Yetti mi? Yetmedi! Bitti mi? Bitmedi…

Üzgünüz, öfkeliyiz, gerginiz, mutsuzuz, kaygılıyız, konuşacak, yazacak çok konu var daha ne olsun? Ülkemize yanıyoruz, umutlarımıza, gençlerimize, geleceğimize, hayallerimize yanıyor, başımızı yastığa koyarken alev alan yastıklarımızla gece boyu adeta savaşarak göz kırpmadan saatlerce dönüp duruyoruz. Özetlemeye ve ete kemiğe büründürmeye çalışırsak;

Yaman çelişkiler ülkesiyiz vesselam! Dünya genelinde yüksek faizin şampiyonlar liginde yer alıyoruz. Alanımızda dünya dokuzuncusu, Avrupa birincisi olmuşuz. Arnavutluk, Bangladeş, Gürcistan ve KKTC’ye ederi, tutarı, içeriği nedir ne değildir bilmediğimiz hibeler yollayarak bir kez daha “ağanın eli tutulmaz” deyimini rakip tanımayan bir cömertlikle ve başarıyla hayata geçirmişiz...

Bu arada sporu, basını, eğitimi, siyaseti, kadın-erkek eşitliğini kendi dünya görüşü çerçevesinde şekillendiren ve çağdaş disiplinleri elinin tersiyle iten bazı ülkelerle ciddi dostluklar kurmuşuz…

Arkasında devlet yönetiminde yarattığı enkazı bırakarak çekip giden damattan ses seda yok, yeni gelen bakan suskun; Bunca kara delik, görev zararı varken bunun adı bencillik mi, ben-merkezcilik mi, benden sonra tufan demek mi? Yanıt bekliyoruz.

Bir taraftan korkunç bir virüsle boğuşurken, diğer yandan açlık, yoksulluk, hukuksuzluk, haksızlık, işsizlik, tırmandırılan şiddet gibi yaşama sevincimizi yok eden gerçeklerle yüzleşiyoruz...

Bu arada azıcık unutkan mıyız ne? Elâlem ne der devreye girdikçe ki elâlem bir şey demesin zaten diyemiyor, biz şaha kalkmasak da şanımız yürüsün deyip günü gün ediyor, elin adamına ciddi yardımlar yolluyor, ülkede gereksiz yatırımlara girişiyoruz…

Özetli- yorum! Bu bölümü 5 soru 5 cevap şeklinde ö z e t l i y o r u m!

Sözde tartışmalarla, suni gündemlerle dramların üstü kapatılırken, gerçek sorunlar perdelenirken, işsizlik gibi, yolsuzluk gibi, salgını yönetmedeki yetersizlik gibi önemli konuların üstü örtülürken; borç altına ezilen yurttaşı, iş aramaktan ümidini kesen 1.5 milyon işsizi, ödenemeyen kredi kartlarının altında ezilen insanları, karnabahar kuyruklarında birbirinin önüne geçen kadınları gören var mı? Keşke açlık ve yoksulluk yerine daha mutlu haberleri verebilseydik…

Yönetime göre yoksulluğun sorun olmaktan çıktığı ülkemizde 3 kişiden biri işten ne zaman çıkarılacağım kaygısı taşıyorsa, kadınlar pazar tezgâhları toplanırken artıklarından ne bulurum diye elinde naylon torba bakınıp duruyorsa, Pazar artıkları fakir fukaraya yemek oluyorsa, İstanbul’da yaşayanların yüzde 57’si geçim kaygısı içinde, borcunu borçla kapatmaya çalışıyorsa! Sorun ciddi ve derindir…

İlham verici, cesaret verici, umut verici ne var derseniz! Cevabımı ironik bulmayın lütfen! Ciddi derecelerimiz var. Şöyle ki; Kadın-erkek eşitliğinde Avrupa sonuncusuyuz. Kadın cinayetlerinde Avrupa şampiyonuyuz. Kadına şiddette dünya ikincisiyiz. Kadınlara artık bağyan diyoruz. Bakanlıktaki kadın adını çıkarıyoruz. 1919 yılında bu topraklarda kurulan ilk kadın örgütünün adının Asri Kadınlar Cemiyeti olduğunu unutuyor, 100 yıl önce asri olan kadınların 100 yıl sonra geldiği yere hele de kadın cinayetlerine hayretle, üzüntüyle, şaşkınlıkla baka kalıyoruz…

Sadece kimliğimiz değil fikirlerimiz, niyetlerimiz korkularımız heveslerimiz, hayallerimiz geçmişimiz geleceğimiz ipotek altına alınırken; hele de siyasi aktörlerin ne düşündüğüne akıl sır erdirmek kolay değilken, partilerin sayısal ağırlıklarını iyi hesaplamalarını, sayısal gücüne güvenerek siyasal baskının dozunu artırmanın yaratacağı sonuçların iyi okunması gerektiğini düşünüyoruz…

Özetle; Toplum sığ tartışmalarla, geniş kesimleri etkilemeyi hedefleyen ve kolaya kaçan kutuplaştırıcı siyasal dille sabah akşam yüzleşirken; “Birikimimizi ve imkânlarımızı sadece millete hizmet için kullanırız!” diyen CB’nın sözünü bu toz duman arasında müjde sayarak çok önemsiyoruz. Başka ne diyeyim? Siz söyleyin. Yetti mi? Yetmedi! Bitti mi? Bitmedi. Daha doğrusu biter mi?

Anma notu: Yazdığını okutan, vuranı bulunamayan Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin üzerinden 28 yıl geçti. Bu süre içinde gençler sevdi Uğur ağabeylerini. Nineler gözyaşı döktü ardından. Ozanlar ağıt yaktı onun için. Doğan bebeklere Uğur adı verildi. Bu yüzden o gün bugün yaşar Uğur Mumcu, halkının yüreğinde ve yarınlarında. Bu yüzden artık yazamasa da aydınlatır halkının beynini, bilincini. Bu yüzden türküler onu anımsatır milyonlara yıllardır. Bu yüzden Kalpaksız Kuvvacı’dır onun adı…