“Özgürlük Ateşi” adlı oyunun düşündürdükleri…
Oyun boyunca gündüzler geceler, hüzünler öfkeler, isyanlar sevinçler, en çok da gözyaşı ve alkışlar arasında gidip geldik diye ilave etsem! Az olur…
Bakırköy Belediyesi başta özel gün ve haftalarda olmak üzere anlamlı, etkili, yerinde, toplumun beğenisine hitap eden etkinliklere ev sahipliği yapmada çok başarılı bir belediye. Söyleşiler, konserler, sergiler, imza günleri, halk oyunları gösterileri, spor karşılaşmaları, tiyatro oyunları belediyenin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Bu etkinliklere bazen konuşmacı olarak, bazen izleyici olarak katıldığımdan birebir tanıklık ediyor ve zaman zaman keşke Bakırköy’de otursaydım diye iç geçiriyorum…
30 Ocak Salı akşamı BBT’nin (Bakırköy Belediye Tiyatroları) sahneye koyduğu “Özgürlük Ateşi” adlı oyunun galasına davetli idim. Havanın soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen biz salonu dolduranlar sözcüğün tam anlamıyla zaman tüneline girip, bir ulusun diriliş öyküsünü, arkasındaki güçlerin azmini, inancını, yokluklarla savaşımını ve Büyük Atatürk’ün yorulmak bilmeyen mücadelesini, ulaşılmaz vatan aşkını son derece yetkin bir kadrodan izleme şansı yakaladık…
Nefesimizi tutarak izlediğimiz oyunda ülkemizin tarihini dünden bugüne destansı ve görsel bir şölen tadında gezip gördük desem! Ülkemizin kaderini değiştiren Gazi Mustafa Kemal’in kimi zaman dramatik, kimi zaman trajik, ama hep kararlı yönetim felsefesine zamanı ve mekânı alt üst edecek şekilde bir kez daha tanıklık ettik diye ilave etsem! Oyun boyunca gündüzler geceler, hüzünler öfkeler, isyanlar sevinçler, en çok da gözyaşı ve alkışlar arasında gidip geldik diye ilave etsem! Az olur…
Büyük bir liderin vasıflarını, diplomatik başarısını, yönetimdeki ustalığını özel örnekleriyle, o güzelim, o görkemli Cumhuriyet’imizi, o aşılmaz ve aşınmaz Gazi Mustafa Kemal’i usta aktörler tarafından sahnelendiği oyunda gözlerim ağlamaktan, ellerim alkışlamaktan kıpkırmızı oldu desem. Yine az olur…
Oyundan Aklımda ve Damağımda Kalanlara gelince…
2024 Türkiye’sinin bu zorlayan, ayrıştıran, dışlayan, ötekileştiren, toplumun büyük kesimini uykusuz ve huzursuz bırakan yönetim anlayışında sahnelenen bu oyun, gerek kurgusu, gerek zamanlaması, gerek sahneleniş biçimiyle önemli ve çok doğru bir örnektir. Arkasındaki imza ise bugüne dek sergilediği duruş ve tutumuyla bilgisini, oyunculuğunu ve yürekliliğini kanıtlamış, yıllarını tiyatroya adamış, üretmekten hiç vazgeçmeyen ve oyunda pek çok rolün hakkını vererek canlandıran Aytekin Özen’dir. Usta oyuncu bu değerlendirmesiyle de; “Bu bir tiyatro oyunundan öte, saygı duruşu niteliğinde bir anlatıdır” diyerek noktayı koymuştur.
Atatürk rolünde Alper Altuner, Zübeyde Hanım rolünde Sevgi Gemici, İsmet İnönü rolünde Doğuş Can Uzun, Kara Fatma rolünde Eda Özdemir izleyenlerden tam not almış ve “helal olsun” dedirtmiştir. Oyun; her sahnesiyle, her yorumuyla, genç- yaşlı tüm oyuncularının sergilediği oyun gücüyle salonu ateşlemiş, salonla bütünleşmiş, ülkenin geçmişi ve Cumhuriyet kuşağının yaptıkları, dünden bugüne sergilenirken hedef on ikiden vurulmuştur. Böylece bir kez daha düşünsel DNA’larımızda Atatürk oldukça, Onunla sorunu olanlara karşı sorumluluğumuzu daha da artırmış, Büyük önderimizin derslerle dolu yaşam öyküsü bizi daha dingin sahalara ve ortamlara götürürken bir kez daha; hem okul, hem ekol, hem idol, hem örnek, hem öncü olan kaç kişi var dünyada dedirtmiştir…
Yazar ve tiyatro tarihi hocası olarak bu özgün oyunda gördüklerimi, yaşadıklarımı, tanık olduklarımı paylaşmayı sorumluluk olarak görüyorum. Ama sözü nasıl sürdüreceğimi, hangi sahnelerin altını çizeceğimi bilemiyorum! Sevginin, dayanışmanın, paylaşmanın, harman olduğu, özgüvenin ve sanat aşkının iç içe geçtiği sahnelerden mi başlasam? Varlığıyla içimizi ısıtıp, yokluğuyla üşüten o dev ve devrimci lideri konu alan bu oyunun bugünlerde oynanmasının onurunu ve coşkusunu mu anlatsam? Oyunu içerik olarak dikkate aldığımızda; yazarından yönetmenine, dekorundan kostümüne, ışığından efektine her alandaki emeği ve titizliği için çaba gösteren yetkin ekibi mi kutlasam? Günlerdir ne kadar uyuduğu bilinmeyen bir kadronun hiç yorgunluk hissi duymadan büyük bir coşkuyla sahnelediği oyunda, özgün anlatım tekniğiyle geçişleri kolaylaştıran müzik seçimiyle Ebru Mine Sonakın ve Adem Elkaya’dan mı söz etsem? Türk insanının zekâsını, Türk köylüsünün vatan aşkını, Türk kadınının fedakârlığını müthiş oyun güçleriyle canlandıran Özge Çatak, Ercan Koçak, Burç Ara, Murat Şenol, Can Esmeray, Arda Akyüz’ün oyunculuklarını mı alkışlasam? Bilemedim.
Bildiğim o ki; Huzur veren, iyileştiren, buluşma, kucaklaşma, şefkat, duyarlık, sarıp sarmalama sağlayan bu oyunda; Sadece kulağa değil, göze de hitap eden dekora, insanı alıp götüren ve derinden düşündüren kostümlere, ardındaki enerji, disiplin, bilgi, sanat aşkına, sık sık salondan yükselen alkışlara ve beğeni sözcüklerine dikkat çekip, işin arka planına ve mutfağına da dalmalıyım…
Kostüm tasarımında Gönül Ataman, dekor tasarımında Onur Birinci, müzik tasarımında Uğur Çerkezoğlu, ışık tasarımında İlker Dursun, afiş- broşür tasarımında Savaş Çekiç, efektte Hakan Gületınmaz, sahne tekniğinde Emre Demir, aksesuarda Murat Demirtaş- Süleyman Güngör- Zekeriya Konya, ışık kumanda ekibinde Bahadır Veznedar ve Güner Şen, seste Erdal Tok, kostümde Filiz kaplan ve Tamer Kılıç’ın başarıları müthiş bir sabır ve özverinin eseri. Ellerine, emeklerine sağlık…
Kutlama notu: Bir oyunu sahnelemek, bir yapıtı perdeye taşımak, bir eseri yaratmak kolay mı? Kolay olur mu? Tema, metin, beste, şarkılar, koreografi, oyuncular, enstrümanlar, dekor, kostüm, ışık, aylar süren emek, çaba, parasal yatırım, nerede sahneleneceği, hangi koşullarda sunulacağı, nasıl tanıtım yapılacağı vb. Tabi ki her oyun, ya da gösteri büyük bir emek ve ekip istiyor. Oyunu izlerken ana kadronun, teknik kadronun, müzik, ışık, makyaj, dekor, reji, kostüm ekibinin ciddi bir özen ve çaba gösterdiğini gördüm. Emeği geçen herkesi kutlarım.
Emeğe saygı notu: Oyunda gözlem var, çocukluk anıları var, duygular, düşler, hayaller var, acılar, sevinçler, kâbuslar çevreye, koşullara, dünyaya ayna tutmak ve meydan okumak var! Dolayısıyla; Tıkır tıkır işleyen koreografisiyle, konuyu içselleştiren ve başarıyla sergileyen oyuncularıyla, göz dolduran, yürek kabartan sahneleriyle, oyunun tüm yükünü üstlenen ve omuzlarında başarıyla taşıyan oyuncularıyla gerçekten dört dörtlük bir oyun “Özgürlük Ateşi”. Sonrası? Sonrası mı? Sahnede! Başta yazarı, sahne yönetmenini, oyuncuları kutlarım…
Öneri notu: Çok ihtiyacımız olan bir dönemde toplumsal nabzı elinde tutan, düşündüren, nereden nereye sorusunu sorduran, sorunu, derdi, tasayı, acıyı aracısız hissettiren, seyirciyle buluşturan bu oyunu hemen izleyin derim. Baş döndürücü bir uyum, inanılmaz bir iç ve dış ses, müthiş bir oyunculuk, bitmeyen alkışlarla uğurlanan bu oyun için ajandanıza not düşün derim. İnsanı acı acı düşündüren, burnunun direğini sızlatan diyaloglarıyla, yüreği ele geçiren, tutkunun, çalışmanın, umudun buluştuğu bu zorlu ve zorunlu konuyu başarıyla sahnelerken yalnızca meslektaşlarına değil herkese ilham veren ekibi izlerken bana hak vereceksiniz…
Dilek notu: Özgürlük Ateşi adlı oyunun yolu ve şansı açık olsun, festivallerde turnelerde sık sık görelim, ödül alacakları günü bekleyelim. O gün geldiğinde benim aklım da, fikrim de, yüreğim de o törende olacak. Sözzzz.
Hatırlatma notu: Yeni seçilecek Bakırköy Belediye Başkanı bence çok şanslı, hazıra konacak ve yorulmayacak. Alt yapı hazır, teknik ekip güçlü, sanatçılar deneyimli, takım ruhunu benimsemiş personel, işinin ehli kadrolar hazır, sistem tıkır tıkır işliyor, Bakırköy halkı sanata ve sanatçıya duyarlı, böyle bir kadro ve ortam herkese nasip olmaz…
Dayanışma notu: Gözlerim dolu, boğazımda bir yumrukla salondan hüzünle ve karmaşık duygularla ayrılırken aklımda ve dilimde N. Hikmet’in dizeleri çınlayıp durdu; “Dostların arasındayız, güneyin sofrasındayız!” Neden mi? Kadın ağırlıklı yönetimin ilgisi, duyarlılığı başta olmak üzere; Tiyatro müdürü Yasemin Barazi ve tiyatronun halka ilişkiler sorumlusu Talin Özdemiryan ağırlamadan uğurlamaya saatlerce oturmadan, konuklarla tek tek ilgilenerek sergiledikleri zarif ve içten ev sahipliği özel olarak ilgiye ve övgüye değerdi.
Tebrik ve teşekkür notu: Sanata ve sanatçıya her daima arka çıktığı için teşekkürler Bakırköy Belediye Başkanı Sn. Dr. Bülent Kerimoğlu! İnsanın içine işleyen ve onu soluksuz bırakan bu görsel ve düşünsel sunum için tebrikler BBT…