Kasım anketleri ne söylüyor? Kararsız seçmen ve ontolojik güvensizlik

Muhalefet kamuoyu, önümüzdeki seçimleri dört gözle bekliyor. Ancak muhalefette umut ve korku/endişe duyguları birbirine karışmış durumda.

Yerel seçimlerde beklentilerin üzerinde gerçekleşen başarıyla ülkenin en kalabalık şehirlerinin muhalefete geçmesi ve tekrarlanan İBB seçiminin büyük farkla kazanılması ümitleri yeşertirken, İBB seçiminin 13 bin farka rağmen YSK’ya yapılan siyasi baskı neticesinde tekrarlanmış olduğu gerçeği seçim güvenliğine dair endişe yaratıyor.

Umut ve korku/endişe ikileminde seçimi bekleyen muhalifler, anket sonuçlarını büyük bir heyecanla takip ediyor. Erdoğan’ın görev onayının düştüğü, ekonomik rahatsızlıkların ve Türkiye’nin yönetim biçimine karşı tepkinin yükseldiği araştırma sonuçlarıyla destekleniyor. Fakat AK Parti ve MHP seçmenlerinden henüz büyük bir kopuş gerçekleşmiş değil.

İktidara Karşı Eleştirellik, Muhalefete Karşı Ontolojik Güvensizlik

Türkiye Nasıl Yönetilmektedir 10 Aylık Dağılım (%)

Her ay aynı katılımcılarla CATI yöntemiyle panel araştırması yapan Yöneylem’e göre, ülkenin kötü yönetildiğini söyleyenlerin oranı Şubat-Kasım arasında neredeyse 2 katına çıktı, %36.7’den %68.9’a ulaştı. İyi yönetiliyor diyenler %27.4’ten %19.2’ye indi.

TEAM Araştırma’nın anketlerinde katılımcılara Erdoğan'ın görevini ne kadar iyi yapıp yapmadığı 1-10 arasında puanlama sistemiyle soruluyor. Pandemi boyunca Erdoğan görev onayı ortalama 5'in üzerindeydi. Pandemi sonrasında derinleşen ekonomik buhran şartlarında Erdoğan ilk kez geçer not alamadı, görev onayı 5'in altına düştü.

Araştırma verilerinde iktidar aleyhine gerçekleşen hızlı değişim Albayrak’ın görevden affı ve Naci Ağbal’ın görevden alınmasıyla Erdoğan’ın başarısız yönetiminin önündeki perdelerin kalkmasıyla ilgili.

Erdoğan, kendi otoritesini perçinleyen ve halkın gözünde somutlaştıran görev değişiklikleriyle rejimin her krizde tek başına sorumlu tutulan paratonerine dönüştü. Böylece Türk tipi başkanlık sisteminin tüm zaafları berraklaştı.

Bahar aylarında pandemide verilen sosyal ve ekonomik desteklerin yetersiz kalması, yaz aylarında afet yönetiminde iktidarın ilk kez imtihanı geçememesi ve sonbaharda faiz kararlarıyla kur atağının önü açılması Erdoğan yönetiminin hanesine yazılan büyük eksiler oldu.

Ontolojik Güvensizlik

Erdoğan’ın kredisinin azalması ise AK Parti ve MHP’den muhalefet partilerine doğru henüz büyük bir kopuşa neden olmadı. Bunun sebebi son yıllarda Türkiye’de olağanüstülüğü olağanlaştıran ve ekonomi dahil her alanı ulusal güvenlik meselesi haline dönüştüren Cumhur rejimi tarafından yaratılmış olan ve sağ seçmen ile merkez seçmenin bir kısmını etkileyen ontolojik güvensizlik iklimi.

Rejimin yarattığı bu karanlık ve sisli iklimde son dönemde iktidardan uzaklaşan seçmen, iktidara karşı öfkeden çok korku/endişe yaşıyor, muhalefet partilerine güvenemiyor, kararsızlar durağında 20 yıldır kredi verdiği iktidarın son bir kez toparlanmasını bekliyor.

TEAM Kasım araştırmasında kararsızlar dağıtılmadan AK Parti %30’un altına gerilerken (%27.8), Cumhur İttifakı %35’i geçmekte zorlanıyor (%33.9). Bu oranlar 2018’de sırasıyla %36.7 ve %46.6’ydı.

Ancak AK Parti ve MHP’den kopanların yaklaşık yarısı muhalefete yönelmiyor. Kararsızlar ve oy kullanmam diyenlerin oranı %20’yi zorluyor. Dolayısıyla kararsızlar dağıtıldığında Cumhur İttifakı %40’ın üzerinde kalmayı başarıyor.

Kararsızlara parti tercihleri tekrar sorulduktan sonra ortaya çıkan tabloda, AK Parti ve MHP sırasıyla %34.6 ve %9.3 oy oranı elde ediyor. AK Parti ve MHP’den son dönemde kopanların henüz muhalefete gitmemesiyle birlikte %43.9’da tutunabilen Cumhur İttifakı iddiasını koruyor.

Böylelikle Cumhur İttifakı’nın seçim kampanyasında kararsızların bir kısmını tekrar yanına çekip %45-50 aralığına geri dönme ihtimali mevcut.
AK Parti ve MHP’den kopan seçmenin kararsızlara gidişinin etkisini daha somut şekilde incelemek için ise 2018 genel seçimleri ve 2021 kararsızlar dağıtılmamış seçmen tercihlerini karşılaştırmak önem arz ediyor.

2018’de 100 seçmenin 46.3’ü Cumhur (AK Parti 36.7, MHP 9.6), 40.9’u muhalefet partileri (CHP 19.5, İYİ Parti 8.6, HDP 10.1, diğer 1.7), 13.8’i oy vermeme tercihinde bulunmuştu.

2021’de 100 seçmenin 33.9’u Cumhur (AK Parti 27.8, MHP 6.1), 47’si muhalefet partileri (CHP 23.1, İYİ Parti 9.5, HDP 11.1, diğer 3.3), 19.5’i kararsız eğilimde. Cumhur 12.4 puan kaybederken, muhalefet 7.1 ve kararsız/oy vermeyen 5.3 puan artmış. Cumhur İttifakı’nın kaybettiği puanların %43’ü kararsızlara gitmiş.

Muhalefet AK Parti ve MHP’den kopan 5.3 puan kararsız kitlenin tamamının oyunu alabilseydi, kararsızlar dağıtılmadan 52.3 puan, kararsızlar dağıtıldığında %60.3’e ulaşabilecekti.

SONUÇ

Cumhur İttifakı oy kaybı 2018'de başladı, 2020'de pandemi etkisiyle durakladı, 2021'de kaldığı yerden devam etti. Ancak bu gerilemenin hızı düşük. Son dönemde Erdoğan'a tepki artsa Cumhur İttifakı hala %43.9, yarıştan kopmuş değil.

Muhalefetin oyu kısmen artarken, kararsız ve protestocular %20'ye yaklaşıyor.
Cumhur'dan kopanların tamamı muhalefete geçmedi, yarıya yakını kararsız pozisyonda iktidarın son bir kez toparlanmasını bekliyor. Bu tablo Cumhur İttifakı’nın icraat ve vaatlerle %45-50 aralığına geri dönebilme ihtimalinin tamamen ortadan kaybolmadığını yansıtıyor.

Cumhur İttifakı'nın Kasım araştırmasında %40’ın üzerine çıkmasının muhalefet için 2 önemli sonucu var. Birincisi, iyimserlik yerine temkin. Cumhur İttifakı hala iddiasını koruyor.

İkincisi ise karamsarlık yerine motivasyon: 23 Haziran'da Binali Yıldırım ülke geneline göre daha muhalif olan İstanbul'da %45 almıştı. Şimdi Türkiye genelinde %44’e düşmüş bir iktidar var.

Çin modeli olarak sunulan ucuz işçiliğe dayalı Vietnam modelinin hiperenflasyonu tetikleyerek üretici maliyetlerini tırmandırmasıyla işsizliğe yol açması ve iktidar oyunu düşürmesi muhtemel. Muhalefete ise alternatif model önerisiyle kararsızları kendine yaklaştırma görevi düşüyor.