Erdoğan hasta mı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık sorunu günlerdir yerli ve yabancı medyada yazılıyor, söyleniyor… Erdoğan hasta mı?

Erdoğan da Cumhurbaşkanlığı sözcüsü de, iletişim başkanı, doktorları da sessiz…

Erdoğan hastalandı mı? Yanıt yok…

Marmaris’te sürekli tatil yaptığı otelde tedavi edildi mi?

2006 yılında zırhlı makam arabasında bayılan hastane önünde şoförünün aracı kilitli bırakıp inmesiyle mahsur kalan Erdoğan ön camın balyozla kırılması sonucunda kurtarılmıştı.

Ancak Erdoğan’ın baygınlığının nedeni 13 yıldır hala açıklanmadı.

Erdoğan’ın şeker düşmesinden mi, kalp sıkıntısından mı, tansiyon düşmesi ya da yükselmesinden mi, Sara nöbeti ve Epilepsi krizinden mi bayıldığı hakkında neden bugüne kadar hiçbir açıklama yapılmadı?

Sağlık sorunu neden gizleniyor?

Erdoğan’ın sürekli tedavi gördüğü hastalığı var mı?

Sürekli kullandığı ilaçlar neler?

Değerli okurlarım,

Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanından söz ediyoruz.

82 milyon elbette Erdoğan’ın sağlık sorunu olup olmadığını merak ediyor.

Tatil ya da tedavi süreci bitip ilk kez medya önüne çıktığında dikkat ettim kürsüye dayanarak konuşuyordu ve her zamanki hitap şeklinden de farklı bir söylemi vardı.

Kamuoyunu aydınlatmak için Erdoğan’ın ya da doktorlarının sağlık konusunda bir açıklama yapmaları şarttır.

Sağlık sorunu yoksa da varsa da toplumun öğrenme hakkı vardır.

SİYASİ BEDEL Mİ HUKUKİ BEDEL Mİ?

Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın yeni parti girişimlerine ilişkin şöyle dedi:

Şu anda hakkımızda çok dedikodular var. Birileri parti kuruyormuş, şu oluyormuş. Kafanıza takmayın. Bu tür ihanetlerin içerisinde olanlar bedelini de ağır öderler.”

Erdoğan’a açık seçik soruyorum:

  1. Ne bedel ödeyecekler?

  1. Hangi konuda “ağır bedel” ödeyecekler?

  1. İhanetten kastınız nedir?

  • Vatana ihanet mi?

  • AKP’ye ihanet mi?

  • Erdoğan’ın şahsına ihanet mi?

  1. Hukuken mi bedel ödeyecekler?

  1. Siyaseten mi bedel ödeyecekler?

  1. Siz, kurucu ekibiniz ve Refah Partisi milletvekilleri, ayrılıp AKP’yi kurarak merhum Necmettin Erbakan’a ihanet mi ettiniz?

  1. Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nu neden hainlikle, ihanetle suçluyorsunuz?

  1. Elinizde “ağır bedel ödetecek” hangi belge ve bilgiler var?

  • Varsa neden açıklamıyorsunuz?

  • Neden Cumhuriyet Başsavcılıklarına vermiyorsunuz?

Değerli okurlarım,

Cumhuriyet tarihinde siyasi görüş ayrılıkları her partide ortaya çıktı, çıkıyor.

AKP’nin 17 yıllık iktidarının “metal yorgunu” olduğunu Erdoğan kendisi ikrar etti.

Kuruluş çizgisinden, ilkelerinden, adaletten, hukuktan kopan AKP, “tek adam” rejimi ile Türkiye’de Meclis’i devre dışı bıraktı.

Bugün MHP desteği olmasa AKP iktidar olamayacak konumdadır.

MHP ve Devlet Bahçeli de Allah selamet versin “kayıtsız, şartsız” AKP’ye ve Erdoğan’a teslim olmuş durumdalar.

Damatları, oğulları ve eşi ile AKP’nin Genel Merkez yöneticileri Erdoğan’ı ve icraatlarını Devlet Bahçeli ve MHP’liler kadar koruyamıyor, savunamıyor.

Bir zamanlar ağır hakaretler ile hücum ettiği Erdoğan karşısında Bahçeli “süt dökmüş kedi” gibi davranıyor.

Bu kez Erdoğan’ı eleştirenleri tırmıklıyor.

Dünya siyaset tarihinde koalisyon ortağı olmayıp körü körüne iktidara destek veren başka bir siyasi parti sanırım yoktur.

Bahçeli’nin iktidar olup Türkiye’yi yönetme isteği ve hırsı anlaşıldı ki körelmiş.

Muhalefet olup iktidarı doğru yönlendirme hevesi kaybolmuş.

Bugünlerde yine kafayı Yeniçağ yazarlarına takmış Bahçeli ki adamlarına verdiği talimat ile özgür yazarlara utanmadan, sıkılmadan saldırtıyor.

Bahçeli adına tetikçilik yapanlar, sıkıysa Erdoğan’a muhalefet yapsanıza…

AKP’yi eleştirsenize…

Muhalefet misiniz, iktidar mısınız nesiniz?

Cumhur İttifakı diye yamandınız AKP’ye ki seçim meçim kalmadı.

Vatandaşın sorunlarının çözümü için siyaset yapsanıza…

Ya da şu sorumun yanıtını verin de desteğinizin nedenini anlayalım:

  • Neden kayıtsız şartsız AKP yandaşı oldunuz?

Devlet Bahçeli’nin koltuğunu kaybetmemesi için verdiğiniz hukuki desteğin bedelini mi hala ödüyorsunuz?

HARİKA BİR PAZAR SABAHI YAŞADIM.

Değerli okurlarım,

Biliyorsunuz Seferihisar’da tatildeyim.

Pazar sabahı cep telefonumdan Doç. Dr. Selçuk Özdağ aradı ve aramızda şu sohbet geçti:

  • Özdağ: Bu sabah büyük balık yakalamışsın, tebrik ederim…

Yok, daha denize bile gitmedim…

  • Özdağ Kahkaha ile gülerek: “Bik, bik, bik…”

Gülerek dedim ki; Hay Allah ya Ahmet Hakan yazım için miydi?

  • Özdağ: Ahmet Bey, kaygandır ele avuca gelmez. Erdoğan da zor avladı 17 yılın sonunda…

Gülerek dedim ki; Bak yazarım bu söylediklerini, Ahmet çok istekliydi avlanmaya…

  • Özdağ: Yaz tamam da sen fena avlamışsın, dikkat et hem kaygan hem de çok iğnelidir, batmasın sana…

Valla hocam balık çok severim, iğnelerini temizler, mangalda harika pişirir, kılçıklarını da temizler yerim…

  • Özdağ: Yazılarınızı sürekli okurum, Pazar şakası yapayım size dedim…

Sayın Özdağ harika bir pazar sabahı yaşattınız, sağ olun, sevgiler, saygılar…