Sen yönetilensin! Ben yöneten!
16 yıldan beri yaşamın her anında ve her alanda başımıza kakılan bu gerçeği seçime saatler kala başlığa taşımak istedim. Uzun olmasın diye kısa kestim! Devamı “haddini bil!” şeklinde olacaktı…
Efendim! Bizim çocukluğumuzda reis sözcüğü alfabe kitaplarında “evin reisi babadır” şeklinde açıklanır, bu tanım bazı ailelerde kabul görür, bazen de demokrat babalar çıkıp; “yok canım evin reisi bizim hanımdır” diyerek hem gönül alır, hem de yükü üzerlerinden atarlardı.
Pek çok şey gibi bunun da içeriği değişti. Artık reis denilince akla hemen ve önce AKP genel başkanı geliyor! İş bununla bitmiyor, sahalarda, statlarda, meydanlarda, afişlerde, saray davetlerinde; “Reis sana canım feda!” “Ölümüne seninleyiz Reis!” yazıları ve bağırtıları ortalığı inletiyor!
Pek çok sıfatı olan, sanlarına her gün yenilerini katan, en son çıraklıktan kalfalığa, ustalıktan baş ustalığa geçtiğini söyleyip milletinden yeniden vize isteyen CB, bu reis hitabına nasıl bakıyor bilemiyorum ama sevdiği ve benimsediği o kadar belli ki...
Fabrikaların satılmasına, limanların elden çıkarılmasına, çökertilen diplomasiye, tartışılan yargıya, yerle bir edilen eğitime, tedavülden kaldırılan eşitliğe, yağmur gibi yağan zamlara, artan cinayetlere, çığ gibi büyüyen işsizliğe çare bulamayan, buna niyeti de olmayan bir yönetim usta olmuş, baş usta olmuş, reis deniliyormuş, damadına göre aya duble - çift şerit yol yaparım dese inanılırmış. Kime ne?
Anlı şanlı araştırma şirketlerinin seçim sonuçlarına ilişkin abartılı açıklama ve yorumlarını sabah akşam ekranlardan izliyoruz. Bugüne dek tahminlerinde pek yanılmayan, güvenilir olanların 24 Haziran baskın seçimi için saptadığı iki noktaya dikkat çekmek isterim. Duyan var duymayan var diyerek…
İlki şu; Halk artık konuşmuyor, çünkü kararını çoktan vermiş.
İkincisi ise; Halk artık çok rahat konuşuyor, çünkü artık kaybedecek bir şey kalmamış ve korku duvarını çoktan aşmış.
Her iki saptama da kıymetli ve doğru bana göre. Sokağa çıkın, ekrana bakın, çarşı pazar dolaşın, semt kahvelerine gidin, derse girin, konuşmaya başlayın, taksiye binin, durakta bekleyin, kadınların arasına dalın, gençleri yakalayın. Sesler yükselmiş, sabır taşmış, karar verilmiş, sinirler yıpranmış, artı eksi hesaplanmış gibi bir hava esiyor ortalarda…
Artık cesur, güçlü ve kararlı bir ses gümbür gümbür geliyorum diyor. Bugüne kadar sustuk, bekledik, sabrettik, sonunda yeter dedik diyor. Küçük adımlarla büyük farklar yaratacağız diyor. Önceleri hayal kurduk, düzelir diye bekledik, biraz daha şans verelim dedik, ama şimdi büyüdük, çoğaldık, hepimiz bir araya geldik, korkuya boyun eğmemeye karar verdik diyor.
Öyle bir noktadayız ki neredeyse kimliğimizi, kişiliğimizi, insanlık onurunu sorgular olduk. Öfke, şiddet, baskı, ayrıştıran dil, yapılan haksızlıklar, aşağılayanlar, hakaret edenler, yalan söyleyenler, iftira atanlar, bizi aptal yerine koyanlara dur demek için geçte olsa uyandık diyor.
Her tür baskı ve sömürüye, doğayı, havayı, suyu yok edenlere, yolsuzlukları, hırsızlıkları, talanı aklayanlara, hem parayı- hem canı- hem adaleti sıfırlayanlara dur diyeceğiz diyor.
Gücümüzü bize bu yolu açanlardan, Büyük Atatürk’ten, yol ve dava arkadaşlarından, sanatsal geçmişimizden, Nazım Hikmet’ten, Ruhi Su’dan, Yunus Emre’den, Ömer Hayyam’dan alacağız diyor. Nazım Hikmet, gürül gürül sesiyle, güzelim Türkçemize katkı sunmaya, nice kuşakları beslemeyi sürdürüyor diyor. Muhteşem sesleriyle, yaratıcılıklarıyla, düş güçleriyle yolu açanları unutmuyoruz diyor.
Şu zor günlerde bu ülkenin tek çaresi Atatürk ve onun gösterdiği yoldur diyor. Eğitimi ve adaleti yeniden sağlam temeller üzerine inşa edebilirsek, diğerleri kendiliğinden yola girer. Dostluğu, umudu, güveni yeniden buluşturursak, ayaklarımız yere daha sağlam basar ve biz yüreklerimize daha çok söz geçiririz diyor. Toplumsal ve siyasal bir dip dalga geliyor bunu hem alt, hem üst metin olarak okuyor, ayaklarımız yere sağlam basa basa yüreklerimiz elimizde yollara düşüyoruz diyor.
Her biri kendi içinde müthiş hikâyeler barındıran bir kararlılıkla başka bir dünya mümkün sözünün geçerli olduğunu bu kez kanıtlayacağız diyor…
Bu satırların yazarı da içine umut dolduranlara selam olsun diyor!