Karşılık bulmayan adımlar…
Herkesin başına gelmiştir, atılan adımların karşılıksız kalması, yapılan fedakârlığın bilinmemesi, karşılık bulmayan özveriler, güvenilen dağlara kar yağması, yaptıklarınıza karşı hak etmediğiniz ilgisizlik ve duyarsızlık vb.
Haklı olarak özür ya da açıklama beklerken yüze yerleştirilen pişkin ve müstehzi ifade ve bakışla, yere çakılan güven, yerle bir olan kredi vb.
Nedendir bilinmez insanlar hep tav olmamızı, mat olmamızı, fit olmamızı bekler oldu. Teşekkür, incelik, asgari ölçüde zarafet tarihe karıştı. Kısa soluklu bir sevinç çığlığı tedavülden kalkalı çok oldu.
Bu konuyu ne zaman açsam dostlarım ve arkadaşlarım boş ver demeye getirirler. O halde onlara hak vererek şimdi bazı şeylerin mantığını zorlamadan, bazı şeylerin ne anlama geldiğini irdelemeden pas geçiyorum…( zor olacak ama)
Bazı şeylerin modası geçti diyelim. Bazı küçük şeyleri unutalım. Teşekkür o kadar önemli değil deyip ardına düşmeyelim. Bazı şeyleri hiç olmamış gibi sineye çekelim. Aman sende deyip görmezden gelelim. O kadar da büyütme deyip sorgulamayalım. Aptala yatıp anlamamış gibi davranalım! ( zor ama denemeye değer!)
Sonra da acilen sonrasını daha sonra düşünürüz diyerek yaşamda karşılık bulmasını dilediğimiz konulara değinelim. Pozitif, yaratıcı icatlar ve icraatlara yönelerek bayramların bayram gibi yaşanacağı, hayallerin gerçekleşeceği zamanların çok da uzak olmadığına inanalım. (zor ama denemeye değer!)
Düşleri ve çılgın projeleri uçsuz bucaksız bir umman gibi sınır tanımayan, bir okyanus gibi çağlayan ve durulmayan, anlattıkça anlatan ancak yorulmayan parti genel başkanlarını izleyelim. ( zor ama deniyoruz)
Hele de son başbakan olarak tarihe geçeceği için mutlu ve mesut durmadan konuşan ve bağıran; “Şimdiden tarihe geçtim, 2 yılda tarihe geçtim. Cumhuriyetin 94 yıllık yönetim şeklini değiştirerek tarihe geçtim” diye övünenleri unutmayalım. ( neyse meclis başkanı olarak daha çok izleyeceğiz)
16 yıldan beri yapılan her mülakatta liyakat yerine sadakati esas alanları aklımıza kazıyalım. (bundan sonra ne değişecek diyerek!)
Pek çok sorunla baş etmeye çalışırken sorunları umarsız bir hastalık gibi duyumsayıp, bir hörgüç gibi hayatı boyunca sırtında taşıyanların çilesini her daim hatırlayalım. ( bu çilenin değişmeyeceğini bilerek)
Yine ülkemizi çökerten, yoksullaştıran, hukuksuz -adaletsiz - yasasız bırakanları hep göz önünde tutalım. Türkiye’deki 137 sığınma evinde yaşayan 2 bin 500 kadının nelerle boğuştuğunu hatırdan çıkarmayalım. ( seçimlerde oy bile kullanamadıklarını unutmadan)
Laf bitti! Aslında bugünkü yazımda sizleri mizah denizinin kıyılarında dolaştırmak için çabalayacaktım. Ancak olmadı, beceremedim. O nedenle önümde tek tek sayamayacağım pek çok örnek varken, uzun uzun anlatmama yer ve tahammüller yetmeyeceğinden irkilten, şaşırtan, utandıran evet çok utandıran bir kaçıyla yetindim. Sıraladıklarım bütün önemi ve anlamıyla karşımızda durmakta iken sözü; “Bazı insanların yürekleri daracık/ Ne sevgi sığıyor içine, ne insanlık!” diyen ozana bıraksam! Ne ilgisi var diyenlere de bilmem, aklıma geldi desem!