Kime verildi para yüklü paletler?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'lilere, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun, Brunson'un tahliye olduktan sonra Beyaz Saray'da çekilen fotoğrafını da paylaşarak yaptığı şu açıklamayı anımsatayım:

- "Biz asla ama asla insanlarımızı ABD'ye getirmek için para vermedik. ABD'nin itibarını geri kazandık.

- Artık diktatörlere ve zorbalara, sahte 'kırmızı çizgiler' veya 'para yüklü paletler' yok…"

Kadınların yaşam tarzı hakkında ahkâm kesen Erdoğan ve sözcüleri neden Pompeo'ya yanıt vermediler?

- Nedir bu kırmızı çizgiler?

- Kime verildi para yüklü paletler?

- Kimdir bu diktatörler ve zorbalar?

Muhalefet partileri,

- Neden sessiz ve suskunsunuz?

- Benim gibi hesap sormayacak mısınız?

***

Değerli okurlarım,

AKP kadın kollarının 5,2 milyon üyesi var. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ise AKP'nin 295 milletvekilinden sadece 52'si kadın…

Kaçı tesettürlü kaçı tesettürsüz saymayı kadın siyasetçiler açısından utanç verici ve küçültücü davranış addederim...

CHP'de, İYİ Parti'de, DYP'de, Doğru, Genç, Saadet, Gelecek ve DEVA partilerinde özetle hangi partide kaç kadın milletvekili ya da siyasetçi var bakarım.

Ama kaçı tesettürlü kaçı tesettürsüz asla bakmam.

Ben kadınlarımızın fikirlerine bakarım, özgür olmalarına bakarım, toplumda layık oldukları yerlere gelip gelmediklerine bakarım.

Ben kadınlarımıza insan oldukları için değer veririm.

Ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan maalesef şöyle bakıyor:

- "Oy almak için bazı yerlerde görüyorsunuz başörtülü birkaç kişiyi yanlarında adeta vitrin mankeni gibi getirip koymak kimseyi aldatmıyor. Geçti o işler…"

Refah Partisi İstanbul İl Başkanı iken Adnan Oktar müridi manken Gülay Pınarbaşı'nı törenle partisine kaydeden sanki Erdoğan değildi…

"Geçti o işler" diyen Erdoğan'a bu fotoğraf da Adnan Hoca ile birlikte yargılanan Pınarbaşı da yeni yıl hediyesi olsun…

***

Değerli okurlarım,

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü'yü arayarak bu konudaki görüşünü sordum.

Başkan Güllü dedi ki;

"Kadın konusunda polemik yapanlar bizi düşünmeyenlerdir.

Biz 'Kadın' kelimesinin önüne takı koyanlardan değil paydası kadın olanlarız.

Bugün tüm ideolojileri bir yana bıraktık kadın paydasında yaşam savaşı veriyoruz. Daha 3 gün önce bu ülkede 4 kadın öldürüldü.

Ülkemin yas hali ilan etmesi gerekirken, kadınlarımıza için, 'Vitrin Mankeni' denmesi çok anlamsız ve boş geliyor.

Kadınlar bu ülke nüfusunun yarısını oluşturan bireydirler ve onlar üzerinden polemik yapılmamalıdır.

Çok büyük bir derdimiz var. Canavarca hislerle öldürülüyoruz. Kadın katilleri ortalarda yanı başımızda belki de.

Kim bilir bugün bir başkası ama yarın ben olacağım.

Yaşam hakkımız elimizden alınırken çözüm mekanizmalarını tartışmamız gerekiyor.

Önleyici politikalar bunu gerektiriyor.

Gün çözüm için yan yana durma ve rol model örnekleri olarak alma ve dilimize hakim olma zamanıdır."

***

Değerli okurlarım,

Erdoğan'ın CHP'deki tesettürlü kadınları, "Vitrin mankeni" diye yaftalamasını;

- Ayıplarım,

- Kınarım,

- Yuhalarım.

Kadınlarımız tesettürlü olsun ya da olmasın kendi özgür iradeleri ile elbette CHP'li de olurlar, AKP'li de…

Erdoğan bu gerçeğin farkına vardığında görecek ki;

"Vitrin Mankeni" diye aşağıladığı o kadınlar kendisini o koltuktan indirmiş olacaklar…

Çünkü Erdoğan şu gerçeği artık göremiyor;

- Örtülü de olsa örtüsüz de olsa kadınlar AKP'yi terk ediyor…

Anlaşılan o ki Erdoğan sadece Cumhur İttifakı seçmenlerinin cumhurbaşkanı olmak istiyor.

Erdoğan'ı zorla "tarafsız cumhurbaşkanı" yapamayız ki…

Erdoğan'ı zorla "83 milyonun cumhurbaşkanı" yapamayız ki…