'Ağustos’un Tarihimiz Açısından Önemi
“Biz savaşırken Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yöneten dahi devlet adamı Büyük Atatürk’ü örnek aldık!”
-Tarihimizin onurlu sayfalarında dolaşırken! Türk milletinin kanıyla yazdığı destanlara bakarken! Ulusumuzun onur ve cesaretle giriştiği savaşları okurken! Savaşın seyrini değiştiren taktikleri hayret ve hayranlıkla izlerken! Ağustos ayının yalnızca Türk tarihini şekillendiren değil, dünya tarihini de etkileyen güç ve önemini görürüz.
Bu nedenledir ki genellemeye, sınırlanmaya, etikete sığmayacak kadar büyük ve büyülü olan bu süreçte; Bir yandan karşımıza umut, başarı, özgürlük, barış çıkarken, diğer yanda atılan her adımın milletimizin özgürlük iddiasını dünyaya ilan ettiğini görürüz. Bu arada DİB’in anmaması ilginç olduğu kadar da düşündürücü olsa da gerçeklerin bilindiği ve görüldüğü günümüzde neyin olmadığını, neyin olamayacağını göstermesi açısından kayda değerdir.
Hal böyle iken insan düşünmeden edemiyor. Bazı uygulamaların akılla, vicdanla, insafla bir ilgisi olabilir mi? Sessiz mesailer ve derin mesajlarla yol alanlar ya da bunları yapanlar hangi akla hizmet ettiklerini, ülke genelinde ne kadar derin çukurlar açtıklarını, nelere yol açacaklarını biliyor ya da görüyorlar mı?
KISA VADELİ ALDANIP, UZUN VADELİ ÜZÜLMEK…
Yılların eğitimcisi anlatıyor; “İlkokul birinci sınıflarda, küçük çocukların anlayabileceği bir dille Atatürk’ü anlatıyorum. Sıra ölümüne gelince üzülmesinler diye ‘O ölmedi içimizde yaşıyor’ diye bitirdim cümlemi. Aradan birkaç gün geçti, benimle görüşmek için okula gelen bir veli şöyle dedi; “Hocam benim oğlum günlerdir su içmiyor, nedenini sorduğumda Atatürk içimizde yaşıyor, su içersem boğulur diyor. Ne yapacağımızı şaşırdık, ne önerirsiniz?”
Yılların deneyimine rağmen şaşırıp kaldım, öğrencimin duyarlılığı, hata yapıp yapmadığım, velinin haklı eleştirisi arasında gidip geldim. Biraz düşündükten sonra öğrencimin annesine; ‘Siz merak etmeyin ben kendisiyle konuşur, uygun bir dille çözüm yolu bulurum’ dedim.
Ertesi günü derste çocuklara şunları söyledim. “Merak etmeyin Atatürk o kadar başarılı ve çok yönlü biriydi ki harika yüzerdi. Siz istediğiniz kadar su için, ona bir şey olmaz. O okyanusları, denizleri aşacak güçtedir.” Aynı akşam veli beni arayarak, oğlunun okuldan çok mutlu döndüğünü, bir sorun kalmadığını ve su içmeye başladığını söyledi…
Gelelim ikinci örneğe! Bursa’dan bir veli şöyle diyor; “Bir kıraathane kiralamışlar. Çocuğum buraya gitti, tarikat çocuğumu Atatürk’e düşman etti. Üzerinde Atatürk’ün resmi var diye parayı tutmayacak hale geldi çocuğum.”
Nereden nereye dedirten bu örnekten sonra gelelim Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodner’in sözlerine; “Biz savaşırken Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yöneten dahi devlet adamı Büyük Atatürk’ü örnek aldık!”
Bu örneklerden yola çıkınca; Büyük Atatürk’ün bir kez daha doğru yolu gösterdiğini, çok iyi bir asker, çok iyi bir komutan, çok iyi bir yönetici olduğunu, pek çok özelliği şahsında barındıran bir devlet adamı ve öncü olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
Bu üç örnekten yola çıkınca; övgünün de yerginin de aynı pazarda satıldığını anlarız…
Atatürk’ün ışığının her koşulda, her alanda ve her anlamda yüreğimizi aydınlattığını, onurumuzu kime borçlu olduğumuzu, yolumuzu belirleyenin, umudumuzu güçlendirenin, barış çağrısıyla dünyaya örnek olanın kim olduğunu bilir ve görürüz. O’nun adını kazımak isteyenlerin nafile çabalarına verilecek yanıtların ne olduğunu bildiğimiz gibi…
Çünkü tarih ve olaylar her dakika, her saat, her zaman Atatürk’ü doğruluyor ve O’nu haklı çıkarıyor bir…
En ileri toplumların bile ancak birkaç yüzyıl sonunda başarabildikleri bir düzeni ve düzeyi, olağanüstü iradesi ile Türkiye’ye birkaç yıl içinde sunan Bir Atatürk’ümüz var iki…
Hangi ülkede kanlı bir savaşın hemen ardından ateş hattından çıkmış bir komutan, her biri barış, sanat, güzellik içeren müziğin, tiyatronun, operanın perdelerini, özetle güzel sanatların her dalını halkına açabilmiştir üç…
Onun her bakışı ve her sözü örgütlenmemiz için, kırılan onurumuzun ayaklanması için, evrensel dehasının yarattığı ışığı ve kararlılığı yansıtır dört…
Bizlere açtığı büyük bilgi denizi ve aydınlık dünya için ona durup oturup teşekkür etmeli, minnet duymalıyız beş…