İktidarın insafına terk edilen kadınların sandık zaferi…
Genelde toplum, özelde kadınlar olarak sevinmeyi, umutlu olmayı, hayal kurmayı uzun süredir unutmuş olduğumuzdan genel olarak seçim sonuçları, özel olarak hemcinslerimizin başarısına alışmak kolay olmadı.
Bağıran, aşağılayan, azarlayan, hakaret eden, tehdit eden, öfke ile yönetilen, insanın hiçe sayıldığı, baskıcı, kavgacı üslup ve yönteme o kadar çok ki alışmışız ki yeni ortam ve iklime hemen uyum sağlamak, umut tohumların serpilip dallanıp budaklanmasına alışmak zaman alacak gibi…
Yine iyilik yapma, kucaklama, şefkat, sevgi, saygı gösterme, hor görmeme, yok saymama gibi kavramları o kadar özledik ki onlara alışmak da kolay olmayacak...
94 yıl sonra yaşanan atağın ve siyasette kadın eli ve kadın sesinin yankılarının ardında ne mi var?
3 Nisan 1930’dan 94 yıl sonra tanınan hakkın güncel adreslerinde dolaşırsak! Biz kadınların kişisel, tarihsel, politik ve toplumsal belleğimize kazınan hemcinslerimizin direncini! Tarihinde ilk kez kadın belediye başkanı seçen Üsküdar’da oyların yüzde 49. 90’nı alan Sinem Dedetaş’ın atıl gemileri denizlerle buluşturan başarılı genel müdürlük geçmişini! Afyonkarahisar’da 74 yıl sonra hasretin sona ermesini sağlayan Burcu Köksal’ın zaferini! Batman’da oyların yüzde 64,5’unu alan Gülistan Sönük ve Lice’de oyların yüzde 86.08’ini alan Dilek Diyar Özer’in başarısını sayabiliriz…
Tüm bunlara cam tavanları kırmak ne kelime, tuzla buz edenlerin, “yapmaz yapamaz!” sözlerini çürütenlerin el ele, omuz omuza, yürek yüreğe dayanışmasını ilave edebiliriz…
Umudun yeni adının ardında ne mi var dersek? Göçüp giden gençlerin bavullarını toplayıp kendilerini çok özleyen ailelerine kavuşma, “giderlerse gitsinler!” denilen hekimlerin beyaz önlüklerini kapıp ülkelerine dönme müjdesini sayabiliriz…
Kadınların gücünü anlayarak ve ondan ötürü ayağa kalkmasının, dostluk, arkadaşlık, omuzdaşlık, fedakârlık, dayanışma, gülümseme, dolu dolu ve sımsıkı kucaklaşma, hesap kitap yapmadan yardımlaşmanın yarattığı havayı katabiliriz…
İstanbul’a üs kuran bakanlara rağmen, ülkeyi baştanbaşa turlayan yöneticilere rağmen seçimlere damga vuran nedir diye yinelersek? “Tarlam nerede?” diyen köylülerin hayal kırıklığı, hüsrana uğrayan çiftçilerin kırgınlığı, umudunu iktidardan kesen emeklinin, hakkını alamayan emekçinin, zorlukla aldığı diplomasını duvara asıp umutsuzca bakan gençlerin isyanı ve dünyada gıda fiyatlan yüzde 7.7 gerilerken bizde yüzde 70,5 olmasının yarattığı bıkkınlık diyebiliriz…
Dikkate alınması ve değişmesi gerekenler…
Kaybedeceğini anlayınca yandaşa milyonluk ihaleler veren, son 75 günde 150 kişiyi işe alan, yakınlarına kadro açan, giderayak kasaları boşaltan, belediyelerin taşınmazlarını götüren, kaybettiği yerlerde seçimleri iptal eden, oyların yeniden sayılmasını isteyenlerin, kendisini Olimpos’un zirvesinde konuşlandıran yöneticilerin! Saraydan sahaya sürülen ve görev emri verilen bakanların! “Ortada sadece oy kaybı yok, kan ve ruh kaybı var!” diyen CB’nin, “İttifak gücüne güç ekledi!” diyen D. Bahçeli’nin zihinsel değişimi şart…
“Elveda koltuğum, jakuzili makam odam, sekreterim, özel kalem müdürüm, koruma ordum, son model makam arabam (arabalarım), işe soktuğum akrabalarım, ballı börekli ihalelerim, çantada keklik zannettiğim seçmenim!” diyen Behiç Ak’ın sözlerine kulak verme, göz atma şart…
Adına ister kapris ister, ister naz, ister ego, ister başarı, ya da özgüven deyin! Adı ne olursa olsun kadın görünmek ve görülmek ister. 75 belediye kadınlara emanet edilince göründük ve görüldük. Bu sonuç bundan sonra rahat edeceğiz, sorun yok demektir. Çünkü Atatürk’ün kızları mazbatalarını aldı…
Minik bir hayalim var: Şimdi çalışma ve el ele tutuşma zamanı. Seçmenin estirdiği rüzgârı, verdiği mesajı iyi okuma zamanı. Büyük Atatürk’ün her sözünü bir kez daha belleğimize silinmez harflerle kazıma zamanı. Gazi Kemal gibi cesur bir liderin yürekli adımlarına, cumhuriyete sahip çıkma zamanı. Üstü örtülü de olsa geçirdiğimiz toplumsal travmadan bir an önce kurtulma zamanı. Bayrampaşa’da 15 yıllık eşini öldürdükten sonra; “Ben bir cinayet işlemedim, bana bir cinayet işletti!” diyen kocanın açıklamasını unutmama zamanı…
Her sayfası dolu, her sayfası renkli- renksiz, canı ve yaşamın içinden bir kitap olan kadınların açılmaz denilen sayfaların iyi belleme zamanı. Yaşadıkları, mücadelesi, soruları, sorunları olan ama sonuçları pek de görülmeyen kadınların zaferini iyi görme zamanı. Okuması, yazması, konuşması, paylaşımı zor konuları masaya yatırma zamanı. Özetle altüst olan hesapları bozmaya devam zamanı…
Tüm okurlarıma iyi bayramlar dilerken, bir kez daha tüm başkanları kutlama, kadın başkanları alkışlama zamanı…
Not: Bu konuyu daha çok yazacağım, şimdilik mini bir özetle yetindim!