Korkusuz ve Kararlı Bir Komutanın Büyük Zaferi
"Gel de tarihin dönüm noktası olan, Milli Mücadele’nin önsözü sayılan, Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışı olarak görülen Çanakkale Zaferini yazarken duygulanma, onurlanma ve ağlama…"
Çanakkale’ye nereden bakarsak bakalım, öncelikle tüm kazanımlarımızı borçlu olduğumuz 57. Alay Komutanı 34 yaşındaki Mustafa Kemal’in öncülüğünde ve önderliğinde "vatan" diyen, "ulus" diyen, "bağımsızlık, özgürlük ve istiklal" diyenlerin yarattığı efsanenin ve kan ve can pahasına yazılan destanın adı çıkar…
Büyük Atatürk’ün önderliğinde savaşa katılmak için, vatan, millet, bağımsızlık ve özgürlük için ölümü göze alarak; kalemlerini, kitaplarını, defterlerini okul sıralarına bırakıp kılıçlarını kuşanarak cepheye koşan liseliler, tıbbiyeliler çıkar…
Şehit düşenlerin çoğu aydın ve okumuş olduğu için birkaç üniversite gömdüğümüz, dağa taşa, dosta düşmana "ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" diye yazdırdığımız büyük destanın adı çıkar…
14’de, 15’de, 20’de CONKBAYIRI’nda, KİLİTBAHİR’de, BELENTEPE’de, ÇiĞİLTEPE’de ölüme meydan okuyarak, canlarını veren fakat vatanlarından bir karış toprak vermeyenlerin yarattığı eşsiz destan çıkar
Çanakkale’de Türk askerine komuta etmiş olan Alman Generali Liman Von Sanders’in; “Çanakkale’yi bir asker olarak anlatmak imkânsızdır. Çelikten, manevi güçten, vatan aşkından bir insan yapısı ne demektir? Bu sorunun cevabı işte bu gösterişten uzak, sakin Anadolu çocuğunun kendisi idi. Ben onların yurtlarını ellerinden almaya gelenlere karşı hiçbir gaddarlıklarını görmedim. Yaralı düşmanları sırtlarında siperlere getiriyor, sargı bezi olmadığı zaman yedeği bulunmayan gömleklerini yırtarak yaraya sarıyorlardı” şeklindeki sözleri çıkar…
İngiliz, Avustralya ve Yeni Zelandalı askerlerin yenilgiyle cepheden ayrılırken Türk askerlerine bıraktıkları konservelerin üstüne yazdıkları; “Zehirli değildir, yiyebilirsin” şeklindeki notta görüldüğü gibi savaşan tarafların centilmence savaştıklarını göstergesi olan ifade çıkar…
Çanakkale’de şehit düşen Üsteğmen Zahid’in eşine yazdığı son mektuptaki; “Birincisi benim için katiyyen ağlama. İkincisi eşyamın listesi ilişiktedir, bunları sat, borçlarını öde. Üst tarafı ile bana mevlüt okut ve hakkını helal et!” şeklindeki özverinin, kahramanlığın, inancın, yiğitliğin özeti olan sözleri çıkar…
Ve Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale’de ölen ANZAC askerleri için 1934 yılında Avustralyalı ve Yeni Zelandalı annelere hitaben yazdığı mektup, tarihe düştüğü kayıt çıkar!
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın bağrındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Şeklindeki dağa, taşa, arşivlere kazınan ve zafer kazanan bir komutandan çok, uygarlık meşalesi taşıyan bir liderin ulaşılmaz sözleri çıkar…
18 Mart 1918 aradan bunca yıl geçmiş. Gel de tarihin dönüm noktası olan, Milli Mücadele’nin önsözü sayılan, Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışı olarak görülen Çanakkale Zaferini yazarken duygulanma, onurlanma ve ağlama…