Genizleri yakan duman dağılıyor!
Süre azalıp sular çekilince ortalık malum! Bol keseden, bol kepçe vaatlerden geçilmiyor. Bu kadar cömert, bu kadar içten, bu kadar yalın ve bu kadar gerçek...
Süre azalıp sular çekilince ortalık malum! Bol keseden, bol kepçe vaatlerden geçilmiyor. Bu kadar cömert, bu kadar içten, bu kadar yalın ve bu kadar gerçek (!) sözler ve vaatler için ille de suların çekilmesi şart midur(!) derseniz? Ne yazık ki evet deriz…
Seçime 2 gün kala bir yanda yine parmaklar en az üç çocuk diye sallanıyor, batıyla ancak üç çocukla baş ederiz deniyor, ne kadar gençleşirsek o kadar Batı’ya yetişiriz diye şuurlu(!) genç nüfusa yol haritası çiziliyor. Bir yanda “yaparsa yine AKP yapar” ya da “ Vakit Türkiye vakti” (ne demekse?) gibi içi boş laflar seçim sloganı oluyor, eski stadyumların ve Atatürk Havaalanı’nın millet bahçesi yapılacağı söyleniyor. Eğitimden siyasete, tarımdan kültüre, sanattan yeşil alana yeni sözler veriliyor.
Diğer yanda Veysel Eroğlu bakan; “Gençler iş beğenmediği için işsiz kalıyor” gibi ilginç bir açıklama yaparken, Başbakan; “Genç işsizliğe çare bulamadık” diyor. AKP genel başkanı buzdolabından çamaşır makinesine, fırından bulaşık makinesine uzanarak dönemindeki gelişmişliğin altını çiziyor. Keşke tarihi kendileriyle başlatanlar(!) aralarında anlaşıp sonra konuşsalar daha az hata yaparlar giderayak!
Bir yanda içerideki sorunlar, dışarıyla ilişkiler, olanlar ve olacaklar üzerinde durulmuyor. Yargıdan eğitime, çevreden kamu bürokrasisine her alanda bozulan sistemin nasıl tamir edileceği konuşulmuyor. Seçimden seçime akla gelen geçim derdi ölçüsüz vaatler içerdiğinden inandırıcı olmuyor. Gerilimin, endişelerin, cinayetlerin, çözümsüzlüğün yerini somut çözüm önerileri almadığı için temeli olmayan kuru umutlarla gün kurtarılmaya çalışılıyor. Bu arada eğitimdeki dinsel yapılanma, çocuk istismarları, basının içler acısı hali, satılan cumhuriyet yatırımları, kültür ve sanata indirilen darbeler ve tüm bunların altındaki imzalar dillendirilmiyor ve unutturulmak isteniyor
Bu kadar yalın, bu kadar net, bu kadar açık, bu kadar kör parmağım gözüne yani…
Meydanlara kulak verince şaşırıyor, gülüyor, düşünüyor, inanamıyor, sarsılıyor ve neler neler öğreniyoruz! Hele de bugüne kadar kılık ve kılıflara sokulmuş boş hayaller kurmanın, ülkeye zaman, kan ve can kaybettirdiğini hiç unutmuyoruz…
Ezcümle demem o ki; sular çekilip kara görülünce yarına kalacaklar var, tarihe ve arşive geçecekler var, yanlarına kâr kalacaklar var, doğrular var, yanlışlar var, her daim yanlıştan beslenenler var, haktan yana, emekten yana, eşitlikten yana, barıştan yana olanlar var. Yine paradan, haksızlıktan, maldan, mülkten, eşitsizlikten, savaştan yana olanlar var.
Nedenleri çoğaltabiliriz, ancak sözü uzatmayalım.
Gönül ister ki dünyanın her yerinde savaşlar ve akıtılan kan tarihe gömülsün. Barış, özgürlük şarkıları her yerde yankılansın. Analar ağlamasın, gençler ölmesin, babalar eli böğründe, çocuklar boynu bükük kalmasın. Yine günümüze, geleceğimize, sahip olduklarımıza, olamadıklarımıza, hallerimizin sınırsızlığına, iç dünyamıza ait hayallerimiz karşılık bulsun.
Örneğin hepimizin anılarında özel bir yeri olan Atatürk Havalimanı yıkılmasın, madem çok büyük bir devletiz başka büyük devletler gibi bizim de birden çok havaalanımız olsun. Geçmişle, cebelleşmekten vazgeçilsin. Bu itiş kakışın, bu kutuplaşmanın kazananının olmayacağı, olsa olsa yitirenin olacağı bilinsin. Gerçeği ters yüz edenler, dediklerini çoğu kez reddedenler, yapmadıklarını sahiplenenler, hele de elinde padişah fermanı yetkisi olanlar tüm bunlardan ders çıkarsın. 81 milyonu kucaklamaktan söz edenler bazı şairlerin bazı şiirlerine arada bir dönüp baksın.
Bunu ne ölçüde ve ne kadar yaptıklarını miting meydanlarında gösterenler var! Örneklere, kıssalara, hisselere bakarak, ağızdan çıkan bilgece sözleri dinleyenler ve etkilenenler var! İçinde müthiş öyküler barındıran yaşamları esas alarak kararını verenler, verecek olanlar var!
Ve kararsızlar var! Bunun için hemen, seçimden önce siyaset ve hamaset kokmayan bir program yapılsın. Böylece bilmediklerini öğrenme şansı bulan kararsızlar gönül huzuruyla sandığa gitsinler…