Karamollaoğlu: Şeker Fabrikalarının satışının tek bir sebebi var; rant
Türkiye’de kilitlenen siyaseti açacak anahtar olarak gösterilen ve AKP’ye alternatif olarak değerlendirilen Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Şeker Fabrikalarının özelleştirmesini, “Şeker Fabrikalarının satışının tek bir sebebi var; rant. Açık söylüyorum bu fabrikalar en az Afrin kadar milli ve Afrin kadar önemlidir” diye eleştirdi.
Karamollaoğlu günümüzün siyasi gelişmelerine yönelik söyleşide sorularımı şöyle yanıtladı:
Soru: Şeker fabrikalarının satışına neden bu kadar set tepki gösteriyorsunuz?
Karamollaoğlu: Şeker fabrikaları- nın satışını kesinlikle doğru bulmuyoruz. Şeker fabrikaları Türkiye’nin kolonudur. Bu kolon sarsılmamalıdır.
Soru: Peki bu fabrikaları niçin satıyorlar?
Karamollaoğlu: Bu fabrikaları daha fazla pancar ekilsin, Daha fazla şeker üretilsin diye mi satıyorlar? Yoksa bu fabrikaları yenileyip ülke ekonomisine daha fazla katkısı olsun diye mi satıyorlar? Hayır? Bunların özelleştirilmesinin tek bir sebebi var; rant.
Açık söylüyorum bu fabrikalar en az Afrin kadar milli ve Afrin kadar önemlidir. Bu ülkede tütün üretiminden 300 bin aile ekmek yiyordu. Tekel’i özelleştirip tütün üretimini bitirdiler. Sigara içilmesine şiddetle karşıyız. Ama burada kastettiğimiz tütün üretimi. Eskiden Bitlis sigarası vardı, Samsun sigarası vardı, Bafra sigarası vardı… Şimdi Marlboro var, Camel var, Winston var… Milleti Amerikan sigarasına mahkûm ettiler.
Soru: Şeker Fabrikalarının satışı ile şeker pancarı üretimini bitirmeyi mi amaçlıyorlar?
Karamollaoğlu: Şimdi aynı şeyi şeker üretiminde yapıyorlar. Şeker fabrikalarını özelleştirip pancar üreticisini de bitirecekler. Bu ülkede pancar üretiminden 120 bin aile ekmek yiyor. Bir aileyi asgari 4 kişi hesaplasak 480 bin kişi eder. Nakliyecisini, çapacısını, mevsimlik işçisini, hayvancısını, da kattığınızda doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 6 milyon kişiyi ilgilendiren bir sektör. Yanlış politikalar yüzünden zaten köyler boşaldı. Tarımla geçinen ilçeler boşaldı. Şimdi bu fabrikaları satarsanız Anadolu’daki şehirler de boşalacak. Hükümet derhal bu yanlıştan vaz geçmeli, bu fabrikaları satmanın değil daha fazla canlandırmanın mücadelesini vermeli.
Soru: İttifak yasası kabul edildi AKP ve MHP oyları ile şimdi sıra Uyum Yasalarına geldi bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Karamollaoğlu: İttifak yasasında milletin mutabakatı değil iki partinin menfaati dikkate alınmış görünüyor. Maalesef uyum yasalarında “güç bende, yeterli çoğunluğum var, istediğimi yaparım” mantığı ile hareket edilmiştir.
Biz ısrarla dile getirdik ve dedik ki bu düzenlemelerde:
Mutlaka Kuvvetler ayrılığı teminat altına alınmalıdır.
Meclis ne kadar güçlü olursa Türkiye o kadar güçlü olur.
TBMM hiçbir kişi, kurum veya makamın vesayeti altına sokulmamalıdır.
Kutuplaştırıcı değil kucaklaştırıcı bir yaklaşım ortaya konulmalıdır.
TBMM milletimizin bütün kesimlerinin temsil edildiği bir kurum haline getirilmelidir.
TBMM’nin 1 partinin, 2 partinin değil 80 milyonun temsilcisi olduğu unutulmamalıdır. Yapılacak yasal düzenlemelerde gücün hukuku değil hukukun gücü esas alınmalıdır. Ama yapılan düzenlemelerde maalesef biz ne dediysek tersini yaptılar.
Kucaklaşma yerine kutuplaşma tercih edildi. Ama unutulmamalı ki; hukuka, adalete göre değil konjonktüre göre hazırlanan düzenlemeler gün gelir kendi ayağınıza dolanır. Gün gelir kendi koyduğunuz barajda kaybolur, kendi getirdiğiniz düzenlemenin mahkûmu olursunuz. Tarih bunun dramatik örnekleriyle doludur.
Soru: Cumhurbaşkanlığı Sistemi mi Parlamenter Sistem mi? Olmazsa olmaz şartlarınız neler?
Karamollaoğlu: Biz prensipte başkanlık sistemine karşı değiliz. Bunu da her zaman söyledik.
Ancak böyle bir sisteme geçildiğinde üç şeyin mutlaka sağlanması gerektiğini ısrarla vurguladık.
Kuvvetler ayrımı ilkesi mutlaka sağlanmalı
Yargı bağımsızlığı mutlaka teminat altına alınmalı.
3- TBMM’de temsilde adalet mutlaka sağlanmalı. Maalesef bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Biz bu yüzden referandumda “evet” demedik. Ama bunu söylerken, Başkanlık sistemine değil getirilen düzenlemelere karşı olduğumuzu da ifade ettik. İşte AKP hükümetinin yaptığı bu son düzenlemeler de bu konuda aslında ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koydu.
Soru: Siz ittifak için sürekli ilkelerden bahsediyorsunuz nedir ittifak ilkeleriniz?
Karamollaoğlu: Biz buna daha çok “Çözüm Platformu” demeyi tercih ediyoruz. Çünkü ittifak deyince hemen bir cepheleşme söz konusu oluyor.
Soru: Cepheleşmeyi bir tehlike olarak mı görüyorsunuz? İttifak yapar mısınız?
Karamollaoğlu: Biz bugün için ülkemizin birinci öncelikli probleminin “kutuplaşma” olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden toplumu siyaseti kutuplaştırıcı bir dilden uzak duruyoruz. Türkiye’nin bir çözüm platformuna ihtiyacı var. Sorunların bütün kesimler tarafından ele alındığı bir platform. İttifak meselesini henüz erken ve zamansız buluyoruz. Daha seçimlere 1,5 yıl var. Elbette zamanı geldiğinde herkesle, her konuyu oturur, konuşuruz