CHP'nin vizyonu umut verdi
"Ana muhalefet liderinin adaylık iddiasını sürdürmesini de hem partisini motive etmesi hem de altılı masanın iktidara karşı lidersiz olmadığını göstermesi adına stratejik bir tutum olarak okuyorum."
İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe davetli olarak katıldım, etkinliği yerinde gözleme şansı buldum. İlk olarak vizyon toplantısına CHP örgütlerinin yoğun katılımı dikkatimi çekti. Örgütün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bağlılığı ve sevgisi, CHP üyelerinin heyecanından belli oluyordu.
Konuşmalar
Tıklım tıklım dolu olan salonda etkinlik Kılıçdaroğlu’nun yüksek tonda konuşmasıyla başladı. CHP Gençlik Kolları’nın konuşma öncesi ve konuşma sırasında “hak hukuk adalet” ve “iktidar” sloganları atması, parti ve aday kampanyasına dair ipuçları verdi. Kılıçdaroğlu’nun sloganlara cevap olarak “her şey çok çok güzel olacak” cevabı ise ön sırada CHP eski Genel Başkanı Altan Öymen ve SHP eski Genel Başkanı Murat Karayalçın ile birlikte oturan Ekrem İmamoğlu’na jestti.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında “tek adam karşıtlığı” teması dikkat çekti. CHP Genel Başkanı, önümüzdeki seçimi parti yarışı değil, zorbaya karşı demokrasi ve adalet mücadelesi olarak tanımladı. Bu nedenle kendi rolünü ana muhalefet partisi lideri olarak değil, takım kurucusu olarak tarif etti: “Çünkü Bay Kemal olmak böyle bir şey. Çünkü benim işim birleştirmektir. Benim işim sistemi kurmaktır, çalıştırmaktır.”
Kılıçdaroğlu'nun ardından, CHP liderinin başdanışmanı Jeremy Rifkin telekonferansla bağlandı. Rifkin ismi heyecan yaratsa sunumun online gerçekleşmesi, uzun sürmesi, çevre ve iklim konularının yoksulluk ve hayat pahalılığıyla ilişkisinin doğrudan kurulmaması hem salondaki hem de ekran başındaki izleyicilerin ilgisini azalttı. Fakat muhalefetin küresel gündemlerden uzak kalmaması ve uluslararası kamuoyuna güven vermesi adına Merkel referanslı Rifkin ismi kaydadeğer bir hamle. Rifkin’in “bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım” vaadini bu bağlamda okumak lazım.
Faik Öztrak partinin 2030 vizyonunu somut veri ve vaatlere dayanarak anlattı. Zenginleşmeyi öne çıkardı, bu yolda önce yoksulluğu, sonra da orta gelir tuzağını aşacaklarını belirtti. “Kral değil kural”, “temiz ve yeşil Türkiye” söylemleri dikkat çekti. Sol ve sosyal demokrat yorumcular Öztrak’ın yaklaşımına “neoliberalizm” eleştirisi getirse de Öztrak’ın sunumu CHP’nin makro iktisadi vizyon ve hedeflerini yansıtması adına önemliydi. İstanbul Sözleşmesi vurgusu da büyük destek aldı.
Sivil toplum ve medyada oldukça sevilen Hacer Foggo, konuşmasında derin yoksulluk ve aile sigortasından bahsetti. Okullarda beslenme hakkına değinmesi de sosyal devlet vizyonunun aile ve çocuktan başladığını ortaya koydu. Foggo’dan sonra sırasıyla Hakan Kara, Refet Gürkaynak, Ufuk Akçiğit ve (Selin Sayek Böke’den sonra) Daron Acemoğlu Türkiye’nin yapısal-kurumsal sorunlarını ve çözüm önerilerini detaylı analizlerle sundular. Alanlarında dünya çapında uzman isimlerin birikimlerini aktarması, ülkemiz adına çok değerli. Yine de sunumlarını sahnede gerçekleştirmelerinin daha etkili olabileceğini düşündüm.
Selin Sayek Böke, sosyal demokrasi adına coşkulu ve heyecan veren bir sunum yaptı. Böke’nin sunumu diğer sunumları da toparlayan net bir çerçeve çizdi. Ekonomi, adalet ve bilimi birleştiren bütüncül bir yeni kamucu vizyon ortaya koydu. “Her şeyin önüne kamu yararını koyacağız” söylemi, bu vizyonu tek cümlede yansıtan bir ifadeydi. YÖK’ü kaldırma, Boğaziçi Üniversitesi’ne özgürlüğünü kazandırma ve Barış Akademisyenleri’ni geri döndürme vaatleri büyük alkış aldı. Böke ve Foggo, kadınların siyasetteki değişimci rolünü, umut ve heyecan uyandıran vizyonunu temsil ederek fark yarattılar.
Kılıçdaroğlu’nun kapanış konuşması
Kemal Kılıçdaroğlu çok güçlü bir kapanış konuşması yaptı. Hem ekonomik büyümeye hem de sosyal adalete yönelik güçlü somut vaatleri dikkat çekti. Kılıçdaroğlu tüm eleştirilere karşı yurtdışı gezilerini savundu, toplamda 5 trilyon 461 milyar dolarlık fon yöneten yatırım bankaları ve girişim sermayesi fonlarıyla verimli toplantılar yaptığını söyledi, iktidarlarının ilk 3 yılında en az 100 milyar dolar doğrudan yatırım ve 75 milyar dolar yatırım fonu alacaklarını ilan etti. Kılıçdaroğlu “Kirli sermayenin çaldığı 418 milyar doları borçları olarak defterlerine yazdım. Bu parayı hukuk içinde sizden alacağım. Kurtulamazsınız!” çıkışıyla kendisinin güçlü yönünün yolsuzlukla mücadele olduğunu gösterdi.
Kılıçdaroğlu 6’lı masanın liderlerini tek tek övdü, masayı vatanseverler ittifakı olarak tanımladı. Bununla birlikte Akşener hakkında “partisini kurarken nasıl bir mücadele verdiğini, ben çok iyi biliyorum” ifadesini kullanarak, CHP ve İYİ Parti hattındaki tartışmalarla bağlantılı olarak iki parti arasında 2018 seçimleri öncesine dayanan hukuku hatırlattı.
Konuşmasının devamında dünyaya meydan okuyan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin “dünyanın mülteci kampı, uyuşturucu bataklığı, çöp depolama alanı” olmayacağını ilan etti Atatürk’e ait olan “Halkın sesi, Hakk’ın sesidir” sözü ve “Başlıyoruz!” nidalarıyla salonu hareketlendirerek adaylığa talip olduğunu ortaya koydu.
Son söz
Tabii ki daha etkili ve verimli bir organizasyon gerçekleştirebilirdi. Fakat iktidar seçim kampanyasına “tüm tuşlara basarak” başlamışken, ana muhalefet partisinin uluslararası çapta isimlerin sunumlarıyla vizyonunu duyurması ve CHP’li siyasetçilerin coşkulu ve derli toplu konuşmaları umut verdi. Ana muhalefet liderinin adaylık iddiasını sürdürmesini de hem partisini motive etmesi hem de altılı masanın iktidara karşı lidersiz olmadığını göstermesi adına stratejik bir tutum olarak okuyorum.