Tek Adam Rejimi; Şahsım Devleti
Anayasanın 153. Maddesi "Anayasa Mahkemesi kararları; Yasama, Yürütme ve Yargı organlarını bağlar" diyor. Meclis Başkanı, "Yasamayı bağlamaz", İstanbul 14....
Anayasanın 153. Maddesi "Anayasa Mahkemesi kararları; Yasama, Yürütme ve Yargı organlarını bağlar" diyor. Meclis Başkanı, "Yasamayı bağlamaz", İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi "Yargıyı bağlamaz…", İçişleri Bakanlığı, Yürütmeyi bağlamaz…" tavrı gösterdiler.
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi genel başkanlarına 2 soru sordum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu aynı gün yanıtladı.
Soru 1: Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Kılıçdaroğlu dedi ki;
"Hukuk devletinde Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması diye bir kural yoktur, bu bir mecburiyettir.
Ama 'Şahsım Devleti'nde anayasa zaten olmadığı için, ne anayasa ne de yasaların hiçbir önemi ve özelliği yoktur.
Bir şahsın söylediği geçerli kuraldır.
O şahsın söylediği; hem anayasa, hem kanun, hem tüzük, hem tebliğ, hem genelgedir.
Dolayısıyla 'Şahsım Devleti'nde bu tür olaylar olur ama bizim temel hedefimiz ve amacımız, Türkiye'ye demokrasi ve hukuk devletini yeniden getirmektir."
- Yeneroğlu dedi ki:
"Anayasayı koruma görevi bulunan Anayasa Mahkemesi'nin itibarsızlaştırılmaya çalışılması ciddi bir anayasal krizdir.
Bu mesele maalesef artık tuzun kokmasıdır.
Hukuk düzeni içerisinde bu duruma dair söylenecek bir söz, verilebilecek bir cevap, gösterilebilecek bir yol maalesef yoktur.
AK Parti-MHP koalisyonunun attığı bu kördüğümü çözecek olan ancak millettir.
Anayasal düzen içerisinde Yürütme organının anayasaya açıkça karşı bir tutum sergilemesi halinde ya da bir ilk derece mahkemesinin Anayasa Mahkemesi kararına uymaması halinde ne yapılacağı belli değildir.
Bu sebeple Anayasa hukukçularının ne yapılabileceği konusunda çok farklı görüşler dile getirdiklerini görüyoruz. Çünkü böyle bir durumu öngörmek bunun yaşanabilme ihtimalini kabul etmektir.
Oysa bir hukuk devletinde bu tip bir durumun yaşanması mümkün olamaz. Yürütme organının açıkça anayasayı tanımama ihtimali üzerine inşa edilen bir düzeni 'hukuk devleti' olarak adlandırmak mümkün değildir.
Çünkü meşruiyetini ve kaynağını açıkça Anayasa'dan alan yürütme organı anayasaya uyar.
Yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesi kararına uyar. Uymak zorundadır. "Uymuyorsa ne yapılmalı?" sorusunun cevabı sandıktır.
AYM kararına uymayan hâkimler bakımından HSK disiplin soruşturması başlatabilir!
Fakat böyle bir disiplin soruşturmasının açılsa bile etkin ve şeffaf gerçekleşmeyeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Çünkü HSK maalesef yürütmeden aldığı talimatları yerine getiren bir kurul görüntüsünde.
İşte bu sebeple hem Anayasaya açıkça uymayı reddeden yürütme organı açısından hem de AYM kararlarına uymayı reddeden diğer yargı organları açısından da bu düğümü çözecek olan milletin iradesidir."
Soru 2: Tek adam rejiminde Anayasa hükümlerinin "Yok Hükmünde" sayılmasını, Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 2. Maddesindeki "Hukuk Devleti" ilkesinin de açıkça çiğnenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Kılıçdaroğlu dedi ki;
"Hukuk devletinde, hukukun üstünlüğünün kural olduğu devlette, anayasayı ihlal ağır bir suçtur.
Eğer bir yargı organı, mahkeme bunu ihlal etmişse, Hâkimler Savcılar Kurulu'nun derhal harekete geçmesi ve gereğini yapması gerekir.
Ama 'Şahsım Devleti'nde anayasaya uymayanlar, hukuka uymayanlar, hukukun üstünlüğüne uymayanlar için Hâkimler Savcılar Kurulu'nun da herhangi bir rolü yoktur.
Bu tür adamlar 'Şahsım Devleti'nde, bir kişinin kendisini daha üst makamlara getirmesi için verdikleri kararın ikramiyesini beklerler, böyle bir beklenti içine girerler.
Ve dolayısıyla Tek Adam rejiminin geçerli olduğu yerlerde bu tür olaylar günlük yaşamımızın bir parçası haline gelecektir, öyle görünüyor."
- Yeneroğlu dedi ki:
"Ülkemizde her yeni gün çok ağır hak ihlalleri yaşanmaktadır.
Bu gerilemenin ve yaşanan tüm hukuksuzlukların temelinde kuvvetlerin tek bir kişide toplanması ve anayasasızlaştırma yattığı açıktır.
İlk seçimlerde siyasi iktidar değişikliğiyle birlikte şimdi iktidarın pervasız yönetimi nedeniyle kadük kaldığı düşünülen bütün anayasal ve yasal hükümler yeniden uygulama alanı bulacaktır.
Anayasa'yı ihlal suçunun oluşup oluşmadığı hususuna gelecek olursak; DEVA Partisi olarak biz iktidara geldiğimizde devri sabık oluşturmayacağız.
Mevcut iktidarın yaptığı gibi herkesi bir kazana koyup herkesi tasfiye ve cezalandırma gibi bir amacımız veya niyetimiz yoktur.
Bireysel olarak kanunlarda tanımlanan suçları işlemiş olanlar varsa tabii ki bağımsız ve tarafsız mahkemeler önünde yargılanır.
"Anayasayı ihlal" kavramı, anayasa ile tanımlanan devletin temel yapısını, hukukun genel esaslarını ve kuvvetler ayrılığını yok sayan açıklamalar ve tutumlardır.
Biz umutluyuz, ilk seçimden sonra hukuk devleti uygulamalarını Türkiye'ye geri getireceğiz."