Bakan Tekin'in Unuttuğu Bir Şey Var!
“Okullar, üniversiteler duvar! Laik eğitim yaralı, maarife ayrıcalık tam hızken eğitime değinmeden olur mu?”
Yeniden merhaba! Ya da nerede kalmıştık?
İzin yaptığım 15 günde neler mi oldu? Ne olmadı ki? Göze alışlar arttı, vazgeçişler çoğaldı, diyalog kapılarına duvar örüldü, eğitimden sağlığa hayal gücümüzün yetmediği olaylar yaşandı, tarifi ve tanımı zor da olsa bildiklerimize bilmediklerimiz ilave edildi. O nedenle bu yazımı kısa bir izin sonrası, özlediğiniz(!) yazarınızdan sizlere çok ve değişik konularda dev bir hizmet sayınız!
Sırayla gidip tarımdan girersek; Ülkemizde 40 bin yabancı çoban var, Ticaret Bakanı bu sayı yetmezmiş gibi Afganistan’dan çoban almak için görüşmeler yapıyor. Afgan çoban 1200 dolar alıp ayda ailesine 750 dolar gönderiyor. Biz ise tarımı bitirmekle övünmeye devam ediyoruz.
Bu arada geçiş garantisi, yolcu garantisi, hasta garantisi, satış garantisi verdiğimiz hastane, köprü ve havaalanlarına borç ödüyoruz. Hazine ve Maliye bakanı müjdeyi vererek; “Büyük bir ihtimalle ekonomi düzelecek!” diyor, diyebiliyor.
Çok yazılıp çizildi ama eksik kalmayalım. CB NATO Zirvesine 5 uçakla çıkartma yaparken; milli geliri 50 bin EU olan Finlandiya Cumhurbaşkanıyla, milli geliri 55 bin EU olan İsveç başbakanı aynı uçakta geliyor, yıllık ulusal gelir olarak onların beşte biri olmamıza rağmen biz 5 uçakla gidiyoruz. Aile Bakanı ise; “17 milyon kişi devletten yardım alıyor!” Diye açıklama yapıyor. Önemli mi, ya da kime ne?
Önemli olan ve kime ne olmayan bir gerçek var o da şu; Araştırmalar dünyanın en mutlu ülkeleri olarak Finlandiya, Danimarka, İzlanda, İsveç ve Norveç’i sıralıyor. Adı geçen ülkeler itibardan tasarruf etmeyi öğrenmemişlerse de bize ne?
Sağlığa gelirsek! Sağlıktaki şiddet bitmediği için, 15 bin hekim ülkemizi terk ettiği için TTBB Dr. Alpay Azap; “Şiddet yasası acilen getirilmeli, hekimlere sahip çıkılmalı, çünkü insan kaybı lüksümüz yok!” şeklinde açıklama yapıyor.
Okullar, üniversiteler duvar! Laik eğitim yaralı, maarife ayrıcalık tam hızken eğitime değinmeden olur mu?
22 yılda 20 bin 243 köy okulunu eğitime kapatan yönetim, İzmir’den Iğdır’a 6 ilde daha 42 köy okuluna kilit vurmaktan çekinmedi. Yetinmeyerek yemedi içmedi Fransız okullarına nota verdi, Ankara ile Paris arasında nota krizi yaşandı! “Ya din bilgisi ve ahlak dersini okutursunuz, ya da Türk öğrencileri alıp başka okullara kaydederiz!” dedi. Onlar da çok korktu!
Sanat ve bilim temelli nitelikli eğitimden uzaklaşmayı ilke edinen yönetim sanat ve bilim temelli eğitim sayesinde 2015 yılında Nobel kimya ödülünü alan Aziz Sancar’ın; “İlkokulda olağanüstü öğretmenlerim vardı. Çoğu Köy enstitüsü mezunu idealist insanlardı!” sözünü de unutmuş ya da önemsememiş görünüyor. Tüm bu olup biteni anlıyor muyuz? Hadi anladık diyelim umursuyor muyuz?
Daha sayayım mı? Yok, saymayayım, konuyu sürdürmek adına tam da burada Cumhuriyet’in ilk yıllarına döneyim.
Kurtuluşta ve kuruluşta emeği olan vazife kuşağından dönemin MEB Mustafa Necati yeni atanan öğretmenlere yazdığı mektupta şöyle der; “Değerli Meslektaşım! Artık mektep hayatın sona ermiş oluyor, hakiki mücadele hayatına girmiş bulunuyorsun. Ülkemizde okuma yazma bilmeyen bir fert bırakmayacak kadar gayretle çalışmak mecburiyetindesin. Bunun için yeni Türk harflerini çabuk öğren, hemen herkese öğretmeye başla. Her yerde, her gördüğüne kadın, erkek, fakir, zengin, çiftçi, tüccar, köylü şehirli ayırmadan yeni harfleri hemen öğreteceksin.”
O nedenledir ki Atatürk Mustafa Necati’nin genç yaştaki ölümünü duyunca hıçkırarak ağlamış; “Ah o ne evlattı o” demiştir.
Gelelim Başöğretmen Atatürk’ün ne dediğine? “Emperyalizmle gerçek mücadelenin yolu askeri ve siyası değil, eğitimle olur.”
Demem o ki; Bakan Tekin’in unuttuğu bir şey var! Yüreğinin yangın yerinde atanmayı bekleyen öğretmenler yurdun her karış toprağında çiçekler açmaya devam edecekler. Çünkü onların başöğretmenleri de, gidecekleri yol da bellidir. Merak buyurmayın ve rahatsız olmayın Sn. Bakan! Anlaşılmayan anlaşıldı mı?