Şimdi Bunları Sıralamanın Tam Sırası!

"Yoksulluk sınırının 75 bin TL’yi, açlık sınırının 24 bin TL’yi geçtiği ülkemizde ömrünü ucuzluk kuyruklarında ya da iş arayarak geçirenlerin durumu ortada!"

Halkın büyük çoğunluğunun hali ortada. Üreticinin, çiftçinin, sanayicinin hali pürmelali ortada! Geçinemeyen ve çırpınan emeklinin, mutsuz çiftçilerin, umutsuz gençlerin, iş arayan 65 (!) yaş üstünün, iş bulamayan üniversite mezunlarının, düşük ücretlinin, emekçinin, açlık sınırında yaşayanların, çocuklarının eğitiminden, mutfak giderlerinden ve ulaşımdan kesen 40 milyon yurttaşımızın hali ortada!

75 ilimizde 100 bini aşkın öğretmen açığı varken, atanamayan 1 milyona yakın öğretmenin hali ortada! Yoksulluk sınırının 75 bin TL’yi, açlık sınırının 24 bin TL’yi geçtiği ülkemizde ömrünü ucuzluk kuyruklarında ya da iş arayarak geçirenlerin durumu ortada!

Yine 9 yıldan beri Anıtkabir’e uğramayan buna karşılık ABD’den Afrika’ya 7 kıtada 100’den fazla ülke gezen DİB’in seyahat ve gezi merakı ortada! Diyanet’in seyahat acentesi Vakur Turizm’in adının hakkını verircesine yurttaşlara rota çizip, keyfini çıkarın diyerek İsveç’te tatil önerisi ortada! Diyanet Tv’nin Ramazan ayında iftar ya da sahur yaparken; “badem, ceviz, avokado, yumurta, hurma, bol yeşillik yiyin!” şeklindeki nasıl beslenmemize dair önerileri ortada!

208 üniversitenin pek çok bölümünde profesör ve doçent yokken YÖK’ün ne düşündüğü ortada! Yüzde 63’ü işsiz olan jeoloji mühendislerinin, her yıl 30 bin mühendis mezun eden ve 170 ayrı mühendislik eğitimi veren mühendislik fakültelerinin hali ortada!

Acaba temel siyasi hatlar mı çiziliyor, temelleri sarsacak hatalar mı yapılıyor?

Batıda, özellikle de bilinçli toplumlarda geçmişin, değerlerin hiç unutulmadığı, hele de Büyük Atatürk’ün gücünü ve güncelliğini hep koruduğu bilinirken, O’nun sarsılmaz bir çatı, sırtımızı dayadığımız en sağlam duvar, önümüzü aydınlatan en güçlü ışık olarak varlığını sürdürdüğü görülürken yönetimin bakışı ortada!

Kurumlar yerinde, yönetenler özel seçilmiş, her anlamda ve her alanda itibardan tasarruf edilmiyorken işlerin nasıl yürüdüğü, daha doğrusu neden yürümediği ortada! Halkımızın neden sefil ve perişan olduğu, çalışma yaşının neredeyse 4’e kadar indiği, çalışan her 7 kişiden birinin çocuk olduğu, 2002’den bu yana ülkemizde 20 bine yakın çocuğun doğum yaptığı gerçeği ortada! Tüm bunların nedeni, yani genç işçi ölümlerinin, erken yaşta zorla evlendirmelerin, çocuk işçiliğinin nedenleri ucuz işgücü, ekonomik koşulların zorlaması vb. gibi sıralananlar ve unutulanlar ortada!

İşin siyasal, toplumsal, kültürel değişiminden geçtik; Belirsizliklere ve beklentilere ne demeli?

Sağlıktan hukuka, eğitimden ekonomiye hal böyle iken CB için yol arkadaşlarından; “Küresel siyasi gücünden ötürü batı sıraya girdi!” şeklinde insanın içini açan, umut veren bir açıklama gelmesi bu dönemde çok değerli! İddia edildiği gibi imkan ve kabiliyet kuşkusuz ki yönetim erbabının olmazsa olmazıdır. Tıpkı halkın gerçekler, düşler, hayaller ve açıklamalar arasında yaşadığı şaşkınlık gibi…

Yine Prof. Alkin’in; “CB’nın; Güçlü, kararlı ve vizyoner liderliğinde Türkiye’nin 'devletler süper ligine' kalıcı bir şekilde yükselişini gururla, kıvançla takip ediyoruz. CB ülkemizin ayaklarına bağlanan prangaları paramparça eden dirayeti ve azmiyle 22 yıllık ilerliğinde pek çok devrime imza attı, mega yatırımlarıyla milli gelir, ihracat hacmi, teknolojik hamleleriyle ülkeyi en iddialı ülkeler arasına güçlü, kararlı ve vizyonerliğiyle çıkardı, küresel itibarımıza Erdoğan’a borçluyuz” şeklindeki sözleri, insanın ayağını yerden kesen açıklamaları gün ve gelecek adına çok gurur verici…

Örnekler mi? Siz sabredin ben sayayım.

Önemli ayrıntı: Ülke gündemine bakıp, olup bitenleri görüp, açıklama ve konuşulanları duyunca; Hal ve durum bu kadar mı gerçekçi yansıtılır? Yapılanlar ve yapılacak olanlar bu kadar mı net gözler önüne serilir diye düşünüp duruyor insan…

Daha önemli ayrıntı: Hele de emeklilerin; “Yandaşa kaymak değil, emekliye kaynak bulun!” şeklindeki yakınmasını duyunca! Hele de yatırımcının; “Yatırım gelmiyor, fabrikalar başta Mısır, Romanya, Fas gibi ülkelere göçüyor!” şeklindeki tespitini duyunca! Hele de TÜİK’e göre 3 milyon 72 bin, gerçek rakamlara göre yüzde 28’i bulan 11.4 milyon olan işsiz sayımızla Yunanistan’ın nüfusunu geçtiğimizi, böylece Finlandiya, İsveç, Norveç, Avusturya, Macaristan, Yunanistan, Danimarka, Hırvatistan, İsviçre, Estonya, Letonya dâhil 29 Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla işsizimiz olduğunu okuyunca! Yine BM raporuna göre 190 ülkeyi geride bırakacak pahalılık liginde liderliğe aday olduğumuzu işitince! Bu son derece aşırı, olumlu, iyimser manzara ve tanımlamaları duyunca; tüm bu oranlar ve sonuçlar Cumhuriyet tarihinde destan yazan ülkemiz için az başarı mıdır diye sorup duruyor insan…

Hatırlamayıp, hatırlatmayıp, sıralamayıp ne yapalım?

Özetle! Aile hekimlerinin seslerini duyuramayınca işi bırakma eylemine geçtiği günümüzde! Eğitimcilerin Cumhuriyet ve Emek yürüyüşü başlattıkları ülkemizde! Okumayan, çalışmayan ve aklı yurtdışında olan her 4 gençten 3’ünün ülkeden gitmek istediği memleketimizde! Pirinçten mercimeğe, çaydan peynire, sütten şekere, mazottan benzine, ekmekten makarnaya zamlardan göz açamadığımız güzel vatanımızda! Yetkilileri kutlayarak; Hiçbir şeyden yakınmayacağımız ve olup biten hiçbir şeyin nedenlerini sorgulamayacağımız bir aile yılı dileyelim mi?

Özetin özeti olarak! Bizim politik iklimimize söyleme, söylenme ve dinlememenin hâkim olduğunu unutmadan! Bizde ki yaygın tabire göre devletin baba olduğunu, babaların dinlediğini, anladığını, bazen içinden söylense de genelde hak verdiğini hiç unutmadan! Yönetim erbabının konuşurken sınır koyması gerektiğini, hatlar çizerken hatalar yapmamalarını, çıkış yolları için kolay değil ama imkansız da değil diyerek halkı inandırmalarının şart olduğunu hatırlayıp- hatırlatalım mı?

Son söz olarak! 12 milyon yoksul aile ekonomik sıkıntıyla boğuşurken! 32’si koruma altında olan 394 kadın 2024’te erkekler tarafından katledilmişken! Bu kadınların yüzde 71’i aile içinde yakınları tarafından öldürülmüşken. CB’nın 2025 yılını aile yılı ilan etmesi az şey midir? Nokta…