Deprem şehirlerinde iyi ki dostların dayanışması var
Deprem şehirleri alarm veriyor. On binlerce insanımızı kaybettik, hiç olmaz geride kalanlar hızla insanca bir yaşama kavuşmalı. Toplumsal mücadelenin kalın puntolarla yazılmış ana başlıklarından biri bu olmalıdır.
Antakya merkeze doğru giderken, Belen’in sarp ve dolambaçlı yolunu geçip Topboğazı’ndan sonra yolu düzlediyseniz birkaç kilometre daha gittiğinizde sağ tarafta Serinyol var. Sağa dönüp yukarıya doğru çıktığınızda İtfaiye binasının orada yeşil renkli çadırlardan oluşan, iyi düzenlenmiş, temiz bir yerleşkeye ulaşırsınız. Adı Dostlar Yerleşkesi, isim babası Suavi. Onunla tanışmış olanlar, sevenler “dost” sözcüğüne aşinadır.
Dostlar Yerleşkesinde depremin hemen sonrasındaki günlerden beri süren çabayla çok önemli şeyler başarıldı. En güzeli de, şimdiye kadar yapılanlar kadar bundan sonra da yapılacak olanlar var. O yüzden gördüğünü anlatmayı borç biliyor insan.
Suavi, depreme konser verdiği Diyarbakır’da yakalanır, kaldığı otel ciddi hasar alır. Hızlıca, depremin ağır şekilde yıktığı Hatay’a gitmek için önce Adana’ya ulaşır. Aldığı arama kurtarma eğitiminin İzmit, Van gibi depremlerde de faydasını çok görmüştür. Adana’dan toparladığı battaniyelerle Hatay’a gelir ve hızla çalışmalara dâhil olur. Bir yandan da acil ihtiyaçların temini için ulaşabileceği herkese ulaşmaya çalışır, çağrı yapar.
Sağ kalanların hayatlarını sürdürebilmesinin olanca zor olduğu günlerde Serinyol’da bir çadır kent kurmanın çabasına girişir. İçinde üşümeden kalınabilen çadırlardan, profosyonel mutfaktan, soğuk hava deposundan, yeterli sayıda duş ve tuvaletlerden oluşan, zor koşullar içinde mümkün olabildiğince insanca yaşama uygun bir yerleşim alanı kurulur. Bir süre sonra çamaşır ve kurutma makinaları gelir.
27 Şubattan beri 1000 kişilik yemek aksamadan çıkar. Düzenli olarak ilaçlama yapılır. Gezginci Hekimler yerleşkede sağlık taraması da yaparlar. Depremin yaralarının bir nebze sarılması için psikodestek çalışması yapılır.
Yeniden yeşeren yaşamın simgesi gibi her çadırda bir de çiçek saksısı vardır.
Bu arada Suavi ve ailesi bir çocuğa yuva olmak da ister. Ne yazık ki çocukları türlü kötülükten koruyamayan sistem önlerine yaş engeli koyar.
Dostlar Yerleşkesinde çocukların iyiliği ve mutluluğu çok önemlidir. Okul çocuklarına gönüllülerin destekleriyle tabletler temin edilir. Özellikle öğrencilerin derslerinden geri kalmaması için ücretsiz internet verilmeye başlanır. 23 Nisan’da hüzünlü bir çocuk etkinliği yapılır, depremde hayatını kaybeden çocuklar için sessiz bir “fener alayı” düzenlenir. Yürüyüşe binlerce insan katılır, yıkılan evlerde mumlar yakılır.
Suavi bütün bu yapılanlar için çok emek verir, gecesini gündüzüne katar. Ama yalnız değildir, artık bir ekip haline gelmiş gönüllülerin, çadır kentte yaşayanların görev aldığı iş bölüşümüyle hayat biraz daha kolaylaşır.
Şu anda yerleşkede ihtiyaç halinde ailelerle toplantılar yapılıyor ve yapılacak işler planlanıyor. Yakında kurulacak Dostlar Dayanışması Derneği hem çalışmaları hem de dayanışmayı büyütecek. Dostlar Yerleşkesi’nde şimdi heyecan var, 102 konteynerden oluşan yeni bir kentin kurulmasına başlanacak. Aynı zamanda 50 metrekare alana deprem yönetmeliğine uygun şekilde yapılacak, özel tasarım bir prefabrik kütüphane bu ay sonunda faaliyete geçmiş olacak.
Bütün bunlar el birliğiyle, dayanışmayla, gönüllülerin destekleriyle mümkün oluyor. Suavi’nin, bütün gönüllülerin, destek verenlerin emeğine sağlık, var olsunlar.
HALK İÇİN EMEK VERENLER VAR
Dostluk önemli, karşılıklı saygıyı, sevgiyi ve dayanışmayı tanımlıyor. Depremin hemen ardından bölgeye uzanan dostluk elinin değerini depremi yaşayanlar hiç unutmayacaklar. Milyonlarca insan pek çok yardım kuruluşu, demokratik kitle örgütü, meslek örgütü, siyasi partiler aracılığıyla deprem bölgesine yardım ettiler. Pek çok ilin ve ilçenin belediyeleri, AHBAP, İhtiyaç Haritası, TMMOB, TTB, KESK, Halkevleri, Sol Parti, TİP, EMEP, TKP, HDP, pek çok kadın örgütü ve hatırlayamadığım onlarca kuruluş bölgeye koştu.
Şu anda bu kurumların birçoğunun çalışmaları devam ediyor. Bildiğim bir kaçına örnek vereyim. KESK, TMMOB, TTB, İBB, İhtiyaç Haritası, AHBAP çalışmalarına devam ediyor. DİSK yakında kapsamlı ve büyük bir projeyi başlatacak.
Halkevleri, Aşağıokçular ve Yeşilpınar’da kurduğu Dayanışma Koordinasyon Merkezi ile dayanışmasını sürdürüyor. Uzun süre binlerce insanın yararlandığı bir mutfak bölgeye hizmet verdi. Ortak çamaşırhaneler, ortak banyolardan mahalle sakinleri yararlanıyor. Kadınlara dönük çalışmaların yanı sıra çocuklara dönük çalışmalar, ders destek faaliyetleri düzenli olarak devam ediyor.
Aşağıokçular Muhtar Ahmet Yiğitoğlu Ortaokulu bahçesinde Küçükkuyu Kadın Kooperatifi üç öğün yemek dağıttığımı yapıyor. Yine Aşağıokçular’da eski sağlık ocağında Kadın Savunma Ağı’nın dayanışma noktası bulunuyor.
Sol Parti Defne ve İskenderun’da kurduğu Dayanışma Merkezleriyle temel ihtiyaçların temin edilmesi, çamaşırhane, su arıtma ünitesi kurulması, çocuklara ve öğrencilere dönük ders destek faaliyetleri yapılması gibi çalışmalara devam ediyorlar.
Türkiye İşçi Partisi Antakya, Defne, Samandağ, İskenderun ve Arsuz’da dayanışma faaliyetlerini sürdürüyor. Defne’de kurulan konteyner kent çok yakında hazır olacak, Antakya ve Samandağ’da kurulacak konteyner kentler için de yer tahsisi yapılmış. TİP istihdamın artırılması ve insanlara iş imkanı yaratılması için çalışmalar yapıyor.
Türkiye Komünist Partisi depremin ilk günlerinden itibaren kalabalık bir sağlıkçı ekibiyle Hatay’da oldu. O günden bu yana çalışmalarını sürdürüyor. TKP, Dikmece’de “kamulaştırma” denilerek uygulanan talan projesine karşı süren mücadeleye destek olurken pek çok yerde yaptığı ilaçlamalarla çok önemli bir soruna parmak basıyor.
Toplumsal Özgürlük Partisi çalışmalarını Samandağ ve Serinyol’da kurduğu Deprem Kriz ve Dayanışma Koordinasyonuyla sürdürüyor. Rant projelerine karşı mücadele, temel ihtiyaçların giderilmesine dönük çalışmalar ve çocuklara dönük etkinlikler TÖP’ün çalışmalarından bazıları.
SYKP “Deprem Dayanışması” çalışmasını Samanadağ’da ve Antakya’da sürdürüyor. HDP bileşenleri, Kaldıraç, Sosyalist Meclisler Federasyonu aynı şekilde dayanışma çalışmalarına devam ediyor.
Dünya Evimiz Derneği, Samandağ Uzunbağ ve Harbiye Mahallerinde 18 Marttan bugüne hafta içi her gün tandırlarda ekmek pişiyor. Hem ekmeği pişiren kadınlar küçük de olsa gelir elde ediyor hem de ekmekler ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor. Önümüzdeki günlerde tandır sayıları, istihdam edilenler ve pişen ekmekler artacak.
Mutlaka görmediğim, unuttuğum kurumlar var, affetsinler.
Kısacası depremin yıktığı şehirde yapılanlar az değil. Taşın altına elini koyanların eline sağlık. Bölgeyle dayanışmak isteyenler çalışmalarını sürdüren kurumlarla irtibata geçebilir.
İnsan bu kadar emeği, yapılanları görünce ister istemez şunu da düşünüyor; Tüm bunlar ortak bir şekilde planlansa, ortak hedeflere odaklanılsa kim bilir ne büyük işler başarılır. Konteyner kentler, temel ihtiyaç maddelerinin daha yaygın toplanması ve daha organize şekilde dağıtılması, büyük etkinlikler planlanması… Bunun yaratacağı politik etki başka birçok önemli adıma vesile olmaz mıydı? Neyse güzel işlerden bahsederken fazla deşmeyelim, birlik ve beraberliğimize dair meseleler başka bir tartışma başlığımız olsun.
KIRMIZI ALARM!
Fakat deprem bölgesinde çözülmesi gereken öyle büyük sorunlar var ki bunlar ancak devlet olanaklarının devreye sokulmasıyla çözülebilir. Bunun sağlanabilmesi dayanışma faaliyetlerini de aşan koskoca bir mücadele konusu.
Barınma sorunun kalıcı olarak çözülmesi çok acil bir mesele. Hatay’da yıkımlar sürüyor ve şehirde yaşayan insanlar ve bütün canlılar her gün şehrin tozlu havasını soluyor. Yıkım ihalelerini alan firmalar artık insanların evlerinden eşyalarını almalarına izin vermiyorlar. Düşünebiliyor musunuz ayakta kalan hasarlı evinizden eşya almak istiyorsunuz ve karşınıza bir firma çıkıyor, “alamazsın, burası artık benim” diyor. Bunun insanlara ne kadar ağır geldiğini tahmin edemezsiniz.
Sinek, şehrin en büyük sorunlarından biri ve ne yazık ki yeterli ilaçlama yapılmıyor. Enkazlar, çöp yığınları, çöken altyapı, mecburen oluşan düzensiz yerleşim temizlik sorununa yol açıyor. Bu konuda ne hükümetin ne de belediyelerin doğru düzgün çalıştığını söylemek mümkün değil. TTB’nin açıkladığına göre böcek, kemirgen üreme sayısı 120 binden 1 milyonun üzerine çıkmış. Zehirlenmeler, salgın hastalıklar kapıya dayanmış durumda.
Kısacası deprem şehirleri alarm veriyor. On binlerce insanımızı kaybettik, hiç olmaz geride kalanlar hızla insanca bir yaşama kavuşmalı. Toplumsal mücadelenin kalın puntolarla yazılmış ana başlıklarından biri bu olmalıdır.