Türkiye’nin dert haritası eşittir derin yoksulluk!
Sorumluluğu sorumsuzlara yüklemeyi adet edinen, soruşturmalara izin vermeyen, sorunlara kafa yormayan bir yönetimin sorumluluğunda; Çıkma sebze, yarım dürüm...
Sorumluluğu sorumsuzlara yüklemeyi adet edinen, soruşturmalara izin vermeyen, sorunlara kafa yormayan bir yönetimin sorumluluğunda; Çıkma sebze, yarım dürüm, dünkü simit, bayat ekmek, çeyrek karpuz, tane domates, askıda fatura vb ülkemizin son yıllarda tanıştığı yeni kavramlardan sadece bazıları…
Gelelim ayrıntılara! Günde ortama 82 sağlık emekçisinin şiddete uğradığı bir ülke de hala koltuğunu koruyan bakanlar!
Sokağın, caddenin, toplumsal ortamın, okumanın, çalışmanın, memuriyetin yasaklandığı kadınların aciz ve muhtaç hale gelerek erkeğin eline bakacak olmasının yarattığı iç karartıcı iklim! Geçtim insan hakları ve eşitlik ilkesinden bu durum insafla, vicdanla, onurla, gururla bağdaşır mı sorusuna yanıt veremeyen yetkililer!
Üzerinde hem sorumluluk hem de sorunların baskısı olan kadınlara telafisi ve tedavisi olmayan, daha doğrusu düzeltilmesi istenmeyen konular üzerinden yapılan baskılar!
Silah yarasının öldürdüğü, dil yarasının ise hep açık kalıp kanadığı gerçeğiyle durmadan yüzleşen ve sonuç olarak gülmeyen, suskun, mutsuz, kaygılı, tebessüm bile etmeyen insanların giderek arttığı bir memleket!
Gidenlere üzülerek, geride kalanlara bakarak, insanın içine işleyen görüntülere dalıp giderek, eskiden çok sık söylenen; “Gidip dönmemek var, gelip görmemek var!” gibi gerçekçi, anlamlı sözleri anımsayarak, “gözümüzdeki perdeler ne zaman kalkacak?” diye sorup durduğumuz bir ortam!
TÜİK’e göre yüzde 70, İTO’ya göre yüzde 94, ENAG’a göre yüzde 176, halka göre yüzde 200’ü bulan enflasyonu görünce; etiketlerin el yaktığı günümüzde 5 milyon memura, 13.5 milyon emekliye layık görülen zam oranı! Bitmedi. Biter mi?
Sırada üst perdeden açıklamalar var…
Bir yanda “İyi, güzel, iç açan, umut veren yazılar yazın!” şeklinde akıl veren, yol gösteren okurlar! Diğer yanda tansiyonu tavan yapan uygulamalarıyla bizi olumsuzlukları yazmaya mecbur ve mahkûm edenler!
Bir yanda; “İhracatta cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Uluslararası zaferle döndük!” “Polemik değil eser üretiyoruz!” gibi sahici ve samimi(!) itiraflara sık sık başvuran, uyumakla arası çok hoş olan, “uyusun da büyüsün!” ninnisiyle büyüyen bakanların ülkesinde, arpa- buğday ithalatında dünyada ilk üçe giren ülkemizin geçmişini düşündükçe yasa batan üretici!
Diğer yanda; “Ekonomi programımızın ne kadar isabetli olduğunu gördük. Belki insanlarımızın alım güçleri bir miktar düştü ama kimseyi işsiz aç bırakmadık. Yolumuza devam edeceğiz!” diyen CB!
Bir yanda; “Ekonomimiz büyüyor. Hiç merak etmeyin enflasyon kontrol altına alındı, kademe kademe düşecek her şey yolunda!” diyen, diyebilen Maliye Bakanı!
Diğer yanda; “Siyaset meydanın başpehlivanı CB’dir, onu değil 6 kişi 60 kişi bir araya gelse bile yenemez!” diye açıklama yapan Adalet Bakanı! (demek ki şimdiden Kırkpınar ağası belli oldu. Altın kemer ince bele…)
Bir yanda; Yangınla mücadele için ağaçların kesilmesine karar veren, 5 metre derinlikteki ağaçların yok edilmesini isteyen, milyonlarca ağacı kesme talimatı veren, bu arada kimleri zengin edeceği belli olan ve aldığı kararla “Guinnes Rekorlar Kitabına!” aday olan Orman Genel Müdürlüğü!
Diğer yanda; 15 saatlik uçak yolculuğuyla ancak varılan Venezüella’da buğday ekip, ülkeye taşımanın nasıl bir vizyon işi olduğunun bi türlü anlaşılmadığı ülkemizde maceralara atılmaya, hem üreticiyi hem tüketiciyi mağdur etmeye hevesli kadrolar!
Sırada artık şaşırtmayan, minik ve önemsiz birkaç ayrıntı daha var…
Sorular havada kalıp net yanıtlar alınmasa da delip geçen, oyup geçen, gerçeklerin altı sık sık çizilmelidir. Kayıtlı işsiz sayısı 3.5 milyonu aşmış. Simit, dürüm, poğaça paylaşılır olmuş. Derin çaresizlik, öfkeyi ve nefreti büyütürken yakıcı ve yıkıcı sonuçları hem emekçinin hem emeklinin canını yaktıkça yakmış.
Tüm bu yaşananlara söyleyecek sözleri var mı? Bilmiyoruz. Bildiğimiz o ki; Yanıt alamadığımız için soru biriktirmede hüner sahibi olduk, soru bankamız oldu sayelerinde!
Unutmayalım! Zulüm bazı ülkeleri mesken tutsa da vicdan sahibi olanlar için bazı dosyalar kapanmıyor, gerilim alanımız git gide genişliyor, öfke dinmek bilmiyor. Bu arada kapanmayan yaralara, kapanmayan dosyalara yanıt mı kocaman bir TISSSS!