İlgisini nasıl kursak? Kuramayız…
Bugünkü yazı başlığı biraz gizemli oldu. Bitince anlaşılır diye özellikle seçildi…
Bir yanda mutfak alışverişi için elinde kâğıt kalem durmadan hesap kitap yapan ve altından kalkamayan milyonlar! Diğer yanda ödenemeyen kredi kartları için şimdi kimden ne kadar isteyebilirim diye kara kara düşünerek ve kılı kırk yararak yapılan listeler! Bir yanda ödenemeyen okul taksitleri için okuldan gelen fırça mealli yazılar! Diğer yanda birkaç aydan beri kira nedeniyle ev sahibiyle oynanan köşe kapmacalar! Bir yanda evlenecek olan yeğene ne takılacağı gerçeğiyle gece gündüz sancılı yüzleşmeler! Diğer yanda babanın tedavisi için gereken yüklü miktar! Ve her yanda yumak olmuş büyüyen tasalar…
Sahi güneşli bir günde nasıl hatırladım bunca şeyi?
Bir yanda önüme yığılan e.postalar, mektuplar, iletiler! Diğer yanda “Dijital Dönüşüm, Finans, İnsan kaynakları, Yatırım” alanlarında çalışacak diye açıklanan 4 ofisli, 16 bakanlı, 75 bakan yardımcılı, 76 kurumun atamasından sorumlu bir CB’nın; “Hiçbir endişem yok, olamaz. Çünkü kurullar ve kurumların hepsi bana bağlı” şeklindeki yüreklere sular seller serpen açıklaması!
Bir yanda yerli ve milli değerlerimizin bir çırpıda yok edilmesi kararı! Diğer yanda Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi adını taşıyan ki tüzel kurumun lağvedilmesi! Bir yanda bunca yükü üstlenen bir kayınpeder! Diğer yanda “Marmara Üniversitesi’nde konunun dersine giriyor” gerekçesiyle maliye ve hazine teslim edilen üstüne üstlük Türkiye Varlık Fonu Yönetim AŞ’nin başkan yardımcılığına kayınpederi tarafından atanan bir damat! Tam da burada itirazım var. Neden damadın biri bakan yapılırken diğeri göz ardı ediliyor? Neden ABD’lerde okutulmuş kızlara kabinede bir koltuk çok görülüyor? Neden gelinlere uygun bir makam bulunamıyor? Neden bunca yılın birikimiyle Emine Hanım bir yere getirilmiyor? Neden dünürlere uygun bir yer bulunamıyor? Bunun adı milletin gönül kabinesi desek olur mu?
Bir yanda rayından çıkan ve faturası ağır olan ekonomi, bir yanda 25 yaşla ve 15 bin TL ile sınırlanan bedelli! Diğer yanda Çorlu’da ki tren faciasında ortaya yeni yeni çıkan ihmaller zinciri, bir yanda her adım karada havada fotoğraflarda konumlanmış ve tabloya hâkim olan mühim şahsiyetlerin demeçleri.
Yeni Türkiye’de “Yeni bir başlangıç yapıyoruz” denilen genel tabloya ait hafif bir fırça dokunuşuyla yazımı sürdürmek istersem! Artık bunun adı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” denilen ve dünyada eşi benzeri olmayan ülkemiz için yeni ve çok bilinmeyenli bir dönem (denklem mi demeliydim!) mi olur? Rejimin resmen, fiilen ve hukuken değiştiği kontrolsüz ve denetimsiz Türkiye A. Ş mi olur? Evlatları olmasa da onların yakın dost ve arkadaşlarını kabinede değerlendirmek mi olur? Onu biz değil büyükler bilir elbet…
Bizim bildiğimiz anladığımız şu ki; Bunca düş kırıklığının, sahte dostlukların, içi boş yükselişlerin, ikilemlerin, çelişkilerin, sahte mutlulukların, faydasız pişmanlıkların ortasında ne çok, ne kadar çok ihtiyacımız var güzelliklere, iç açıcı haberlere, sanata, nitelikli müziğe ve onların tadını çıkarmaya!
Şimdi yerli ve milli olandan gayri-milliye uzanma zamanıdır. Neyse ki bu kez yüzümüzü yine bir hemcinsimiz güldürdü. Hem de teee uzaklardan! Efendim ülkemizdeki özellikle devlet katındaki anlamsız, yersiz, nedensiz, gereksiz harcamaları, şaşaayı, tantanayı görünce insan daha çok etkilenip özeniyor doğrusu. Duyan var duymayan var diye geçte olsa yazalım. Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinde Grabar Kitarovic sadece bu bölüm için konumuz ve konuğumuz. Neden mi? Şundan; Ülkesinin Dünya Kupasındaki maçlarına gittiği günlerde maaşından kesinti yaptırmış, Rusya’ya uçarken ekonomi sınıfından aldığı biletlerin ücretini kendisi ödemiş, ülkesinin formasıyla izlediği final maçında sağanak yağmura aldırmadan ağlayan futbolculara tek tek sarılıp onları avutmuş, maçı kaybettiklerinde Macron’u kutlamıştı ya!
Şaka gibi desem değil! Hırvat halkı ne kadar şanslıymış desem doğru! Dünya siyaset erbabına ders verse çok iyi ve yerinde olur, hatta harika olur diyor ve alkışlıyorum hemcinsimi…
Son dakikada bir haberde teeee Meksika’dan gelmez mi? Ülke tarihinin ilk sosyal demokrat devlet başkanı Andesanuel Lopez Obrador; kemer sıkma politikalarına kendi maaşından yüzde 60 kesintiye giderek başlatacağını duyurmaz mı? Her iki devlet başkanına bir aferin de benden olsun! İyi de; “Komşuda pişer bize de düşer” derdi büyüklerimiz! Ne saçma…
Bu arada unutmadan bir alkış da Katar’a! Bizi çok sevip bize dev bir uçak hediye ettikleri için!
Sahi güneşli bir havada nasıl hatırladım bunca şeyi dersem havada mı kalır, ilgisiz mi olur?
Not: Gündemin yoğunluğundan masamda kalan bu yazı için güncelliğini yitirdi demeyin. Bana göre bayağı güncel ve her daim geçerli!