları parçalamakla meşgulken! Ülkemizde; işsizlik rekora koşmuş, ülkede borç gırtlağa dayanmış, çarşı- pazar ateş pahası olduğu için fiyatlar bütçeleri yakmış, Türk Lirası erimiş, yolsuzluk artmış, ülke refah ve huzur anketlerinde son sıralara inmiş, harçlardan damga vergilerine, trafik cezalarından motorlu taşıtlar vergisine (MTV) yüzde 22.5 oranında zam yapılmış ama bu durum kimseleri etkilememiş. İyi mi?
Yine önce kanun çıkarıp sonra kılıf oturtulan değerli konutlarda oturanlar “hacizle satacaklar, rant için elimizden alacaklar!” diye kara kara düşünmeye başlamış, bu arada Kanal İstanbul yüzünden 89 milyon metrekare arazi imara açılacakmış. Ve tüm bu olup biten yönetimin umurunda bile değilmiş. İyi mi?
Her ne kadar İBB; İstanbul için çizdiği üç ana çerçeveyi “Adil, Yeşil, Yaratıcı” olarak açıklasa da! Ülkeyi yönetenler için bu ve benzeri sözler “neye ve kime göre!” olduğundan hiçbir şey ifade etmiyormuş. İyi mi?
Hal böyle iken ve ülkede; yargı, parlamento, medya, bürokrasi, üniversiteler, iş dünyası ve sosyal yaşam, özetle tüm nefes alanları baskı altında iken geçmişin mimarı olarak gelecek partisi kuranlara büyük iş düşüyormuş. İyi mi? (Ya da daha doğru bir ifadeyle durumun farkındalar mı?)
Gelelim ana konumuza!
Durmadan savrul, ara vermeden yalpala, devamlı zikzak çiz ama her şey iyi gidiyor diye savunmaktan vaz geçme! Dikkat ederseniz ekonomiye hiç girmiyorum. Sağlık ve eğitimden hiç söz etmiyorum, işsizliğe değinmeyi gereksiz görüyorum. 11 bin 157 gazetecinin işsiz, 91 gazetecinin tutuklu olmasını es geçiyorum! Her gün 10-15 şirketin batmasını, genç işsizlik oranının yüzde 50’ye dayanmasını, günde 10 kişinin intihar etmesini yazarken üzülüyor ve utanıyorum…
Cehalet, hırs, inat, kibir tavan yapmışken, tüm bunları sıralarken yurttaş olarak içim çok acıyorken, sorumlular ne hissediyorlar, ya da bir şey hissediyorlar mı gerçekten çok merak ediyorum…
Gelelim yazılan destana!
Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı, yeni sistemin başkanı gibi pek çok şapkası ve sıfatı olan CB; Eğitimden ekonomiye, işsizlikten dış politikaya, yargıdan siyasi partilere kadar (her 4 kişiden 3’ü siyasi partilere güvenmiyor) giderek artan güvensizliği görmezden gelerek! Her alandaki acı tabloyu es geçerek! Bakanlarını her iki yanına oturtarak düzenlediği 2019 yılı değerlendirme toplantısında; “2019’u yeniden yükseliş yılı haline dönüştürdük!” demiş. 16 bakanlık, 9 kurul, 4 ofis, 8 başkanlık, 1 genel sekreter, 1 özel kalem, sayısız danışman ordusuyla kurulan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Tipi Hükümet Sisteminin yazdığı destanın özetine gelince;
Memur zor durumda talaş çorbası içiyor, işçi geçinemiyor, emekli sürünüyor, esnaf kepenk indiriyor, çiftçi ürünü para etmediği için tarlasını terk ediyor, gençler iş bulamıyor. Çılgın ama batık projeler dikiş tutmuyor. Tarım Bakanı 30’dan fazla koruma ve özel uçakla seyahat ederken, bütçe açığı 40 milyar TL’yi geçiyor. Saraya ve örtülüye para ve bütçe dayanmıyor…
Siz! Uçuşa geçen, şaha kalkan, Avrupa’nın kıskandığı ülkemizin yazdığı destanın göz kamaştıran, göğüs kabartan görkemine bakar mısınız?