İnsanlık dünyamızı terk edeli elde var hüzün!

Yazıya giriş yaparken düşünüyorum! Kin, öfke, nefret ve şiddetin egemen olduğu, masum insanların görevi başında öldürüldüğü bir ortamda insan bu acıyla ne...

Yazıya giriş yaparken düşünüyorum! Kin, öfke, nefret ve şiddetin egemen olduğu, masum insanların görevi başında öldürüldüğü bir ortamda insan bu acıyla ne yazar, nasıl yazar, niye yazar? Keşke bugün ya da bir yazılık güzel şeylerden söz edebilsek! Mesela ülkeyi kendi çıkarlarına kurban etmeyen yöneticilerden, bıçak gibi kesilen zamlardan, gençlerin mutluluğundan, biten işsizlikten, diplomalı işsizler ordusunun azaldığından, yanmayan ormanlardan, kadına şiddetin bittiğinden söz edebilsek…

Ama nerde! Ortalık toz dumanken gel de söz et bakalım! Kadını katletmeden önce internette; “Kaç yıl yatarım!” diye arama yapan erkeklerin giderek arttığı ülkemizde İstanbul Sözleşmesi’ni iptal eden yöneticiler varken! Kadını görmeyerek ama göstererek boy hedefi yapanlar her gün artarken hele de!

Yardıma muhtaç aile sayısının 1 milyondan 4.3 milyona çıkmasıyla, yani devlete el açanların artmasıyla övünen bakanlar varken üstelik!

İğneden ipliğe her gün gelen zamlar nedeniyle çarşının-pazarın-mutfağın sönmeyen ateşi, alım gücü giderek düşen halkın geçim sıkıntısı, doların rekora koşusu sürerken ayrıca!

Dayanmaya ve direnmeye çalışan emekçinin, emeklinin, çilekeş ev kadınının, işsiz ve hayalsiz gençliğin zirve yapan sorunları yok sayılırken bir de…

Tarafları ve hedefleri belli olanlar, doğru mesafeyi bir türlü ayarlayamayanlar, çevre krizini, halk sağlığını, toplumsal kaygıyı hiçe sayanlar bunca çokken hem de!

Kapanmayan yaralar, kapanmayan dosyalar ortamı germesine rağmen; Tüm olup bitenler yanlış ve yanlı uygulamaların sonucu iken, yanıt olarak gelen kocaman bir TISSSS sesi ülkeye hâkimken üstüne üstlük! Gel de iç açıcı şeyleri bul çıkar…

BİTMEDİ! BİTER Mİ? SIRADA TOPLUMSAL İSTEKLERİ YERLE BİR EDEN YALIN GERÇEKLER VAR…

“Bir tek ben konuşurum, herkes beni dinler!” diyerek İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan tek karar verici CB olunca bu karara uyan ve aksi ne mümkün diyerek onaylayan Danıştay varken!

Daha öncede yazmıştım yinelemekte yarar var! Eskiden kendini nimetten sayan fasulyenin tahtına göz dikercesine yüzde 471 artan domates, yüzde 614 artan patates, yüzde 483 artan soğanın tüketiciden aldığı acı intikam gözle görülürken!

Bildiğini okuyan, meydan okuyan, bilimi küçümseyen, en acısı, bundan daha acısı, daha daha acısı ortamı geren ve ötekileştiren dil durmadan artarken…

Dibe vuruşların, gün yüzüne çıkışların, tökezleyişlerden sonra sıyrılıp çıkmanın her babayiğidin harcı olmadığı; Bunun için çelik gibi bir irade, muhteşem bir iç disiplin, ciddi bir enerji ve insanüstü bir çaba gerekirken, günümüzde bunu bulmak çok çok zor olduğu için önce evine sonra da içine kapananlar sayıca artarken…

Yaşamın birden çok caddesi, çok sayıda sokağı, onca mahallesi olmasına rağmen; düşünmeyen, dinlemeyen, bakmayan, görmeyen, duymayan, ne işe yaradığı, ne iş yaptığı bilinmeyen ama varlığı cep yakan politik kurullara, danışman ordusuna, yönetim kurulu başkanlarına çifter çifter maaşlar ödenirken…

İlaca zam, ekmeğe zam, şekere zam, yumurtaya zam! Uçuşa geçen enerji faturaları, borcu tavan yapan az gelirli, dosyalara- raflara sığmayan icra dosyaları, artan antidepresan kullanımı, alım gücü azalan emekli! Özetle karamsarlık diz boyuyken!

SIRADA İÇİMİZE SULAR ELLER SERPEN AÇIKLAMALAR DA VAR…

“Ekonomimiz sağlıklı büyümeye, ihracat rekorları kırmaya devam ediyor. Biz enflasyonu bitirmeye çok önem veriyoruz!” diyen Bakan Nebati!

“Ümmeti Muhammet, cumhurbaşkanımızı bir lider gibi kabul ediyor çünkü Filistin’de, Kudüs’te, Myanmar’da bir dert varsa CB o dertle dertleniyor gariban Müslümanlara yapılanlar CB’na dert oluyor” diyen Özhaseki!

Önceleri “şükredin!” diyen, sonraları biraz daha “sabır!” talep eden; “Tüm dünya kıvranıyor, biz doludizgin ilerliyoruz. Dünya küçülürken biz üreterek büyüdük!” diyen CB!

Özetle: Üreterek büyümüşüz! Doludizgin ilerliyormuşuz! Ama sabredecekmişiz! Çok iyi de Derviş daha ne kadar sabredecek? Ya da niye sabretsin? Ufukta yıllardır murat görünmüyor ki! Ayrıca derviş derviş olalı hiç bu kadar itibar kaybına uğramamıştı…