‘Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa’ya’

Tayyip Erdoğan bugün, Ordu Stadyumu, Fatsa OSB ve eğitim yatırımları ile yapımı tamamlanan diğer projelerin toplu açılış töreninde konuşurken sözü Fikri...

Tayyip Erdoğan bugün, Ordu Stadyumu, Fatsa OSB ve eğitim yatırımları ile yapımı tamamlanan diğer projelerin toplu açılış töreninde konuşurken sözü Fikri Sönmez’e getirdi. “Bu Ordu, terörün ne menem şey olduğunu iyi bilir. Ordu, Terzi Fikri’yi de iyi bilir, onların bedelini benim Ordum çok ödedi” dedi.

Oysa başta Fatsa ve Ordu olmak üzere bütün bölge Fikri Sönmez’in neler yaptığını bilir. Kendine “sağcıyım” diyen pek çok insan Terzi Fikri’nin adını saygıyla anar. Terzi’nin fikri o zaman olduğu gibi bugün de iktidar sahiplerini ürkütmeye devam ediyor. “12 Eylül’ün ürünü” olarak nitelendirildiğinde kabul etmeyen, 12 Eylül’le hesaplaştığını söyleyen Erdoğan, 12 Eylül zulmü yüzünden hayatını kaybeden Fikri Sönmez’i hedefe koymaktan çekinmedi.

Peki, kimdir Fikri Sönmez? Ne yapmıştır?

Fikri Sönmez Ordu Fatsa’nın Kabakdağı Köyü’nde dünyaya gelir. 1938 doğumludur ve çocukluğu ikinci dünya savaşının yoksulluğu içinde geçer. Daha oyun çağında bir çocukken işçiliğe, çıraklığa başlar. Can Yücel sonra “Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa’ya” diye başlayacaktır o güzel şiirine.

TİP’TEN DEV-GENÇ’E

Terzi Fikri 20’li yaşlarına geldiğinde dünyada sosyalizm dalgası yükselmeye devam etmektedir. Nazım’ın "karanlığın kenarından onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular" dediği bir dünyada, ülkemizde de sosyalistler çileli on yılların ardından kitleselleşmeye başlamışlardır. Fikri Sönmez Türkiye İşçi Partisi’ne üye olur. Üye derken “Benim de ismimi yazın” gibi anlaşılmasın, örgütlenme faaliyeti yürütmektedir ve mücadelenin içindedir. 60’la 70 arasında solun ilerlemesi, sıçraması ve kırılma anlarının hepsinde vardır. 6. Filo eylemlerinde Dev Genç’lilerle beraberdir. Mahir Çayan ve arkadaşlarının ideolojik politik çizgisini sahiplenir. Mahir Çayan’ların Maltepe Cezaevi’nden kaçıp Karadeniz’e geçme sürecinde yardımcı olduğu gerekçesiyle tutuklanır, iki yıl cezaevinde kalır.

Terzi Fikri halkın eşitlik, özgürlük, insanca yaşam mücadelesinde sosyalizmin tek kurutuluş yolu olduğunu düşündüğü için mücadeleye girmiştir. Ne işkenceler, ne de hapishaneler onu yıldıramaz. Aksine daha da bilinçlenerek ve yaşça olgunlaşarak içerden çıkmıştır. Yine mücadelenin içine atılır. Ordu, Samsun, Giresun bölgelerinde bilinen, sevilen ve güvenilen bir devrimcidir. Her daim ise emekçidir, hem hayatını idame ettirmede, hem de mücadelede aldığı sorumlulukta. Yörede örgütlenen “Fındıkta sömürüye son” mitinglerinin kitlesel geçmesinde en büyük emeği olanlardandır.

SIRADIŞI BİR YEREL YÖNETİM DENEYİMİ

1979 yılında Fatsa’nın Belediye Başkanı Nazmiye Komitoğlu hayatını kaybeder. Terzi yapılan ara seçimde bağımsız aday olur. CHP, AP ve MSP’nin iki katı oy alarak bağımsız belediye başkanı olur. Sönmez 3096, CHP adayı 1133, AP adayı 859 oy alırlar. Emekçi karakteri, dürüstlüğü, dik duruşu ve güvenilir insan olması sağcı solcu herkesin gönlünü kazanmasına yol açmıştır. Sadece bu kadar da değil. Fikri Sönmez önemli bir mesleğin icracısıdır, şehirde yoksullar da zenginler de kendisinden alışveriş yapmakta, böylece kendisini tanımaktadır. Dükkânı gençlerin uğrak yeridir, birçok politik sohbetin de bu dükkânda geçmesi de doğaldır.

Fatsa’nın yeni belediye başkanı Türkiye tarihine altın harflerle yazılacak yerel yönetim sürecini böylece başlatmıştı. Tabii burada mutlaka 79 yılının devrimci mücadelesinin halkı örgütleme, seferber edebilme becerisini ve başarısını atlamamak gerekir.

HALKLA BERABER YÖNETMEK

Seçimlerden bir ay sonra Fatsa’da yapılan ilk işlerden biri halkın kendi seçtiği temsilcilerle yedişer kişiden oluşan 11 ayrı halk komitesi kurmak oldu. Komite üyeleri gizli oy, açık sayımla belirlendi. Komite ne mi yapacaktı? Halkın sorunları doğrudan takip edilecek, belediye çalışmaları denetlenecek, belediye tarafından karşılanan ihtiyaç maddeleri adaletli şekilde dağıtılacaktı. Bu arada bütün bunları yapmak için komite üyesi olmak da şart değildi. Özellikle bütün halkın katılımı için çok özel bir gayret gösteriliyordu. Bu gayret sonuç verdi, büyük bir halk topluluğu belediye çalışmalarının içindeydi. Solcular, AP’liler, MSP’liler…

Fatsa’nın en büyük sorunlarından biri çamurlu yollardı. Kanalizasyon gibi altyapı hizmetleri yoktu. Şehir yaz aylarında sivrisinek istilasına maruz kalıyordu. Yağ, şeker, un gibi temel gıda maddeleri karaborsadaydı. Kadınların toplumsal hayata katılım hakkı yok denecek kadar azdı. Erkek şiddeti büyük bir sorundu. Kumar, rüşvet, yolsuzluk çözülmesi gereken sorunlardı.

“Çamura Son” kampanyasıyla halk çalışmalara gece gündüz demeden katıldı ve “4 yılda biter” denilen yol çalışması kısa sürede bitiverdi.

Özellikle kadınların desteğiyle ilçenin en büyük derdi olan kumar sorunu çözüldü, kumar oynamaya son verildi.

Karaborsa mal satışı bitirildi. Halk, komiteler bir depoda stok tespit ettiğinde belediyeye bildiriyorlardı. Mallara el koyuluyor, gerçek fiyatıyla mal sahibine ödeme yapılıyordu.

Tefeciler defediliyor, yoksul köylülerin biriken faiz borçlarını toplayamıyordu.

Fikri Sönmez, belediyenin tüm borçlarını kapattıktan sonra çalışanların ücretlerini de düzenli ödemeye başladı.

EGEMENLERİN VE SAĞIN HEDEFİNDE

Tüm bunlar kısa sürede başarılan işlerdi. Halk, Terzi Fikri, devrimcilerin başardığı işler iletişim olanaklarının çok da güçlü ve hızlı olmadığı 79 yılında bile tüm ülkenin dikkatini çekiyordu. Bütün bu güzel işlerin arkasından gerçekleştirilen Halk Şenliği ise filizlenen yepyeni, güzel bir hayatın simgesi gibiydi.

Bu yüzden sağ, egemenler kısa sürede Fatsa’yı hedefe koyuyordu. Başbakan Süleyman Demirel 50 kişinin hayatını kaybettiği Çorum Katliamı sonrası sorulan sorulara “Çorum’u bırak Fatsa’ya bak” diye cevap veriyordu.

Vali Reşat Akkaya’nın Ordu’ya atanmasıyla süreç başlatıldı. 11 Temmuz 1980’de adına “Nokta Operasyonu” dedikleri bir saldırı dalgası başlattılar. Fatsa AP, CHP, MSP ilçe başkanlarının “Biz burada huzur içindeyiz. Fatsa’da komünist işgal yoktur. Halk vardır. Halkın yönetimi vardır. Böylesine huzurlu bir yerde olay çıkartmayı istemek niye?” diyerek yaptıkları açıklamanın da zerre hükmü yoktu. Hüküm kesindi Fatsa’da filizlenen hayat derhal katledilmeliydi. 11 Temmuz sabahına tank paletlerinin sesiyle başladı Fatsa.

Şenlik içinde, çoluk çocuğun neşesiyle tertemiz hale getirilen sokakları şimdi polis ve askerler doldurmuştu. İlçe denizden de kuşatılmış, hücumbotlar Fatsa’ya dönmüştü. Bu arada muhbirler de maskelerini takmış devrimcileri tek tek ihbar ediyorlardı.

Terzi Fikri tutuklandı. Üç ay süren insanlık dışı işkencelerden başını eğmeden çıktı. Hapishane yıllarında da ne yaşadığı hayattan, ne yaptıklarından zerre pişmanlık duymadan yaşadı. 12 Eylül zulmüne hapishanede de direnmeye devam etti. 4 Mayıs 1985’te ise hayatını kaybetti.

İşte Terzi Fikri’nin suçları. İnsanlık bundan sonra var oldukça onu unutmayacak. “Ben ne yaptıysam halkım için, halkımla beraber yaptım” sözleri kulaklarda çınlamaya devam edecek.

Etiketler
Fatsa