'Önemli Olan Yaşamımızdaki Yıllar Değil, Yıllarımızdaki Yaşam'
"Kendi adımıza kadrini, değerini, kıymetini pek de bilmediğiniz sanatçılara uzaktan da olsa bir minnet selamı yollamak çok mu zor?"
Olup biteni, olanı bitmeyeni görünce! Yılın son yazısı için nereden başlayıp, nasıl ve ne anlatacağımı bilemedim. İyisi mi günlük siyasetten çıkıp; Nitelik, duyarlılık, emek, özen, aşk, sevgi, empati, tutku isteyen bir yolculuk sayılan sanatın sayfalarında dolaşalım. Yazının başlığını da Abraham Lincoln’den alalım! Neden bu başlık derseniz? Yazıyı okumalısınız…
Her şeyini, attığı adımları, geldiği yeri, duruşunu, dünya görüşünü, kadın- erkek eşitliğine olan inancını ve daha fazlasını; Büyük Atatürk’ün attığı adımlara ve Cumhuriyete borçlu olan biri ve bir tiyatro tarihi hocası olarak! Farklı kuşakları bile ortak paydalarda buluşturan, yürekteki sanat kıvılcımlarını ateşleyen, bir avuç insanın çabalarıyla ayakta duran sanata ait bir sayfa açmanın zamanı bugün.
Ne istediğini, bıkmaması gerektiğini, azmi, yaşam boyu ve izleyerek öğrenmeyi, bitmeyen eğitimi ve dinmeyen enerjiyi, daha iyisini, daha güzelini, daha hızlısını gerçekleştirme tutkusunu, güven ve yaratıcılığı, dinamizmi, insanlara ve duyguları dokunmayı, gençlere öncülük etmeyi, hep ileriye bakmayı, hayata bakışı, “yaparsın” inadını harmanlayan bir uzun yolculuktur sanat…
Eğer sanatın ortak ve evrensel diline inanıyor, müziğin attığı köprülerin sağlamlığını biliyor, insanların tiyatroda, operada, konserde, bale gösteriminde ortak paydalarda buluştuğunu! Aynı ezginin halayında el ele tutuştuğunu, müziğin ritmiyle dans ettiğini, şarkı sözlerine eşlik ettiğini! Sonra da tanımadığı insanlarla sahneye beğeni dolu bakışlar atarak birlikte alkışladıkları görsel ve işitsel bir eylemdir sanat…
Sanat böyle bir şeyse koridorlarında dolaşmaya devam…
Madem dolaşmaya çıktık! O halde sakıncalı sayılmanın, dışlanmanın, düşman ilan edilmenin, hain damgasıyla yaftalanmanın çok kolay ve yaygın olduğu günümüzde direnen sanat erbabına selam çakmanın tam da zamanı.
Hani bazılarında bir kısmı, çok azında tümü olan evrensel özellikler vardır. Nedir onlar? Gençlik, asalet, terbiye, duygu, efendilik, iyilik, incelik, nezaket, dürüstlük, dinamizm, kararlılık, mizah tutkusu, dostluk, değerlere bağlılık, doğruluk, sadakat, ekip ruhu vb. bunların çoğuna sahip az sayıda sanatçımıza iyi ki varsınız demenin tam da zamanı.
Sanatın özünde muhaliflik ve eleştiri vardır. Özellikle tiyatro insana görme, algılama, sorgulama, düşünme, yorumlama, değerlendirme yetisi kazandırır. Zaman içinde bu yaşam biçimine dönüşür. Gerçek sanatçıların ne bedeller ödediği, ne gibi imkânsızlıklarla boğuştukları, nelerle savaştıkları, ne emekler verdikleri malum. Çünkü düş gücü sınır tanımaz, sanat çaba gerektirir, bilgi, birikim, emek, aydınlık için karanlıkla savaşım sanatsal dallarda şarttır.
Gelelim işin yazma boyutuna…
Yazmak zor bir uğraştır. Zamanını, aklını, bilgini, enerjini, kendini, tanıklıklarını, gözlemlerini katarak, sınırları zorlamak kolay olur mu? Yazdıkça iş zorlaşır, sorumluluklar artar, beklentiler büyür, düşünme, sorgulama, yetinememe tüm yaşama hâkim olur. Yazdıkça yaşamın özüne inmek, yoğun bir çaba ve eylem içine girmek gerekir. Disiplinli olmak, zamanı iyi kullanmak, notlar almak, unutmamak, abartmadan ayrıntıları yakalamak gerekir. Tüm bunlar okunduğu kadar kolay ortaya konmaz. Doğru sözcükleri seçmek bazen saatler, günler alır. İnsanlar gezip tozup eğlenirken masadan kalkmadan, dost özlemiyle yanıp tutuşarak yazıp durmak, sesi bazen kısıp, bazen yükseltmek, bazen hıçkırıklara boğulup, bazen savrulup, bazen durulup, bazen dirilip, sık sık yorulmak yazın yolculuğunun olmazsa olmazlarıdır.
Bu zorlu sürecin bitiminde yazı, makale, kitap, yorum, değerlendirme adı neyse biter ama sen de bitersin. Sonra ne mi olur? Okunurken senin duyamayacağın bir sessiz bravo ya da atılan bir e-posta, gelen bir mesaj, içten bir yorum tüm yorgunlukları alıp götürür ve senin en büyük ödülün işte o olur…
Kişisel olarak yazma nedenlerimin başında ne mi gelir?
Bu soruyu katıldığım bir TV programında yapımcı Canan Öztanık sordu? O güne kadar hiç düşünmemiştim ki neden yazdığımı! Dilimden şunlar döküldü; “Gezip görmenin insanı zenginleştirdiğini ve sadeleştirdiğini bildiğim için, yazıya dökmek ve paylaşmak isterim. Bir ülkenin sadece dağlarıyla, ağaçlarıyla, denizleriyle olmadığını, bir ülkeyi ülke yapanın sanatçıları, yazarları, kültürü olduğunu bildiğim için izlenimlerimi yazmak isterim.” Gittiğim bazı ülkelerde yer ve yol açanın, ona katma değer sağlayanın, yaşamı değiştiren ve güzelleştirenin, bayrağını yükseltenin sanat olduğunu gördüm. Brezilya’nın sambalarını, Arjantin’in tangolarını, Azerbaycan’ın halk danslarını, Tunus’un iç acıtan ezgilerini hep bu gözle dinledim, izledim ve alkışladım…
Bunun adı sanatın ortak dili değilse nedir?
ABD’de dinlediğim “Bir başkadır benim memleketim” adlı şarkıyla memleketime bir selam yolladım. Suriye’de dinlediğim “Sarı gelin” adlı türküyle içimi çekerek annemi andım. Arjantin'de dinlediğim “Ayrılık” adını taşıyan Azeri mahnıyla ata topraklarına dalıp gittim. Brezilya’da dinlediğim “Üsküdar’a gider iken” adlı şarkıya eşlik edip oynayınca coşkulu bir alkışla karşılandım. Tunus’ta dinlediğim “Şehnaz longayla” ülkemin klasik müziğine bir kez daha hayranlık duydum. Viyana’da gördüğüm “Tarkan posteriyle” yaban ellerde pop sanatçımızla övündüm. Bu duygularım sanatın ortak sesi değilse neydi? Tüm bunları yaşarken sel gibi, ip gibi akan, gözyaşlarımı, sevinç çığlıkları attıran, müthiş coşkumu, şaşırtan, gülümseten, düşündüren, duygulandıran iç sesimi anlatmam olanaksız.
Özetle! Gidip görenlerin yurtdışında duyduğu, ülkesine ait bir ses, bir tını sırasında gözlerine dolan yaş, göğsünü kabartan coşku kendi sanatçılarına bir teşekkür borcu değilse nedir? Kendi adımıza kadrini, değerini, kıymetini pek de bilmediğiniz sanatçılara uzaktan da olsa bir minnet selamı yollamak çok mu zor?
Dilek notu: Eğitimin, bilimin, çağdaşlığın dışlanmadığı, bizi bu coğrafyada güçlü kılan Büyük Önderimizin izinden gitmenin esas alındığı, sorunları az, sorumluları çok ülke hayalimizin gerçekleştiği aydınlık ve esenlik dolu günler dileyerek yeni yılınızı kutlarım…