“Evlilik Ellere Şenlik!”…
Umarım ve dilerim fırtınalı sularda kulaç attığımız kasvet dolu bugünlerde Taksim Ara Sahne ve Kadıköy Feyk Sahne’de oynanan bu oyuna ilişkin gözlemlerimi içeren bu yazı size iyi gelir, oyunu izler ve keyifli bir zaman geçirirsiniz.
100 dakika süren ve 2 perde olan oyun; evlilik sürecine ilişkin herkesin tanık olduğu, yaşanan, yaşanabilecek, yaşanabilir, bazen farklı, hep gerçekçi evreleri son derece ironik bir dille seyircisine aktaran eğlenceli bir oyun bana göre.
Küçük salonu ağzına kadar dolduran, heyecanlı, kıpır kıpır, coşkulu seyircinin beklentilerine yanıt veren oyunun yazarı Umut Can Çeppioğlu mühendis kökenli olmasına rağmen ince eleyip sık dokuyarak hiçbir ayrıntıyı kaçırmadığı için, seyirci oyun boyunca sanatçıların okuduğu parçalara yer yer eşlik ederek, yer yer dalıp giderek evliliğini sorgulama imkânı buluyor. 5 kişilik oyuncu kadrosu onlarca karakteri tempoyu düşürmeden, en ufak bir yorgunluk belirtisi göstermeden, konudan konuya, tipten tipe atlayarak canlandırırken hem alkışı fazlasıyla hak ediyor, hem de izleyenlere bir kez daha “sanatsız ve sahnesiz olmaz!” dedirtiyor.
Oyunu izlerken: Sanata ve sanatçıya hep mesafeli duranların, güçlü konumunu hep hissettirenlerin, türküyle, şarkıyla, sahneyle, oyunla, oyuncuyla başı hoş olmayanların yoğun olduğu günümüzde, insanın yüreğini içine alan oyun gücüyle kadro gün ve yarınlar adına içinize umut serpiyor.
Sonra ne mi oluyor? Yüreğini, duyarlılığını, enerjisini, mesaisini, sanat aşkını, müzik sevdasını, kişisel yeteneğini, sahne hâkimiyetini, zaman vererek, bütçe ayırarak, uykusuz kalarak, destek sağlayarak, sabrederek, aylarca prova yaparak sahneden salona geçiren sahne önü ve sahne arkasında rol ve görev alanlar; seyirciyi 12’den vuran performanslarıyla övgüyü hak ediyor.
Sadece kulağa -göze değil, ruhlara hitap eden, salonu alıp anılara, geçmişe götüren, helal olsun dedirten, oyunun sonunda; İçten, sıcak, saran, kavrayan, duygulandıran, hayallere daldıran oyun uzun uzun alkışlanıyor.
Yazarıyla, kurgusuyla, sahnesiyle, sunucusuyla, sesleri ve yorumlarıyla, ışığı ve dekoruyla, özel ve özenli giysileriyle, izleyiciye saygıyı esas alan, unutulmuş göz ardı edilmiş değerleri bulup çıkaran, rahatlatan, umut veren, hala umut var dedirten ekibi kutluyorum. Evli olanlar, evlenmeyi düşünenler, evliliğinde sorun yaşayanlar! Evliğinizi ve kendinizi sorgulamak için harika olan bu fırsatı kaçırmayınız, “Evlilik Ellere Şenlik!” adlı bu oyunu izleyiniz, izlemelisiniz. Bana hak vereceğinizi biliyorum…
Yürekte hissedilen ve sahneye ustalıkla taşınanlara gelince…
Kalemini hep cebinde taşıyan biri olarak, yurttaş, yazar, eğitimci kimliğimle bazen utandığım çığlıkları, bazen heyecanlandığım başarıları, bazen kahrolup sustuğum çileleri yansıtmaya çalışan oyunlar bana hep iyi gelir. Duygularımızı, çektiklerimizi, anlattıklarımızı, anlatamadıklarımızı, iç çekerek, yutkunarak, utanarak dile getiremediklerimizi izlerken benden, senden, bizden, sizden izler taşıdığını görmek herkesi rahatlatır.
İçinde gözlem, çocukluk anıları, duygular, düşler, hayaller, acılar, sevinçler, kâbuslar çevreye, koşullara, dünyaya ayna tutmanın var olduğu bu oyunda şunu görüp sevindim. Hiç endişemiz olmasın tiyatro sanatı ve tiyatro tutkusu artık gençlere emanet. Genç ve yetenekli oyuncular yeteneklerini etkili biçimde kullanmayı iyi biliyorlar. Yalın, dolaysız, çok sahici, çok samimi bir oyunculuk çıkarıyorlar. Oyun boyunca bu içtenlik seyirciyi de avucunun içine aldığından her söylediklerine inanıyorsunuz.
Oyun bittiğinde onlarca karakteri 5 kişinin canlandırdığını anlıyor inanamıyorsunuz, role girme bu kadar mı olur diyorsunuz olmaz, olamaz deyip kala kalıyorsunuz. Demek ki tiyatronun büyüsü budur, olmazı olur, imkânsızı mümkün kılmak budur diyor, emeği geçenlere ve katkı sunanlara şapka çıkarıyorsunuz.
Nokta atışlar bu kadar mı isabetli olur? Göndermeler bu kadar mı yerini bulur? İçten geçirilen ancak dillendirilmeyenler bu kadar mı net anlatılır? 5 kişilik ekip, onlarca karakteri bu kadar mı başarıyla sahneye taşır? Espriler bu kadar mı cuk oturur? Seyirci kendine ait, evliliklere ilişkin pek çok ayrıntıyı bu kadar mı samimi ve sahici bir şekilde izleme olanağı bulur? Diye kendi kendinize sorup duruyorsunuz.
Oyunun ana tema ve vurguları…
Yalın sahne tasarımı! Akılda kalan müzik seçimi! “Evlilik teklifi, tanışma yemeği, nikâh masası, düğün arifesinde yaşananlar, ailelerin yerli yersiz müdahalesi ve ayrılığa götüren süreç!” gibi evliliğin kronolojik(!) tarihçesine ilişkin evrelerin başarıyla yansıtılmasını görmek, tüm bu sıralananların kısa, özlü, çarpıcı, gerçekçi, yalın, sahici sahnelerini tanıklık etmek mi istiyorsunuz? Yerinizi şimdiden ayırtın.
Melisa Gümrükçü, Kübra Çol, Selsu Sabur, Ahmet Şenaşnas, Umut Can Çeppioğlu mükemmel oyunculuklarıyla sizi alıp sürecin içine götürecekler. İnce gönderme, hiciv ve esprilerle dolu, gerçeğin bam teline basan saptamalarla dolu, varsayımları, önyargılara alaya alan akıllardan asla çıkmayacak bu oyunu izleyin. Hem ana rolü, hem yardımcı rolleri başarıyla canlandıran oyuncu kadrosunun müthiş dinamik zamanlamasına, hareketli, ironik oyunculuğuna tanıklık edin.
Çarpıcı gözlemlerden çocukluk anılarına, duygular, düşler, hayaller dünyasından acılar, sevinçler, kâbuslara kadar dünyaya ayna tutmaya çalışan bu oyuna zaman ayırın. Işık tasarımında Caner Ün’ü, afiş tasarımında Mustafa Yalçın’ı, set asistanları Aleyna Yılmaz, İrem Karararslan, Yusuf Ali Kılıç ve Atakan Yunus Uludağ’ı kutlamayı da unutmayın.
Özetle demem o ki! Umarım ve dilerim fırtınalı sularda kulaç attığımız kasvet dolu bugünlerde Taksim Ara Sahne ve Kadıköy Feyk Sahne’de oynanan bu oyuna ilişkin gözlemlerimi içeren bu yazı size iyi gelir, oyunu izler ve keyifli bir zaman geçirirsiniz.
Kutlama notu: Sanatı umursamayanlar ister duysunlar, ister duymasınlar! Ben emek verenlere yüreğimin tüm sıcaklığıyla sesleniyorum! Teşekkürler sanata gönül verenler! Teşekkürler kucak açanlar! Teşekkürler destek çıkanlar! İyi ki varsınız!
Davet notu: 28 Kasım Salı günü saat 17.00’de Kadıköy Belediyesi Nikâh Salonunda KADER’in ev sahipliğinde; “100. Yılımızda siyasette ve eğitimde neredeyiz?” konusunu anlatacağım. Yolu düşenleri beklerim.