Oturma odası konserleri…

Sıra dışı günlerden geçiyoruz doğru! Bıçakla kesilir gibi kesildi her şey, gezip tozmalar, giyinip süslenmeler rüyalara bile girmiyor artık. Müzik dinlemek için, konsere gitme, salonlara takılma, çok önceden bilet alma, eşi dostu ricacı koyma dönemi de bitti. Ama bir şey başladı o da şu; adına oyalanmak mı, eve sığmak mı, sığınak aramak mı, enerji toplamak mı ne dersek diyelim biz eve sığmasak da müzik ev sığdı, sığdırdılar yahut…

Efendim! Küresel kriz bir yandan yaşamı alt üst ederken, bir yandan da hayatı eve sığdırmak, yaşamı renklendirmek için çareler üretiyor! Günler önceden haber sosyal medyada yayılıyor, herkes birbirini uyarıyor, günü gelince de ekran önünde önceden rezerve edilen yerlere oturuluyor!

Düzenleme komitesi bu buluşmalar için; “Oturma Odası Konserleri” ya da “Ev Konserleri” diyor. Parça ve sanatçı seçimini, zamanlamayı, sunumu, aralara serpiştirilen teşekkürleri, sağlık ordusuna minnet ifade eden sözleri, konunun uzmanlarıyla ve yöneticilerle canlı bağlantıları etkileyici ve anlamlı bulduğumu baştan ve peşinen söylemeliyim! Bu bana düşer mi bilmiyorum ama yazacaksam düşer…

Andre Bocelli’den Paul Mc Cartney’e, Rolling Stones’ten Celine Dion’a, Lady Gaga’dan Beyonc’e, Mick Jagger’den Taylor Swift’e, DSÖ başkanından, BM genel sekreterine, mikrofon tutulan sağlık çalışanlarından sunucuların saygısına dört dörtlük bir sunum olan bu etkinlikle ilgili;

Yorum ve sorularıma gelince!

Bunun adı küresel sanat devlerinin kendi evlerinden cömert bir ikramı, starların makyajsız, sansürsüz en doğal ev hallerinin gözler önüne serilmesi miydi?

Yoksa bu düzenleme; korku, kaygı, keder, üzüntü, belirsizlik gibi düşüncelerin hâkim olduğu bugünlerde zihinsel ve fiziksel dünyamıza bir selam mıydı? Yoksa yöresel ve küresel bağların hiçbir önemi yok bakın evinizin içine kadar girdik demenin sanatsal ifadesi miydi?

Virüsün mavi gökyüzünü, yemyeşil parkları, masmavi denizi bize dar ettiği bu karamsar günlerde! Ortak paydaları sanat olan bir grup müzisyenin; “hırslara, açgözlülüklere, adaletsizliğe son verin, hayat kısa ve sürprizlerle dolu” şeklindeki mesajı mıydı?

Yoksa Rolling Stones’in; “Arkadaş! Her zaman istediğin her şeye sahip olamazsın!” sözlerini içeren şarkı seçimi dünyayı yönetenlere bir hatırlatma mıydı?

Ya da Paul Mc. Cartney’in; “Annem hastabakıcıydı, ben sağlık ordusunun içinde büyüdüm” şeklindeki sözleriyle annesine ve sağlık çalışanlarına bir teşekkür müydü?

Veya Beyonce’nin; “Kendinize iyi bakın, biz bir aileyiz, ABD’de ölenlerin yüzde 57’sinin siyahlar olduğunu unutmayın ve onlar için dua edin” sözleriyle vurgulamak istediği yoksul siyahların değişmeyen kaderi miydi? Bilemedim!

Bildiğim o ki; Evlerinde ağırlayarak bizi tek bir dünyayla buluşturan, yüreklerini ve seslerini sergileyerek müziğin evrensel dilini ortaya koyan bu organizasyonu izlerken; Duygulandım, etkilendim umutlandım ve ev yayınlarını evimden alkışladım.

Daha sonra Berlin Flarmoni Orkestrası Salonu’nda Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’in, sanatçısız sahnede bu günlerin geçeceğine dair moral veren konuşmasını izledim. Konuşmanın bitiminde sanatçıların sosyal mesafeyi dikkate alarak seslendirdikleri her parçadan sonra şefin seyircisiz salonu selamlamasına şaşırdım!

Bu arada başta İKSV’nin; “Pandemi sırasında Kültür Sanatın Birleştirici Gücü” adı altında ki uygulaması olmak üzere, ünlü – ünsüz tüm müzisyen ve sanatçıların bir araya gelerek ya da evlerinden karamsar günlerimize renk katan özverisini; zamanlama, ortak ses ve ihtiyaçlara kulak verme açısından çok kıymetli bulduğumu söylemeden geçemem. Yine “Anadolu Masalları Projesi” kapsamında sanat ve TV dünyasının kameralar karşısında çocuklara masallar anlatmasını çok önemsediğimi belirtmeden geçemem…

Sihirli bir dokunuşla günümüzü güzelleştirerek, yüzümüze tebessüm yayanlar!

Elazığ Fırat Üniversitesi’nde 52 hastanın iyileşip yoğun bakımdan normal servise geçmesi üzerine personelin “hasta kalmadı dansı”…

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin; “Bizimkisi Bir Aş Hikâyesi” sloganıyla 65 yaş üstü ve kronik hastaların evine sıcak yemek ulaştırması…

Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador’un; 2018 yılında seçildiğinde fazla lüks bulduğu için taşınmayı reddettiği Başkanlık Sarayını sağlık çalışanlarının konaklaması için tahsisi. (Başkan Obrador, göreve geldiğinde başkanlık uçağını da satarak tarifeli seferleri kullanıyor)

Not: Amacım hafta sonu karamsar bir tablo çizmeden, sizleri, daha doğrusu bu konserleri izlemeyenleri o büyülü dünyaya taşımaktı. Başardım mı? Emin değilim! Ama en azından denedim!

Etiketler
Konser