Ülke gündemine gelmeyen konular
Hırslı, hınçlı, hırçın söylemi ilke edinen siyasetçiler! Başta gençler olmak üzere kadınların, emeklilerin, öğretmenlerin daha doğrusu toplumun fiziksel, zihinsel, duygusal sinyallerini dikkate alıyor mu?
Hırslı, hınçlı, hırçın söylemi ilke edinen siyasetçiler! Başta gençler olmak üzere kadınların, emeklilerin, öğretmenlerin daha doğrusu toplumun fiziksel, zihinsel, duygusal sinyallerini dikkate alıyor mu?
Ya da kimilerinin dudak büktüğü konu ve kavramların kimilerinin hayali olduğunu düşünüyor mu?
Yine korku, kaygı, bıkkınlık, öfke, yetersizlik, iş bulamama gibi insan yaşamını zora sokan kavramlarla ilgili projeler üretiyor mu?
Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporuna göre; Ülkemizin 146 ülke arasında 127.sırada yer aldığını, ekonomide 130. eğitimde 90. politikada 114. sağlıkta 98. sırada yer aldığını! Hukukun üstünlüğü endeksinde Tanzanya, Kongo ve Surinam’ın gerisinde, küresel cinsiyet uçurumunda Suudi Arabistan ve Nijerya’nın bizden önde olduğunu biliyor mu?
Yazıya başlarken altını çizelim!
Balıktan ete, yumurtadan yağa soframızdan gidenlere, ülkemize gelenlere(!), tarlalar boş dururken mercimekten fasulyeye, bezelyeden nohuda ithal edilenlere, 5 ayda kapanan 18 bin işletmeye, dur durak bilmeyen zamlar için çözüm arıyor mu?
İğneden ipliğe halkın ekmeğine, elektriğine sağanak gibi zam yağarken vekillerin maaşlarına zam yapılması vicdanlarını sızlatıyor mu?
Bir vekil maaşı asgari ücretin 22 katı olduğu gerçeği yönetim kademesini düşündürüyor mu?
20 yıldır ücretsiz dağıtılan 4 milyar liralık ders kitabının yeni maarif yasası değişince “kilosu elli kuruş!” diye bağıran sokak satıcılarının arabalarında ya da çöpte kendine yer bulduğunu ve bu kitaplara harcanan paraları hatırlıyor mu?
Ya da! Tatil planı yapamayan, faturasını ödeyemeyen, eti rüyasında görebilen, ucuz ürün kuyruklarında ömür tüketen, sinemayı, tiyatroyu, lokantada yemek yemeyi çoktan unutan emekliler için kayda değer önlemler almayı planlıyor mu?
Yazıyı bağlamadan altını çizelim!
Fatma, Şükran, Gülsüm, Ayten, Maizer, Hilal, Ümmü, Selen, Fatma! Bu kadınlar kim mi? Yüksek gerilim hattında yaşayan erkekler tarafından hayatları karartılan ve 5 günde öldürülen 9 kadın! “3-5 sene yatar çıkarım!” diyen erkeklerin hayattan acımasızca kopardığı hemcinslerimiz! Hal böyle iken Kadın bakanlığı kurulmazsa, kadın politikaları oluşturulmazsa, yargıda kayırmacılık devam ederse bu sayının artarak devam edeceğini yetkililer biliyor mu?
Her gün erkeklerin yakınlarındaki bir kadını aşkı, kıskançlık, kuşku, öfke, gelenek, töre, ahlak, aile baskısı vb gibi nedenlerle öldürdükleri ülkemizde daha etkin önlemler almak akla geliyor mu?
Üniversitelerdeki kadın öğretim görevlilerinin yüzde 50’yi aştığını, kadın prof. oranının yüzde 33, kadın doçent oranının yüzde 40 olduğunu, hekimlerin yüzde 46’sının, sağlık çalışanlarının yüzde 65’inin kadın olmasına rağmen, 105 başhekimden 93’ünün erkek olduğunu dolayısıyla yönetim kademelerinde yer alamadığımızı önemsiyor mu?
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 2024 mezuniyet töreninde genç hekim adaylarının kürsüye ellerinde; “Yüzüme karşı git diyorsun! Ama bir çift mavi göz kal der gibi!” yazılı ve üzerinde Atatürk resmi bulunan bir pankartla çıktığı dikkatlerini çekiyor mu? Yoksa tüm bu konu ve sorunları izlemekle mi yetiniliyor?
Önemli not: CB demiş ki; “AKP’nin hikâyesi yerelden genele ilerleyen bir başarı hikâyesidir!” Sıralanan gerçeklere bakınca başarı hikâyesi buysa?
Demem o ki; Sözü önemsenen, tavrı merak edilen, gözünün içine bakılan liderlerin de bazen sözlerine fazla anlam yüklemek, fazla bel bağlamak, kalıcı ve gerçekçi sonuçlar beklemek iyimserlik içerir ve hayal kırıklığına neden olur. O nedenle bir açık kapı her daim bırakmak iyidir.
Bu arada gençlerden ders almak, gençlerin ne dediğine, ihtiyaç ve isteklerine kulak asmak iyidir ve ülkeyi yönetenlere gelecek açısından iyi gelir…
Özetle: Şaşırtıcı, düşündürücü, kaygı verici, izaha muhtaç haberler arasında gidip gelirken; Siyasetin bir kez daha imaj, şekil şemail ve semboller üzerinden yürümediği günleri hayal etmek de bize iyi gelecek…