Tarihten ve Günümüzden İki Yaprak…

Etiler’de önüme konulan derginin arka planı…

Ümraniye’den Bakırköy’e, Tuzla’dan Ataşehir’e, Levent’ten Moda’ya, Avcılar’dan Sapanca’ya uzanan “Atatürk, Cumhuriyet ve Kadın!” konulu konuşma trafiğimde salonlara sığmayan, soruları bitmeyen, sorunları havada asılı kalan, kaderi de- kederi de ortak olan hemcinslerimizle buluştuk.

Bu sitenin okurları kadın konusundaki duyarlılığımızı, onların başarı öykülerini sevincimiz sayıp, tasalarını ve dertlerini dert edindiğimizi, verdikleri mücadeleyi ne kadar önemsediğimizi bilirler. O nedenle yadırganmayacağımızdan emin olarak bugün öncelikle iç açan, ufuk açan, yol açan, örnek olan bazı konuları paylaşmak istedim…

Şimdi 18 Nisan 1935 yılına giderek! Kadınlar Birliği nedir, temeli nerede atılmıştır, nerelerde toplanılmıştır? Onu görme zamanıdır…

Dünya Kadınlar Birliği’nin temelleri 1902’de ABD’de atılır. Bu girişim ülkemizde ilgiyle izlenir. 18 Nisan 1935 yılında da dünya kadınları bu kez Türkiye’de bir araya gelir. 12’nci Uluslararası Kadınlar Kongresi’nin Türkiye’de toplanmasının nedeni Türk kadının seçme ve seçilme hakkını kazanması (Aralık 1934), bunun uluslararası alana yansıması ve yansıtılmasıdır.

Kongrenin ilk kez Müslüman bir ülkede toplanmasının, parasal anlamda desteklenmesinin, büyük ilgi görmesinin başlıca nedeni Atatürk döneminde kadınlara tanınan hakların ve yapılan değişikliklerin dünya kamuoyunda yarattığı ilgidir.

30 ülkeden 200 milyonu temsilen 210 delegenin katıldığı, katılımcı ülkeler arasında ABD, Avrupa ülkelerinin yanı sıra Mısır, İran, Suriye, Hindistan, Sudan delegelerinin olduğu, genelde katılımcıların, özelde Müslüman ülkelerden gelen delegelerin geri kalmış ülkelerdeki kadınlara yardım talepleri kabul edilirse ancak alınacak kararların destekleneceği sözü verilir. (Kadınların yaptırım gücüne bakar mısınız?)

Kongreye 1935 seçimleriyle Meclise giren ilk kadın milletvekillerinin tümü katılır, dünya basını geniş yer verir, Atatürk’ün yolladığı telgraf okunur ve ayakta alkışlanır.

Bu kongrede masaya neler mi yatırılır? Barış, silahsızlanma, yoksulluk, işsizlik gibi evrensel konuların dışında kadın sorunları, kadınların oy hakkı, medeni yasa, kadın- erkek eşitliği, kız çocukların erken yaşta evlendirilmesinin engellenmesi, çok eşlilik, kadın ticareti, eşit işe eşit ücret, kadın hakları gibi konular masaya yatırılır ve sorunların ivedi çözümü için kararlar alınır.

Kongre; Atatürk döneminde kadınlara ilgili uluslararası alanda yapılan ilk kongre oluşu, Türk kadınına birçok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve bunun dünyaya duyurulması açısından çok önem taşır. Hele de o kongrenin düzenlendiği tarihte Fransa’da kadınların seçme ve seçilme hakkının olmadığı düşünülürse!

Etiler’de önüme konulan derginin arka planı…

Bu tarihi, evrensel, ulusal, göz açan, yol açan, örnek olan, yol haritası çizen bilgi notu ve girişten sonra gelelim bu hakları önemseyen, çeşitli iş kollarında başarıyla çalışmış olan, özgüveni yüksek bir hemcinsimizin, daha doğrusu gerçek bir Cumhuriyet kadının emek ürünü çalışmasına…

Hani adını andığınızda, aklınıza geldiğinde, anılarınızda, belleğinizde, yüreğinizde yeri derinlerde olan! İyiliğin, dostluğun, cömertliğin, el tutmanın, sevginin adı olan kadınlar vardır ya! Çevresinin ve arkadaşlarının tanımıyla işte o kadınlardan biri olan ve Erenköy’de doğan Sevgi Turanlı kendisine doğum günü armağanı olarak bir dergi hazırlamış.

Dergiyi karıştırırken! Yaşamın farklı evrelerini iç içe harmanlayan, insanları sarıp sarmalayan, huzur, iyileşme, buluşma, kucaklaşma, şefkat, duyarlılık gibi ortak paydaların altını çizen, yaşama ayna tutan alkışlanması, örnek alınması gereken bir çalışma olmuş diye düşündüm…

Sayfaları aralarken! Okuduğu kitapların, okuduğu okulların, görüştüğü insanların, gezdiği yerlerin, seyrettiği filmlerin, izlediği oyunların, çalıştığı yerlerin hep onu besleyen kanallar olduğunu! Ama en önemlisi el attığı her işi ciddiye alıp, severek ve tutkuyla yaptığını, dinlemesini, anlatmasını, paylaşmasını çok iyi bildiğini bir kez daha anladım…

Sayfalarda dolaşırken! İçinde gözlem, çocukluk anıları, duygular, düşler, hayaller, kayıplar, sevinçler olan! Dopdolu, ilginç, yararlı etkileyici, hem içerik açısından hem de örnek alınması açısından çok samimi, çok inandırıcı, çok yalın, çok duyarlı, özetle kısa, vurucu, çarpıcı satırlarla karşılaştım…

Sayfalarda gezindikçe! İnsanı hayata bağlayan, ruhunu dinlendiren hobilere ilgi duyduğunu, müzik dinlemekten el sanatlarına kadar hayatın her anını ve alanını çok iyi yansıttığını, bazen şiirsel, bazen şaşırtıcı, bazen büyüleyici görseller kullandığını görüp doğrusu büyülendim…

Sayfalarda dolaşırken! Bazen geçmişin bin bir yüzünü, geleceğin sonsuzluğuna sığdıran, bazen farklı kıtaları, farklı kültürleri, farklı gerçekleri ayağımıza getiren, bunu yaparken düş gücüne sınırsızlığı katan, bazen bir gezgin gibi, çoğu kez bir doğa tutkunu gibi gezip gördüklerini belleğimize dokunarak gün yüzüne çıkarışına tanıklık ettim…

Kuşkusuz ki! Bu çalışma için; Sevgi Turanlı’nın mantığının sesi mi, iç sesi mi, yaşayıp gördüklerinin birebir tanıklığı mı sorusunun yanıtını dostları, ailesi, sevenleri, arkadaşları ve dergiyi inceleyenler verecek.

Ben sadece! Sıra dışı ve özgün bir çalışma ile bir kadın kendi öyküsünü masaya yatırırsa yazmayıp, paylaşmayıp ne yaparsınız demek, özelde yakınlarına ve torunlarına, genelde dostlarına, daha doğrusu kuşaklara mutluluk, bilgi, coşku sunan, çalışkan ve üretken bir kadının emeği, çabası ve kararlılığı başka nasıl değerlendirilir diye masaya yatırmak istedim.

Özetle! Bazen altını çizerek, bazen duygulanarak, bazen gülümseyerek, bazen eğlenerek, okuduğum bu çalışmasında okuyanı adeta bir zaman tünelinde dolaştırıp eşsiz bir yolculuğa çıkardığı için! İnsani ilişkilerin gücünü ve dostluklardaki duygu yoğunluğunu hissettirdiği için! Ona ve emeğine sayfalar dolusu teşekkür etmek, tadı damağımda kalan satırlara verdiği emek için kendisini kutlamak istedim. (içimden keşke kitap olsa diyerek!)