2020’yi nasıl bilirdiniz?
2020 yılının son yazısını yazmak için bilgisayarımın başına oturduğumda kâbus gibi bir yılın sonunda ne yazılır diye derin derin düşündüm, önüme dökülenlere...
2020 yılının son yazısını yazmak için bilgisayarımın başına oturduğumda kâbus gibi bir yılın sonunda ne yazılır diye derin derin düşündüm, önüme dökülenlere baktım. Polis korkusundan acaba maskem duruyor mu diye burnumuzu günde kaç kez yokladığımızı, virüs korkusu yaşamın üzerine kara bir bulut gibi çökerken nelerden vazgeçtiğimizi, nelerin kursaklarda kaldığını, yaşama sevincimizin, hasretlerimizin, özlemlerimizin, sevgilerimizin nasıl da görünmez bir el tarafından çalındığını hatırladım…
Aslında başlığı okur okumaz ne gibi cevaplar verdiğinizi duyar gibiyim! Kendimce sıralarsam; tüm insanlığı esir aldı, hayallerimizi çaldı, hayatlarımızı aldı, yaşamı alt üst etti, umutlarımızı azalttı, enerjimizi yerle bir etti, 65 yaş üstünün moral değerlerini çökertti, binlerce canın yitip gitmesine neden oldu, en önde savaş veren sağlık ordusuna her kademede kıydı. Sık sık “bu neymiş, yetmedi mi git artık başımızdan, gidişin olsun gelişin olmasın” dedirtti…
Bitmedi, biter mi? Hayatımıza; test, maske, mesafe, hijyen, aşı, mutasyon, entübe, karantina, vaka, vefat, PCR testi, negatif, pozitif, sürüntü, turkuvaz tablo, yoğun bakım, sinyal veren su sorunu, satışları tavan yapan sabun, kolonya, dezenfektanla doldurması yetmedi, bu yorgun beyinlerimizi yepyeni tıbbi tanımlamalarla tıka basa doldurdu…
Küresel anlamda ve ülke bazında ağır tablo sürerken; hayatımızı yerle bir eden virüs yüzünden belirsizliğin karanlık koridorlarında kaybolmamak için zorunlu bir şekilde evlere kapandık, hücresel yaşamlarımızla yüzleştik. Canla başla can kurtarmaya çalışırken canından olan 302 sağlık çalışanını anasız, babasız, evlatsız, kardeşsiz, eşsiz, hocasız bırakan bir sürece tanıklık ettik…
Gelelim işin duygusal boyutuna! Evlerimize hapsolarak, sevdiklerimize sarılamayarak, dostlarımızı göremeyerek, çarşı pazar dolaşamayarak, derslerimizi yüz yüze veremeyerek, sinema, konser, tiyatro gibi zevklerden mahrum kalarak, seyahatlerimizi erteleyerek, konferanslarımızı iptal ederek, arkadaşlarımızın, yakınlarımızın acılarını, mutluluklarını paylaşamayarak aylar geçirdik…
Baş belası COVİD 19 sıkı dur şimdi sözüm sanadır! Çin’in Vuhan kentinde çıkıp, tüm dünyaya yayıldın. Yetmedi mi? O halde git arkana bakmadan git. Tüm insanlıktan özür dile! Çünkü senden alacağımız var ve bize çok şey borçlusun…
Özelikle de senin nefessiz bıraktıklarına nefes olmak için canla başla çalışırken canından olan sağlık ordusuna can borçlusun…
2021 sözüm sanadır! Salgın bitip eski yaşamımıza ve alışkanlıklarımıza dönmek şimdilik hayal gibi gelse de, yaşadıklarımız azımsanmayacak kadar zor olsa da, 2021 aydınlık olacak mı diye içimiz içimizi yese de! 2021 bizi üzme lütfen…
Bir yandan hayatta kalmak için uğraş verirken, diğer yandan yeni normale alışmaya çalışırken; aklı askıya aldığımız anlar oldu, düşünmekten koptuğumuz, söze sığınmaktan pes ettiğimiz zamanlar oldu. Eğer salgın biter de bu karanlık günlerden bir an önce kurtulup eski hayatımıza dönersek; hiçbirimiz için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Pek çok şey yeni baştan ele alacak, özellikle de dostlukların ve sağlıklı olmanın değerini daha iyi anlayacağız. 2021 bu gerçekleri unutma lütfen…
Noel Baba’dan 2021 Dileklerim!
Adettir ve adettendir. Her yeni yılın arifesinde bir şeyler istenir, bir şeyler dilenir, bir şeyler talep edilir. Her ne kadar yıllar önce Keşan Müftüsü Süleyman Yeniçeri; “Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Dürüst olsaydı kapıdan girerdi, neden bacadan giriyor ki?” gibisinden, akıllara ziyan ve de Temel fıkralarını aratmayan bir açıklama yapsa da, ben kapı, baca, pencere seçimini kendisine bırakarak yeni yıl dileklerimi yine Noel Baba’ya yöneltiyorum. 2021’e girerken esen hava her ne kadar ağır ve kasvetliyse de, korku, endişe, hüzün dağları sarmışsa da, hastalık, sivri siyasi dil, hele de sessizlik kitleleri afyonlamışsa da ben yine beklentilerimi sıralayacağım. Hani isteyenin bir yüzü kara, vermeyen zenci misali…
Noel Baba’ya bir dilek patlaması yaşatmayacağım. Dileklerim, isteklerim mütevazı, gerçekleştirilebilir ölçüde olacak: Yeni yıl herkesin aradığını bulduğu bir yıl olsun. Atamalarda bilimsel başarı, liyakat, deneyim, eğitim esas alınsın, yandaşlık, akrabalık bağları, parti rozeti esas alınmasın. Kadınların yaşamındaki acı, ağıt, ölüm, öldürme, yaralama, doğrama, taciz, tehdit son bulsun.
Ödenmeyen faturaların, eskiyen koltukların, badanasız evlerin, işsiz çocukların, aşsız mutfakların yarattığı sorunlar, politik iklimlere en az vekillerin zam artışı kadar yansısın. Burun kıvırarak, havalara girerek, alay ederek her gün sinirlerimi geren yöneticilerimiz tribünlere oynamaktan vazgeçsin. Belleğimizde aşılmaz ve aşınmaz bir yeri olan ebedi ve ezeli liderimiz Atatürk’le uğraşmaktan vazgeçilsin. Onu bu ülkenin tarihinden, geçmişinden ve geleceğinden silme çabaları son bulsun.
Mahpus damlarında çürüttüğümüz, geleceğini çaldığımız öğrenciler, bilgi birikimimize katkı sunan aydınlar, gazeteciler özgürlüklerine kavuşsun. Aydına düşmanlık, düşünceye düşmanlık, sanata- sanatçıya düşmanlık, gençliğe, emeğe, kadına düşmanlık tarihe karışsın.
17 milyon kişinin yoksulluk sınırının altında olduğu, üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranının yüzde 25’e ulaştığı ülkemizde, asgari ücretle geçinmeye çalışan yurttaşlara bu parayla geçinmenin yolları ekranlarda gece gündüz öğretilsin. Türkiye’de oluşturulan sosyal ve siyasi iklimin temeli sayılan “güçlü iktidar, güçlü dış politika, güçlü ekonominin” sonucunda, insani gelişmişlik sıralamasında 187 ülke arasında 92. sırada olduğumuz unutulmasın. Yapılan son zamlarla beli iyice bükülen emekçiler hatırlansın.
Gördüğünüz gibi kendim için bir şey istemiyorum. 2021’de başımız eğik dolaşmaktan kurtulalım istiyorum. Noel Baba, ister kapıdan girsin, ister bacadan. Umurumda değil. Biz zaten gece yarıları yangından mal kaçırırcasına yasaların çıkarıldığı bir ülkenin yurttaşları olarak, neyin farkındayız ki, kapı, baca, pencere eksik kalsın…
Hatırlatma Notu: Bir zamanlar Ali Babacan; “Türkiye’de çalışanların gelecek endişesi yoktur” diye buyurmuştu ya! Acaba hala hatırlıyor mu diye sorarak bu sözü partisinin iyi dilek, ya da temennisi sayabilir miyiz? Genel başkan ya o bakımdan yani!
Kutlama Notu: Demem o ki 2020 çok geniş anlamda bizi üzerek, ezerek, biçerek, gererek geçti. Umarım ve dilerim geçmişin birikimi, günün bilinci, geleceğin umuduyla tüm sorunları geride bıraktığımız sağlık ve esenlik dolu yeni bir yıl olur 2021…
Dilek Notu: Tüm okurlarıma sağlık ve esenlik dolu bir yıl dilerim…