Övmeye ve övünmeye devam…
Dünyada dikkat çeken liderlerimiz neden tüm festivaller yasaklansın bildirilerine, konserlerin iptaline, heykellerin kaldırılması istemine sessiz ve kayıtsız kalır!
Liderlik vasfıyla, diplomasi yeteneğiyle, sınırları zorlayan cesaretiyle, çıkışları ve restleriyle, her dediğini yaptırmasıyla dünyaya meydan okuyan, batının dikkatini çeken yöneticilerimiz acep bu artılarını neden ülkenin refahı için kullanmaz, hep batıya gösterir, batıda da sergiler?
Dünyada dikkat çeken liderlerimiz neden tüm festivaller yasaklansın bildirilerine, konserlerin iptaline, heykellerin kaldırılması istemine sessiz ve kayıtsız kalır!
Bireylerin aidiyet duygusunun ciddi anlamda körelmesi, umutların ve beklentilerin azalması, yaşama sevincinin yerini büyük bir boşluğun ve hüznün alması, insanların giderek arayışa girmesi onların ilgi alanına neden girmez?
Evet! Kazanmak ve kaybetmek siyasiler için önemli olabilir. Asıl faturayı ödeyenler ne olacak? Onları düşünen var mı? (Yanıtınızı ve yorumunuzu duyar gibiyim!)
Oysa bizler onların ne dediğini anlamasak da, ne istediğini çok iyi bilsek de; ne dediğimizi anlayan, ne istediğimize kulak veren, ayağı yere basan projeler üreten, gözü tok, dili yumuşak, öfkesini kontrol eden, had bildirmeyen, ayar çekmeyen, çemkirmeyen, bağırıp çağırmayan yöneticilere büyük ihtiyaç duyuyoruz.
Sırada manşet turu var!
TESK açıklama yapıyor: Her ay 10 bin esnaf kepenk kapatıyor.
İŞKUR açıklama yapıyor: 2023’ün ilk 5 ayında 700 bin emekçi işten atıldı.
FAO açıklama yapıyor: Dünyada gıda fiyatları ucuzluyor, Türkiye’de artıyor.
CB Yardımcısı Katar haber ajansına açıklama yapıyor: “Türkiye ve Katar arasındaki ortaklık dünyanın en başarılı ortaklıklarından biridir. Bu ortaklık en zorlu sınamalardan daha da kuvvetlenerek çıktı. Artık birbirini tamamlayan iki ülke olmanın daha ötesine geçen bir kader birlikteliğine dönüştü!”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı açıklama yapıyor: “Yardım alan yoksul aile sayısı 3.7 milyona ulaştı!”
CHP Genel Başkanı açıklama yapıyor: “Kazanamadık ama gücümüzü koruyarak çok az farkla kaybettik! CHP’nin değişime değil, yenilenmeye ihtiyacı var!”
Sırada muhalefete sorular da var!
Bu ve benzeri açıklamalar üzerine sayın genel başkana pahalı danışman ordusundan birisi kalkıp; “Değişim ve yenilenme koltukları bırakmakla olur!” dedi mi, diyebilir mi? Ya da gemiyi limana götürme sorumluluğu üstlenmeden önce helalleşme mesajlarıyla, mistik göndermelerle, klişe sloganlarla, devşirme danışmanlarla göz kırpan değil, ayağı yere basan politikalar üretmeyi neden düşünmediniz? Diye hatırlatabilir mi? Böyle bir şey olmayacağına göre iş başa düştü onların soramadığını biz soralım! Dünya, ilimde, bilimde, sanatta, yaratıcılıkta birbiriyle yarışırken; Ülkemizdeki festivallerin, konserlerin, oyunların yasaklanması, kız ve erkek çocukları eğitimde birbirinden ayırılma girişimleri hakkında, eğitimin rayından çıkarılmasıyla ilgili konuda parti ne düşünüyor, ne yapıyor, tutumu nedir? Kısa vadede ne gibi öneri paketleri açıklanacaktır? Kadın- erkek eşitliği, laik eğitim, cumhuriyet değerleri hakkında duruşunuz nedir? Bitmedi. Biter mi?
Başta KDV olmak üzere, MTV’den akaryakıta, telefondan sigaraya, pasaporttan harçlara, at yarışlarından şans oyunlarına, temizlik ürünlerinden mutfak malzemelerine, yüzde 48 artış gösteren inşaat maliyetinden artırılan vergilere kadar halka bu denli yüklenilmesine karşı neler söylenecektir?
Astronomik zamlardan kıvranan yurttaşa, sadakaya değil insanca yaşamaya ihtiyaç duyan emekliye, açlık sınırının altında yaşam savaşı veren emekçiye, BAE’ye bağlanan umutlardan, Katar’dan gelecek sıcak para için ikna turlarına kadar bunca başlık için parti ne gibi eleştiriler getirecektir?
Aklımıza geldi, paylaşmadan olmaz! Günü kurtaran açıklamaların, gündemi meşgul eden konuşmaların, toplumun dikkatini başka konuya çekmenin artarak sürdüğü ülkemizde! Yunanistan’ın nüfusu 10 milyon 423 bin, İsveç’in 10 milyon, Portekiz’in 10 milyon. Biz onların nüfusu kadar sığınmacımızla övünüyor, hala bıkıp usanmadan sığınmacılara ev sahipliği yapmayı sürdürüyoruz. Bu arada Suriyeli sığınmacı sayısı Hatay’ın nüfusunu geçti. Getirisi yerine götürüsünü düşünmeden, başımıza açtıklarını ve açacaklarını görmeden, işin demografik ve sosyolojik boyutunu hesap etmeden, ekonomik, toplumsal, siyasal, kültürel ve güvenlik tehdidini yok sayarak daha ne kadar cömert ev sahipliğimizi sürdüreceğiz? Demem o ki; Bazen her zamankinden daha çok temkini, tedbirli, ihtiyatlı olmak şart…
Muhalefetin aklına gelmese de bizim aklımıza gelen şu! Keşke seçim öncesinde bulunan ve gösterişli seçim şovları olduğu kısa sürede anlaşılan doğal gaz müjdeleri, zengin petrol yatakları keşifleri, AB’ye giriyoruz açıklamaları yine yapılsa! En azından bir süre oyalanır, rahat nefes alır, mutlu olurduk.
Nokta: Saygıyı, vefayı, değer bilirliği yaşam biçimi sayanların azaldığı, ya da unutulduğu günümüzde, fiziksel, kültürel, psikolojik zenginlik sayılan ve insanların gelişiminde büyük yeri olan kültür kurumlarının göz ardı edildiği ülkemizde başkaca ne söylenir bilmiyorum. Bilen var mı onu da bilmiyorum! Bildiğim o ki son noktayı onlarla koyalım…
Son nokta: Fazıl hüsnü Dağlarca ve Cemal Süreya aynı dönemde Kadıköy’de yaşıyorlarmış. O günlerde Cemal Süreya, saygısını iki dizeyle şiire dökerek şöyle demiş; “Kadıköy’de hep ceketim ilikli dolaşıyorum/ Dağlarca’yla karşılaşırım diye!”
Siz bu vefaya, saygıya, alçakgönüllülüğe, kadir kıymet bilmeye bakar mısınız?