A’dan Z’ye Sorunlar Yumağı: Duyulmayan Sesler...
"Aslında eski sorunlarla, yeni sorular iç içe yol alırken, sorumlu kişilerce yanıt verilmeyip, yetkili kurumlarca çözüm adımları atılmazken atılan başlık yerinde ve haklıdır…"
İnsan merak ediyor doğrusu. Yönetim erbabı acep; tarlada domatesi, dalında kaysıyı, harmanda buğdayı, bağında üzümü, bahçede fındığı, sırıkta fasulyeyi toplarken nasılsa ucuza gidip, pahalıya satılacak diye tarımdan kopup, ekip biçmekten vazgeçen çiftçiyi düşünüyor mu? Ya da kendini giderek nimetten saymakta yerden göğe haklı olan fasulyenin tarlada 8 TL, markette 80-100 TL’ye satıldığını biliyor mu?
İşin özü şu ki ve yıllardır verdikleri mesajlardan anlıyoruz ki dertleri başka! Kabul etmek gerekir ki pek çok alanda hayli yol alındı. Satılan fabrikalardan kapatılan limanlara kadar, içi boşaltılan eğitimden kadın-erkek eşitliğinde alt sıralara inmemize kadar, içi boş millet bahçelerinden Sağlık Bakanlığı bütçesini silip süpüren şehir hastanelerine kadar, önlenemeyen enflasyondan rekor kıran işsizliğe ve sürdürülebilir yoksullukta yakaladıkları başarıya(!) kadar duble yol alındığı kesin!
Sıralananlar, sıralanamayanlar ve unutulanlar birbiri ile ilgisiz olaylar mıdır? Hayır. Yıllardır her konuda hesaplı kitaplı adımlar atılmakta mıdır? Evet…
Oysa bu koşullarda ve bu durumda temel konu ne olmalı? Her konuda istekli ve iştahlı olan, her alanda tecrübe sahibi, yol, yordam, yöntem bilen yöneticiler bunu da bilir mutlaka. Tam da burada abartılı bir iyimserlik içine girdiğim doğru!
Ama bir başka doğru daha var unutulmaması gereken! O da şu; Dünyanın kabul ettiği bir liderin yaptıkları ve başardıkları ortada iken; Onunla girdikleri her savaşı kaybedenlere şunu hatırlatalım o girdiği tüm savaşları kazanıyor. Yok saymak yerine örnek alınsa daha iyi olur…
Çünkü toplumun anlamlı, önemli, net, anlaşılır açıklama ve tavır sergileyen liderlere, ayakta alkışı hak edenlere, hem kürsü, hem meydan, hem salon hatiplerine acilen ihtiyacı var…
Yine pek çoğumuzun umutların yeşerdiği, kalbimizin üstündeki yumruğun yerini sevincin ve güven duygusunun aldığı günleri görmeye ve yaşamaya çok ihtiyacı var. Bu yargı ve dileğe katılır mısınız bilemem ama çoğunlukta olduğumuz ortada…
A’dan Z’ye sorunlar yumağı…
Aslında eski sorunlarla, yeni sorular iç içe yol alırken, sorumlu kişilerce yanıt verilmeyip, yetkili kurumlarca çözüm adımları atılmazken atılan başlık yerinde ve haklıdır…
Tamda burada aradan çekilip, sözü okur mektubuna bırakalım!
“Adım R. İ. sitenizin ve köşenizin sıkı okurlarından biriyim! Lütfen sesimize ses katın, 65 yaşındayım, 85 yaşındaki annemle oturuyorum. Annemin pek çok sağlık sorunu var. Erkek başıma yardımcı olmaya çalışıyorum. Aylardan beri beklediğimiz emar randevusu için bize çok uzak olan bir şehir hastanesinde gece yarısı 00.02’ye randevu verildi. O saatte annemi uykusundan uyandırmak, taksi bulmak, yollara düşmek çok zor değil mi? Neden randevuları insanların yaşlarını da gözeterek daha uygun saatlere vermezler?”
Bu ve benzeri iletileri alınca; Sağlık Bakanlığı'nın özverisi karşısında insanın gözleri doluyor! Emar (MR) gibi özel dikkat isteyen bir konuda gece yarısı doktorların, teknik ekibin, nöbetçi personelin o saatte, nasıl bir hizmet verdiğini, verebileceğini, gündüzlere ne olduğunu insan kendi kendine sorup duruyor. Sonra da hekimlerin akın akın yurtdışına gidişinde bu tür uygulamaların da payının ve yerinin olduğu gerçeği hatırlanıyor. Niye gitmesinler ya da neden geri dönsünler?
Ne diyor ülkeden gidenler? Hem çok çalışacağız, hem az kazanacağız, hem satın alma gücümüz giderek düşecek, hem biz buna katlanacağız ya da bunu yapanlara geçerli not vereceğiz? Yok, öyle bir dünya!
Geç kalmış bir alkış notu: Ülkemizde Beşiktaş, Fenerbahçe, Bursaspor gibi takımları çalıştıran Alman Teknik Direktör Christoph Daum 70 yaşında hayatını kaybetti. Cenaze töreninde “Bir başkadır benim memleketim ve Samanyolu” adlı parçaların çalınmasını vasiyet etmiş. Haberi okuyup, töreni izlerken derin düşüncelere dalıp, iz bırakmak, unutmamak, değer bilmek, değer vermek, vefalı olmak böyle bir şey olmalı diye düşündüm. Toprağı bol olsun…